DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, "İşkence olsaydı biz susar mıydık teranesi... Milletin acı gerçekleri karşısında inandıklarını iddia ettikleri değerleri paspas eden, kendini emir kulu olarak konumlandıran, görmeyi ve duymayı kendine yasaklamış dilsiz bir anlayış" ifadelerini kullandı.
Yeneroğlu, Serbestiyet'te yayımlanan yazısında, "Son bir haftada, milletvekili olarak utanç verici bulduğum manzaralar sadece yumruklaşmalar ve küfürleşmeler değil maalesef. Dün milletvekili arkadaşlarımızın Dışişleri Bakanı’nı dinleyememesi konusunda sözde denetim için seçilmiş diğer vekillerin iştahlı çabaları da mecliste varlığımızı hatta meclisin anlamını sorgulatan örneklerden sadece birisi" dedi.
Çarşamba günü İçişleri Bakanı’nın “İnsan Haklarının Korunması ve Kolluk Uygulamaları” sunumunu dinlemek üzere TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu toplantısına katıldığını söyleyen Yeneroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı olan kişi, işkence gündeme gelince, ironi yapar bir gülümseme ile ‘artık yok’ demez mi, ya sabır derken artık müdahale etme gereği duydum, her gün çiğnenen insan onurunu yok sayan bu korkunç kayıtsızlığa. Çünkü son iki yılda kayıtlara giren işkence vakaları son yirmi yılın zirvesinde, 15 ayda sadece Anayasa Mahkemesi’nin işkence ve kötü muamele ile ilgili verdiği ihlal sayısı 326!
"Toplantı salonunu terk ettim"
Yani bu kadar acı gerçeklere inat bir İnsan Hakları İnceleme Komisyonu yönetimi…
Üstüne de İnsan Hakları İnceleme (!) Komisyonu Başkanı’nın mümkün mertebe sorularla yetinme ricası… Elinden gelse muhalefet milletvekillerini konuşmalarını daha fazla kısacak, ‘misafir’ diye ötekileştirdiklerini de zaten hiç almayacak komisyon toplantısına. Bu gidişatla da olur mu olur.
Tabii bu arada söz alıp işkence ve kötü muamelenin 90’lı yıllarda kaldığını ve artık olmadığını iddia eden hukukçu (!) bir iktidar partisi milletvekili,
Akabinde Allah’lı, dinli, ayetli, kararlı cümlelerle korkunç adaletsizliklere gözünü kapatmış ilahiyatçı bir vekil,
İşkence olsaydı biz susar mıydık teranesi,
Muhalefet vekillerinin uzun süre konuşmalarını insan hakları ihlali olarak değerlendiren diğer bir ‘denetimle yükümlü’ üye…
Yani ne soru ne hesap verilebilirlik ne de denetimle alakası olan tutumlar…
Milletin acı gerçekleri karşısında inandıklarını iddia ettikleri değerleri paspas eden, kendini emir kulu olarak konumlandıran, görmeyi ve duymayı kendine yasaklamış dilsiz bir anlayış.
Elbette saygı duyacağız bu muhalefete söz bırakmayalım uğraşlarına!
2,5 saatten fazla bir vakit sonra; sıramı beklediğim, ikaz ettiğim, sonra adım sıralamada okunmasa bile sabırla beklediğim ama nedense şaşırmadığım cümle geldi: 'Bundan sonra söz isteyen vekillere 2 dakika vereceğim.'
Bu onur kırıcı davranışlara ve insan haklarına kayıtsız hale daha fazla katlanmamak üzere toplantı salonunu terk ettim."
Yeneroğlu, Komisyon toplantısının tutanağına paylaştı: