Harvard Üniversitesi'nden astrofizik profesörü Avi Loeb'in uzaylılara ait bir uzay aracı olduğunu öne sürdüğü gök cismi Oumuamua'ya dair yeni bir araştırma yayımlandı. Araştırmada gizemli nesnenin yapay değil, doğal yollarla oluştuğu ifade edildi.
İlk kez 2017'de Güneş Sistemi'nden çıkarken tespit edilen ve sisteme dışardan geldiği gözlemlenen ilk yıldızlararası nesne unvanlı gök cismi, keşfedildiğinden beri bilim dünyasında tartışmalara yol açıyor.
Dört yıldır nesnenin ne olduğunu tartışan bilim insanları, bir dizi teori ortaya atmış, bunlar arasında nesnenin bir kuyruklu yıldız, bir hidrojen buzu ve bir göktaşı olduğu iddiaları yer almıştı.
Astrofizik profesörü Loeb ise Oumuamua üzerine bir kitap çıkarmış ve nesnenin Dünya dışı varlıklara ait, ışık yelkenlisi diye bilinen bir uzay aracından kopan bir parça olduğunu öne sürmüştü. Loeb'in iddiaları basında büyük yankı uyandırmıştı.
Şimdi de hakemli bilimsel dergi Astronomy & Astrophysics'te yayımlanan bir araştırmada, nesnenin bir tür ışık yelkenlisi olduğu varsayımından yola çıkıldı. Ancak cismin onu inşa ettiği öne sürülen uzaylılar için kullanışlı olmadığı sonucuna varıldı.
Astrofizikçi Loeb, kendi iddiasını temellendirdiği bir röportajında ışık yelkenlisini şöyle tanımlamıştı:
"Işık yelkenlisini rüzgar gücünden yararlanan bir yelkenli gibi düşünebilirsiniz. Rüzgar onu iter. Işık yelkeni söz konusu olduğunda ise onu iten şey, yüzeyinden yansıyan ışıktır. Işık, foton adı verilen parçacıklardan oluşur. Bu parçacıklar nesnemizi, tıpkı bir duvardan seken bilardo topları gibi itiyor."
Yeni makalenin yazarları, Oumuamua'nın kütleçekimsel olmayan, gizemli bir ivme sergilediğini kabul ediyor. Hatta tıpkı Loeb gibi, bu ivmeden foton-radyasyon basıncının sorumlu olduğunu varsayıyor.
Ancak makalenin başyazarı Stephen Curran'a göre, Oumuamua bir ışık yelkenlisi gibi davransa da uzaylılar tarafından yapılmış olması mümkün değil. Zira cisim, bir uzay aracı olmak için yeterince hızlı ve kullanışlı görünmüyor.
Yeni Zelanda'daki Wellington Üniversitesi'nde gökbilimci olan Curran, "Oumuamua'nın aslında hafif bir yelkenli olduğu varsayımından yola çıkıyorum" diyor ve ekliyor:
"Bu varsayımla yaptığımız hesaplamalar, elde edilebilecek maksimum hızın saniyede 610 metre olduğunu gösteriyor."
Curran bir uzay aracının Güneş ve en yakın komşusu Proxima Centauri arasında seyahat etmesinin, bu hızla iki milyon yıl alacağını söylüyor. Gökbilimciye göre Oumuamua, yıldızlararası yolculuk için yeterince hızlı değil.
Curran ayrıca, Oumuamua'nın öngörülen hızının, insan yapımı uzay araçlarından bile az olduğunu ekliyor. Buna göre cismin 40 tonluk tahmini kütlesi, ışıkla yüksek hızlara ulaşmasını engeller.
YA LAZER VARSA?
Bilim insanları ışık yelkenlisi ismi verilen bu teknolojiyi mümkün kılmak için yıllardır çalışıyor. Örneğin Breakthrough Starshot projesinden araştırmacılar, hafif kütleli bir yelkenlinin lazer ışınlarıyla yüksek hızlarda hareket edebileceğini düşünüyor.
PEKİ YA OUMUAMUA DA LAZERLE HAREKET EDİYORSA?
Curran'ın araştırmasına göre bu mümkün değil. Çünkü böyle bir uzay aracının hareket etmesi için bugün mevcut olandan bir milyon kat daha güçlü bir lazere ihtiyaç var.
İşte bu tür bir lazerin uzay aracını kızartmaması için aracın mükemmel bir yansıtıcılığa sahip olması gerekiyor. Ancak araştırmacılara göre Oumuamua'nın ölçülen yansıtıcılık seviyesi o kadar iyi değil.
OUMUAMUA GERÇEKTE NE?
Öte yandan Curran'ın araştırması da bu gizemli cismin gerçekte ne olduğuna dair makul bir fikir ortaya koyamıyor.
Bilim insanı, "Sadece Güneş Sistemi'ne giren alışılmadık şekle sahip bir kaya olduğunu söyleyebiliyoruz" diyor.
Bazı tahminler, cismin Lyra takımyıldızı yönünden geldiğini öne sürüyor. Curran'a göre bunun ötesinde bir şey söylemek henüz mümkün değil.
Kaynak: Independent Türkçe