Türkiye, yüz yıl önce en zayıf ve güçsüz olduğu kurtuluş ve kuruluş yıllarında bile emperyalist işgali yıkarak üniter ulus-devletin temellerini atmıştır. Sevr Antlaşması denen paçavra yırtılıp atılmış, Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyet, Lozan’da tescil edilmiştir. Saflar nettir: Bir yanda emperyalizmin Sevr’i, diğer yanda Kuvâ-yı Milliye’nin Lozan’ı. Bugün Türkiye’nin ekseni Lozan’dır.
Terörsüz Bir Türkiye ve Barış Hedefi
Türkiye’de PKK’nın silah bırakması, terörün sona ermesi ve barış içinde, kardeşçe, farklılıklara saygı duyarak eşit bir yaşam sürmek hepimizin ortak arzusudur. Ancak bazıları, “barış” ve “terörsüz Türkiye” gibi kavramların ardına saklanarak emperyalizmin ajandasında hep var olan Sevr’i hortlatmanın hayalini kuruyor. Şiddeti ve terörü bitirecek her adım desteklenmelidir. Ne var ki, “Cumhuriyet’i demokrasi ile taçlandıracağız” diyerek Anayasa’nın yüz yıl önce sağlam temellere oturtulmuş ilkelerinin sarsılması pazarlık konusu olamaz.
Geçmişten Günümüze Oyunlar
Bugünkü rejime giden anayasa değişikliklerinde “Yetmez ama evet”çiler, “Türkiye derin devletle hesaplaşıyor” diyerek Ergenekon ve Balyoz gibi uydurma iddia ve delillerle kahraman ordumuzun subaylarını tasfiye eden süreçlerde medya tetikçileri, sözde nöbetçi açılımcılar ve Sevr sevdalıları boş durmadı. Şimdiyse “Barış gelmeli, Anayasa’da Türk vatandaşlığı değişmeli” gibi söylemlerle ortaya çıkıyorlar. Halk TV’de bile bu isimlere muteber kişiler gibi yer verilmesi, Sevr’cilerin oyunlarının büyüklüğünü gösteriyor. Ancak halk artık uyandı; “Yetmez ama evet” tayfası, sizin kim olduğunuzu herkes biliyor ve tanıyor.
Demokrasi ve Atatürk’ün Mirası
Demokrasi, özgürlüğü yok etmek özgürlüğü değildir; toplumda barışı güvence altına almak için uzlaşma ve denge zeminidir. Atatürk, Anadolu coğrafyasında kültürel ve tarihsel değerler üzerinden Türkiye toplumunu bir değişim, yenileşme ve gelişim sürecine taşıyan büyük bir düşünür ve eşsiz bir yeniden yapılanmanın mimarıdır. Çöken Osmanlı Devleti’nin yerine, bireysel inisiyatifi ve halkın katılımını harekete geçirerek yepyeni bir siyasal ve sosyal yapılanma, yeni bir yaşam biçimi kurmayı amaçlamıştır. Bu açıdan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleri ve Atatürk’ün dehası çarpıcı bir gerçeklik sunar.Bu ilkeler de statik değil devrimcidir,demokratik standartlarımızın ,özgürlüklerin gelişmesinin önünde engel olmadığı gibi bireyin özgürlüğünün bizatihi dayanağıdır.O nedenle Türkiye dünyada diğer İslam ülkeleri ile mukayese bile edilemez,laik devlet düzeni nedeniyle her türlü inanç ve ibadet özgürlüklüğü ,hukuki eşitlik başta olmak üzere kadınların özgür olduğu tek ülkedir .
Cumhuriyetin Ana Ekseni
Cumhuriyet, Türkiye’nin hangi evrelerden geçerek, ne tür bir düşünsel birikimin üzerinde kurgulandığı sorusuna yanıt verir ve gelecekteki ana eksenini oluşturur. Bu eksen, ulus-devlete dayanan laik, demokratik Cumhuriyet’tir. Buradan bir milim bile geri adım atılamaz.