“Nablus Muharebesi” konusu bazı çevrelerce oldukça çarpıtılan bir konudur hatta bu konuyla ilgili daha ileri gidilerek Mustafa Kemal Paşa’nın savaşı terk ederek ihanet ettiği iddia edilmiştir. Ayrıca bazı çevreler Mustafa Kemal Paşa’yı karalamak için spesifik olarak Kudüs’ü kaybetmemizin tek sorumlusu olarak Mustafa Kemal Paşa’yı sorumlu göstermektedir. Bu iddiaları ilk defa Cevat Rifat Atilhan 1950 yılında Büyük Doğu Dergisindeki yazısında gündeme getirmiş daha sonra bu yalan haber “Kadir Mısıroğlu” tarafından sistemli bir şekilde malzeme hâline getirilmiştir. Mondros Mütarekesini imzalamamızın nedenlerinden birisi de Nablus Muharebesi olmuştur. Bu savaşın neticeleri itibari ile de oldukça önemli olduğu söylenebilir. Öncelikle konuya vakıf olmayan yurttaşlarımız için “Filistin-Nablus ihaneti” yalanının ne olduğundan bahsederek giriş yapmak istiyorum.
Filistin Cephesi’nde 4, 8 ve 7. Ordu Komutanlıkları vardı. Asıl ordu komutanı ise Liman Van Sanders idi. Atatürk’ü kötüleyenlerin iddiasının aksine komutan Atatürk değil Liman Von Sanders idi. Atatürk sadece 7. Ordu Komutanı idi. Peki Atatürk ne ile suçlanıyor? İngiliz komutan Allenby karşı saldırı gerçekleştirdiğinde 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Atatürk, 4. Ordu komutanı Cemal Paşa ve 8. Ordu Komutanı Cevat Paşa’ya haber dahi vermeden geri çekilmiştir. Bunun üzerine İngilizler cepheyi yarmış ve Filistin ile birlikte Ürdün ve Suriye kaybedilmiştir. “İddia bu.”
Ancak bu konuyla ilgili önerebileceğim birkaç bilimsel makale okunduğunda askeri literatürlerin ve haritaların Mustafa Kemal Paşa’nın suçsuz olduğunu kanıtlayacağını göreceksiniz. Cemal Kemal, “Nablus Meydan Muharebesi’nde Mustafa Kemal” ve Nuri Karakaş, “Nablus Muharebesi’nde Mustafa Kemal Paşa: İthamlar ve Gerçekler” adlı bilimsel akademik makaleleri önerebilirim. Askeri literatüre göre cephenin yarılması Mustafa Kemal Paşa’nın ordu komutanlığını yaptığı 7. Ordu saflarından değil 8. Ordu saflarından gerçekleşmiştir. Bunun üzerine donanımlı, moralli ve sayıca üstün İngiliz kuvvetlerine dayanamayacağını anlayan Atatürk ordusunu Halep’e kadar çekmiş ve İngilizleri Halep’te durdurarak İngilizlerin Anadolu’ya girmesine engel olmuştur. Mustafa Kemal Paşa orduyu geri çekip yeniden mevzi kazanmak için bunu yapmıştır.
Savaşın kaybedilmesinde Arapların da büyük bir rol oynadığını söylemek gerekir. Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal; Yıldırım Ordular Grubu Komutanı General Liman Von Sanders’e 4. Ordu Komutanı Mersinli Cemal Paşa aracılığıyla gönderdiği teklifte:“Türkiye şayet Faysal’a bağımsız bir Arap devleti kurulması konusunda teminat verirse, Şerif,4.Ordunun Şeria Cephesi’nin savunmasını kendi kuvvetleriyle deruhte edeceğini” bildirmişti. (1) Tarihe ideolojik kaygılarla yön vermek isteyenlerin Arapların Osmanlı Devleti’ne verdikleri zararları es geçmesi doğru bir yaklaşım değildir. Daha sonra Filistinli Arapların Yahudiler başlarına bela olduğunda pişman olduğunu tarih kitapları okunduğunda görebilirsiniz.
