MAVİ YOL DÜŞÜNCE HAREKETİ'NDEN YARGITAY'A BÜYÜK TEPKİ...

Mavi Yol Hareketi Sözcülerinden Hukukçu Çiğdem Korkmaz, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’ni Yok Sayan Çıkışına Sert Bir Tepki Gösterdi

Yapılan açıklama şöyle:

“BU ÇIKIŞ, TÜRKİYE'DE YARGI ELİYLE, AÇIK BİR DARBEDİR“

Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin, kısa bir süre önce, tutuklu milletvekili Can Atalay hakkında verdiği hakkın gasbı“ nitelikli kararından sonra, yargıda devam eden sürtüşme, Yargıtay’ın üst mahkemeyi yok sayan çıkışıyla birlikte ülkeyi ayağa kaldırdı.

Tüm muhalif partilerin yanısıra, çok sayıda sivil toplum ve meslek kuruluşu da, Yargıtay’ın Anayasa kararını uygulamamasını kalkışma“ ve yargı yoluyla darbe“ veya darbeye teşebbüs“ şeklinde yorumladı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinde bir ilk“ olan Yargıtay’ın bu son açıklaması, Anayasa’nın gereklerini tanımayan kalkışma ve demokrasiyi reddetme olarak da tanımlandı.

Ankara’da Eylül ayında çalışmalarına başlayan düşünce hareketi “MAVİ YOL“ da tepki gösterdi. Hareketin sözcülerinden hukukçu Çiğdem Korkmaz, Yargıtay’ın bu tehlikeli çıkışının Can Atalay davasını aşan ve yargı organı tarafından kalkışan yasadışı bir durum“ olduğuna işaret etti.

MAVİ YOL sözcüsü hukukçu Çiğdem Korkmaz, konuya ilişkin değerlendirmesinde şu görüşlere yer verdi:

“…Ülkemizde her geçen gün artan hukuk tanımamazlık ve keyfilik, Yargıtay 3.Ceza Dairesi üyeleri tarafından 08.11.2023 günü verilen Ş. Can Atalay kararı ile zirve yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinde eşine rastlanmayan bir hukuk garabeti, yargı erkini kendine kılıç yapan birkaç yargı üyesi tarafından yargı darbesi olarak ortaya çıkmıştır. “MAVİ YOL“ Hareketimiz adına bu durumun bir „yargı darbesi“ olduğunun altını çiziyorum. Aksi takdirde, bunu başka bir şekilde ifade etmek, İstanbul Hukuk Fakültesi’ne adım attığım günden beri hukukla geçirdiğim 42 yıla açık bir ihanet olacaktır. Hukuk içinde geçirdiğim bu nerede ise yarım asra yaklaşan hayatımda eleştirdiğim, beğenmediğim, bu kadar da olmaz dediğim birçok karar ile elbette ki karşılaştım. Ancak yargı erkini elinde bulunduran birkaç kişinin Anayasa’yı yok sayması, Milletin Meclisine ayar vermeye kalkışması gibi bir garabetle karşılaşmadım. Bu husus hiçbir zemin ve şartta kabul edilebilir bir durum değildir. “MAVİ YOL“ Hareketi olarak, sivil toplum örgütlerini ve elbette tüm toplumu ve ideolojik olarak yelpazenin neresinde olursa olsun tüm siyasi partileri, kısaca her birey ve kurumu, bu garabete karşı en yüksek perdeden ses çıkartmaya davet ediyoruz…“

Hukuk ve/veya kuralların her toplum için önemli ve hukukun, Devleti ayakta tutan önemli unsurlardan biri olduğuna işaret eden Çiğdem Korkmaz, “…Hukukun üstünlüğü gelişmiş bir toplum için ve kendini bu topluma ait kabul eden her bir birey için vazgeçilmezdir…“ diyerek, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“…2010 yılında gerçekleştirilen referandum ve sonrasındaki gelişmeler ülkemizde bir eksen kaymasına sebep olmuştur. Kuvvetler ayrılığının hâkim olduğu sistemden tek adam rejimine doğru evrilen süreç her bir vatandaş için olduğu kadar devletin bekası için de tehlike arz edecektir. Hukukun üstünlüğü her kurum ve vatandaş için elzem olduğu kadar bugün yargı erkini kendine kılıç yapanlar için de gereklidir. 

Anayasa’nın 153. maddesinde “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” denilmektedir. Bu madde dikkate alındığında; Yargıtay üyelerinin ya da herhangi bir kurum veya vatandaşın ben Anayasa Mahkemesi kararını yok sayıyorum deme hak ve yetkisi bulunmadığı açıktır. Evet; her bir birey verilen kararları kendi düşüncesi çerçevesinde eleştirebilir, bu bir hukuk devletinde vatandaşa tanınmış bir özgürlüktür. Ama hiç kimse veya kurum ben kararı beğenmedim, yok sayıyorum diyemez. Bunun bir sonraki aşaması kaos ortamıdır…“

MAVİ YOL Sözcüsü, Yargı’nın bir kolu tarafından ülkenin getirildiği bu son tablonun, hukuk devleti ve demokrasi için asla kabul edilemeyecek boyutta olduğuna vurgu yaparak, daha sonra şu görüşleri dile getirdi:

“…Bugün geldiğimiz noktada hukuku üstün tutan her vatandaşa düşen görev, her şart ve platformda hukuku savunmak, hukukun yeniden üstün kılınmasını sağlamak, yargıyı kendilerine kılıç yaparak darbe yapmaya, Milletin Meclisine ayar vermeye çalışanlara karşı dik durmaktır. Yeniden kuvvetler ayrılığının yaşandığı, hukukun üstün olduğu, her bireyin kendisini Anayasa şemsiyesi altında güvencede hissettiği, gelişmiş bir toplum olmak için hepimizin bu darbeye karşı durması, yargının en üst merci olan Anayasa Mahkemesi’ne ve Milletin Meclisi’ne had bildirmeye kalkanlara gereken cevabı vermesi gereklidir. Gün mücadele ve dik durma günüdür…“

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri

CHP'den İklim Yasası çağrısı: Daha katılımcı yapılmalı
DEM Parti Öcalan'la görüşecek: Heyette kimler var?
‘Diploma’ soruşturması: Ekrem İmamoğlu ve 28 kişiyi ifadeye çağrıldı
İmamoğlu'ndan çağrı: Asın bayrakları
Bülent Arınç: İmamoğlu tutuksuz yargılanmalıydı! Kumpas düşüncesi haksız sayılmaz