JİTEM’ci Cem Ersever Kitabında Ne Dedi?

Dr. Girayalp Karakuş

Konuya yabancı olanlar için ilk olarak Cem Ersever’in kim olduğunu belirttikten sonra kendisinin kaleme aldığı “Üçgendeki Tezgah” adlı kitabından bazı alıntılar yaparak “devrimci-demokratlar”, “sosyalistler”, “Öcalan” ve “PKK” hakkındaki düşüncelerini ifade edeceğim.

            Cem Ersever 1950 yılında Erzurum’da doğmuştur. JİTEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) adı altında faaliyet gösteren merkezi bir örgütlenmenin fikir babalığını yaptı ve doğrudan Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı olarak çalışacak olan JİTEM’de aktif görev aldı. Cem Ersever, Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis’in kuşkulu bir uçak kazasında şehit olmasından bir ay sonra 17 Mart 1993’te 30 arkadaşı ile birlikte görevinden istifa etmiştir. İstifa mektubunda şunları belirtmiştir: “Güneydoğu’da Devlet güçleri içerisinde oluşturulan bir çete, cereyan eden hadiselerin gerçek boyutlarının Türk Milleti tarafından görülmesini engellemektedir.” Ersever yaşanan gerçekleri kamuoyuna anlatacağını da sözlerine eklemişti. Cem Ersever, 4 Kasım 1993 tarihinde esrarengiz bir şekilde ölü olarak bulundu. (1)

            Ersever’in düşünce yapısını somut bir şekilde tahlil etmek gerekirse “devrimci-demokrat” ve “sosyalistlere” karşı ciddi bir düşmanlık görülecektir. Ona göre Marksist-Leninist ve devrimci-demokratlar PKK ile işbirliği içerisindedir. Bu konuyla ilgili ifadeleri şunlardır:

            “Türkiye’de kendini “Devrimci-demokrat” olarak tanıtan kesimler PKK ile bir şekilde flört içindedir.” (2)

            “Marksizm-Leninizm gibi çağdışı ve ilkel paravanların arkasındaki sözde aydın ve sözde liderlerle, İngiliz çıkarlarına kaça satıldığı belli olmayan haysiyetsiz Demokrat bozuntuları…Çağdaş Lawrenceler toplumumuzu kamplara bölmüş durumdadır… Sorunumuz işte bu işportacı mahluklar ve onların azgın patronlardır.”(3)

            Ersever’in adını andığım politik yapılara duruşu bellidir. Ancak Ersever’in başka ciddi iddialarda daha bulunuyor. Örneğin; Celal Talabani’nin Irak’ta Türkmen davasını savunanları bölmek için başka bir parti kurması gibi. Bu partinin adı: “Türkmen Kardeşlik Partisi”. (4)

            Ersever Öcalan’ın Kürtlük davasını sattığını da iddia etmektedir. Saddam’ın Halepçe Katliamında Abdullah Öcalan muhaliflerinin görüşlerine de kitabında yer vermiştir. Öcalan muhaliflerinin “VEJİN” in 17 sayfalık bildirisinde şu çarpıcı ifade yer almıştır:

            “…Halkımız, kadın-çocuk Saddam’ın faşist güçleriyle çarpışırken ve onları adım adım ülkeden kovarken, APO’nun Merkez Yürütme’si Irak Muhaberatının “Saddam’ın istihbarat örgütü” konuğu oluyordu.” (5)

            Ersever kendi milliyetçiliğini ise bir nevi kültür milliyetçiliği olarak nitelendiriyor. Türkiye’nin mozaik bir yapı olmadığını belirtirken ise MHP’li Alparslan Türkeş’in “ne mozaiği ulan” sözüne atıf veriyor. Dolayısıyla terör sorununu anlatırken de “Kürt Sorunu” diye bir şeyin olmadığını kitabında ifade ediyor. (6)

            Ersever’in yazdığı kitapta büyük bir Öcalan nefreti var. Öcalan’ı tecavüzcü olarak nitelendiriyor. Bu iddiasını kanıtlamak için de Öcalan’ın tecavüzüne uğrayan kadınların isimlerini veriyor. Evin, Zehra, Delal, Roza, Canda, Adife-Saadet, Elazığlı Nafiye. Ersever bu kadınların büyük çoğunluğunu daha sonra Öcalan tarafından ajanlıkla suçlandığını da belirtmektedir. Ayrıca ismini saydığım isimlerin ifadelerine de kitabında yer veriyor Ersever. (7)

            Ersever’e göre; Öcalan ile Saddam Hüseyin anlaşma yapmıştı. Anlaşma’nın özünde PKK, Talabani ve Barzani’yi Irak’tan temizleyecek karşılığında ise PKK Kuzey Irak’ta rahatlıkla hareket edecekti. Saddam böylelikle hem Türkiye’den intikam alacak hem de Talabani-Barzani ikilisinden de kurtulacaktı. (8) Yani Ersever Öcalan’ın Kürt halkını sattığını belirtmek istiyor.

            Ersever Öcalan’ın ağzından Türk sosyalistlerinin PKK kamplarında eğitim aldığını iddia ediyor. Ancak katılımların istenilen düzeyde olmadığı da ifade ediliyor. (9)

            Ersever terör sorunun çözümü için de bazı çözüm önerileri var:

            -“Silahlı mücadele sıfırlanmalıdır.

            -Güncel ve pratik sorunlar ile mücadele edilmelidir.

            -Kürtçülük sorununa köklü ve kalıcı çözümler getirilmelidir.

            - Mücadele stratejisi oluşturulmalıdır.

            -Militanları organizasyondan yoksun bırakılmalıdır.

            -Abdullah Öcalan devre dışı bırakılmalıdır.

            -Toplum çağdaş manada organize edilmelidir.

            -Başıboş kitlelere sahip çıkılmalıdır.

            -Sosyal-hukuk devleti bölgede inşa edilmelidir.

            -Bölgeyi ulusal kültür potasında eritilmelidir.” (10)

           

 

Kaynakça

  1. A. Cem Ersever, Üçgendeki Tezgah, Milenyum Yayınları, İstanbul, s. 7-8.
  2. Age, s. 10.
  3. Age, s. 10.
  4. Age, s. 11.
  5. Age, s. 11.
  6. Age, s. 12.
  7. Age, s. 17.
  8. Age, s. 69.
  9. Age, s. 130.
  10. Age, s. 218-224.