Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fikir dünyasına etki eden düşün insanlarından birisi de “Necip Fazıl Kısakürek” tir. Necip Fazıl siyaset, devlet, ahlâk ve Doğu-Batı dünyası ile ilgili görüşlerini “İdeolocya Örgüsü” adlı kitabında okuyuculara aktarmıştır. Kitap okunduğunda Türkiye’de uygulanan başkanlık sisteminin nüveleri Necip Fazıl’ın ileri sürdüğü savlarda görülmektedir. Necip Fazıl’ın düşünceleri analiz edildiğinde “zenofobik” hezeyanlar göze çarpmaktadır. Örneğin; klasik İslamcıların dile getirdiği şeylerden biri olan “Batı gelişmiş ama ahlaksız” düşüncesi Necip Fazıl’ın düşüncelerinde de görülmektedir. Ona göre; Batı devamlı olarak İslâm dünyasında beşinci kol faaliyetleri yürütmektedir. Liberalizm, kapitalizm ve komünizm gibi düşünceler Batı menşelidir. Dolayısıyla Müslüman Türk, kendine has devlet ve idare mefkuresi ortaya koymak zorundadır. Bu proseste Necip Fazıl otoriter bir devlet yönetimi olan “Başyücelik” makamını ve “Yüceler Kurultayı” adı verilen bir nevi seçkinler yönetimini tavsiye etmektedir. Necip Fazıl’a göre; sınırsız özgürlük ve başıboşluk doğru değildir. Yüceler Kurultayı’nın görevi de sınırsız özgürlüğün önüne geçmektir. Ülke meseleleri ile ilgili konuların görüşüldüğü makam da “Yüceler Kurultayı”dır. Bu kurumların görevlerinden birisi de dini-diyaneti korumaktır. Necip Fazıl bir bakıma teokratik-cumhuriyet modelini önermektedir. Necip Fazıl Yüceler Kurultayına Başyüce’yi yani devlet başkanını görevden alma yetkisi vermektedir. Halk bu konu da pasiftir. Necip Fazıl doğrudan demokrasiye inanmayan bir düşünce insanıdır. Yine Başyüce’nin Yüceler Kurultayı’nı istediği zaman feshetme yetkisi yoktur. Ancak vatana ihanet gibi konularda Başyüce halka doğrudan gidip hükümeti tasfiye etme hakkı vardır. Başyücenin geniş yetkileri vardır. Başyüce ordu komutanıdır, devleti temsil eder, ahlakı korumakla mükelleftir, dış politikayı organize eder, kanunların çıkmasında önemli yetkileri vardır. Halk ise ülülemre itaatla mükelleftir. (Yani itaat etmek) Başyüce makamını muhafaza ettikçe yaş haddi yoktur. Ömrünün sonuna kadar görev yapabilir. Necip Fazıl’ın Başyücelik makamında oturan kişinin görevlerinden birisi de enterasandır: “Nüfusu çoğaltmak” tır. Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da nüfusun çoğalmasını istemektedir. Erdoğan yakın zamanda düşen doğum oranlarının tehlike arz ettiğini ifade etmiştir. Necip Fazıl ayrıca devlete Başyüce olabilecek namzetler için akademi açılmasını da salık vermiştir. Necip Fazıl’ın devlet mefkuresinde basın hürriyetine de kısıtlamalar vardır. Devletin aleyhine görülen yayınlara müsamaha gösterilmemektedir. Devletin aleyhine olup olmayacağına kim karar verecek sorusu gündeme gelebilir. Zira bu yorum sübjektiftir. Ona göre; üniversiteler de özerk olmamalıdır. Müslüman-Türk olmayanların Üniversite profesörü olması yasaktır. Velhasıl son kertede Necip Fazıl’ın toplum ve devlet düşüncesi disiplinli, otoriter ve kontrol altında tutulan bir halk modeline dayanmaktadır. Günümüzden bakıldığında çağın çok gerisinde kalmış düşünce hezeyanlarıdır. Zenofobik düşüncelerle Batı’yı düşman göstermek akıllıca bir yaklaşım değildir. Özellikle Aydınlanma dönemiyle başlayan Batı düşünce hâkimiyetine direnmek Türkiye Cumhuriyeti’ne iyilikten ziyade kötülük getirir. Müslümanlar ve Türkler kendilerine özgü bir devlet ve idare tarzı geliştiremiyor ve Batı’yı taklit ediyorsa bu durum bizim geride kaldığımızı göstermektedir. Bilim sürekli tekamül içerisindedir dolayısıyla bilim eğer Batı’da ise oraya yönelip almak medeniyet tasavvurunun olmazsa olmazıdır. Bir takım ideolojik ve dinsel saplantılarla Batı’yı düşman göstermek bize bir şey kazandırmaz.