Anadolu Zihniyeti Nedir? konusu sosyolojik boyutu olan bir konudur.
Son zamanlarda Anadolu irfanı diye bir şey tutturdular.
Ben ne olduğunu söyleyim:
“Kendinden zayıfı ez, güçlüye biat et.”
Aslında Anadolu’nun geri kalmışlığı Osmanlı Devleti’ne kadar dayanmaktadır.
Kendi hâline bırakılmış bir halk ve hiçbir yatırım yapılmayan coğrafya.
Bu mankurtlaştırılmış kitle bugün AKP’yi destekliyor ancak yarın AKP gittiğinde gelene de koşulsuz biat edeceklerdir.
Çünkü kültürel kodlarında haksızlığa başkaldırma yoktur.
Ancak kendi başına bir sıkıntı geldiğinde hukukun ne kadar önemli olduğunu anlarlar.
Anadolu aynı zamanda mütedeyyin insanların kalesi olarak bilinir.
Peki gerçekten de inançları gereği olarak dindar mı yaşıyorlar?
Kesinlikle hayır. (Yaşayan az da olsa vardır.)
Sabah kuşağı programları bu insanlarla doludur.
Ayrıca iyi bir insan olmanın dindar olmakla alakası da yoktur.
Bir insan istediği kadar namaz kılsın oruç tutsun özünde iyi bir birey değilse o kişi kötüdür.
Anadolu’da ise bu diskur kabul görmemektedir.
Namaz kılan insan eşittir ahlaklı insandır.
Anadolu’ya aydınlık getirmek isteyenler olmuş mudur?
150 yıldır buna uğraşılıyor ama bir arpa yol kat edilemedi.
Kendisini kurtarmaya gelenlere ne yaptı bu halk?
Ya ihbar etti idama yolladı, ya da öldürdü.
68 Kuşağı Anadolu’nun kalkınması için bir fırsattı.
Ama bu kuşak gerek devlet eliyle gerekse paramiliter faşist örgütler vasıtasıyla yok edildi.
Devletin refleksini bir şekilde anlıyorum ama Amerika’nın bedava uşaklığını yaparak petrol bekçiliği yapan faşist örgütün üyelerini anlayamıyorum.
Onlar da Anadolulu, fakir ve aydınlanmaya muhtaç insanlardı.
Ve 68 Kuşağı onları da kurtarmak istiyordu.
68 Kuşağı’nın yok edilmesiyle Anadolu’nun imarı ve kalkınması için büyük fırsat kaçtı.
Bu kötülüğü Anadolu insanı kendi eliyle yapmıştır.
Anadolu aslında bir tercih yaptı.
Ya aydınlanmış bir ülkenin onurlu yurttaşları olacaklardı ya da zihinsel köleler.
Onlar zihinsel köle olmayı tercih ettiler.
Ne diyelim hayırlısı olsun…