Cemal Kemal savaşın kaybedilmesindeki sebeplerini şu şekilde açıklıyor: “Nablus Meydan Muharebesi’nin kaybedilmesinde; İngilizler’in güç üstünlüklerine ilave olarak, propaganda ve aldatma faaliyetleri, harekât alanının kuzeyinde Ermeniler’in, güneyinde Cihat çağrısına uymayan Araplar’ın isyan etmeleri, Yahudiler’in istihbarat ve bir tugay kadar birlik sağlamaları etkili olmuştur. Osmanlı Filistin Cephesi’nde, içte kendi vatandaşlarıyla (Araplar, Yahudiler ve Ermeniler) dışta İngilizler’le savaşmak zorunda kalmıştır. Savaş süresince, Filistin, Ürdün ve Suriye’de tarım üretimi yapılamamış, Anadolu’dan gönderilen yiyecek maddeleri, halkın ve askerlerin bir günlük ihtiyacını bile karşılayamayacak duruma gelmiştir. Yıldırım Ordular Grubunun, ikmal yolları kesilmiş, personelin giyecek ve sağlık hizmetleri sağlanamamış, silah, araç ve gereçlerinin çoğu tahrip olmuş, zayiatı tamamlanamamış ve muharebe gücü çok zayıflamıştır. Filistin Cephesi, en uzun süren cephe olmasından dolayı, Osmanlı’ nın coğrafi, ulaştırma ve muhabere, sosyal, ekonomik, politik, askeri ve biyografik milli güç unsurlarını bitirmiştir. Filistin ve Irak Cepheleri, birleşik kaplar esasına göre savaş süresince birbirlerini karşılıklı olarak etkilemişlerdir. Filistin Cephesi çökünce, Irak Cephesi de çökmüş ve sonuçta Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Harbi’ni devam ettirme imkân ve kabiliyeti tümüyle ortadan kalkmıştır.”(2)
Nablus İhaneti yalanının ilk olarak Cevat Rifat Atilhan tarafından ortaya atıldığını söylemeliyim. Cevat Paşa 1918 yılında bu savaşı farklı anlatırken 1950 yılına gelindiğinde doğrudan Mustafa Kemal Paşa’yı suçlayarak anlatmasının garip olduğu açıktır. Cevat Rifat Atilhan 1930’lu yıllarda ileri Kemalist bir siyasi tavır da sergilediğini eklemeliyim. Ancak 1950 yılında Necip Fazıl Kısakürek’in “Büyük Doğu” dergisine açıklamalarda bulunan Cevat Rifat Atilhan, (3) Atatürk’ü ihanet ile suçlamıştır. Cevat Rifat Atilhan Yıldırım Ordular Grubu’na bağlı Dördüncü Ordu’nun istihbarat işlerinde görev yapmıştır. (4) Atilhan’ın açıklamaları tamamen hissidir ve kişisel husumetlerinden bu tarz açıklamalarda bulunmuştur. Zira askeri literatür ve haritalar incelendiğinde Atilhan’ın iddialarının gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. İlgili çevrelerin yapmak istediği Atatürk’ün gözden düşürebilmektir. Nablus bozgununun tek sorumlusunun Atatürk olduğunu iddia etmek bilimsel bir yaklaşım değildir.
Kaynakça
- Cemal Kemal, “Nablus Meydan Muharebesi’nde Mustafa Kemal”, s. 8.; Sanders Liman Von, Türkiye’de Beş Yıl, Çev. M. Şevki Yazman, Burçak Yayınevi, 1968, s. 297-298.
- Agm, s. 22.
- Nuri Karakaş, “Nablus Muharebesi’nde Mustafa Kemal Paşa: İthamlar ve Gerçekler”. Tarih İncelemeleri Dergisi XXXIII / 2, 2018, s. 483.
- Agm, s. 483.