AKP milletvekillerinin Meclis’e sunduğu ve yoğun tepkilere neden olan, zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören yasa tasarısı komisyonda kabul edildi.
CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, sosyal medya hesabından yazdığı mesajda, "AKP’nin 23 yıllık yağma iktidarı boyunca tam 10 kez zeytinlikleri ve koruma alanlarını madenciliğe açma girişimi olmuştu. Her seferinde halkın ve kamuoyunun direnişiyle geri püskürtüldü. Ama şimdi Saray rejimi, sermayenin emirleri doğrultusunda en kapsamlı ve sistematik talan düzenlemesini yasalaştırma eşiğinde" dedi.
"Bu yağma düzenine teslim olmayacağız"
11’inci yasa teklifinin arkasında özellikle Limak-İC ortaklığının talep ettiği maddeler bulunduğuna dikkat çeken Karaca, şu ifadeleri kullandı:
"Geçen yıl Limak-İC ortaklığının Saray’a ilettiği mektupla hız kazanan süreçte, şirketlerin talepleri bir bir genişletildi. Zeytinliklerden özel çevre koruma bölgelerine, milli parklardan kültürel sit alanlarına kadar tüm doğal ve tarihsel varlıkları, maden ve enerji projeleri için sermayeye sınırsızca açacak bir yağma paketinden söz ediyoruz.
Bugüne dek hukuk tanımayan şirketlere bir de ödül veriliyor: Kaçak madenler affediliyor. Süreç; Anadolu’nun toprağını, halkını ve emeğini, emperyalist işbölümü çerçevesinde yeniden dizayn etme girişimine, bu toprakları küresel sermayenin ucuz emek ve hammadde kaynağına dönüştürme planının bir parçasına evriliyor.
Başkanlık rejimi de bu düzenin kurumsal aracına dönüştürülüyor. Saray’a bağlanan “süper yetkili kurul”, acele kamulaştırma yetkileri, fiilen ilga edilen ÇED süreçleri ve kamu bürokrasisinin devre dışı bırakılmasıyla Anadolu toprakları uluslararası sermayenin açık maden sahasına çevrilmek isteniyor.
AKP rejimi artık yerli-yabancı her sermaye talebinin emir eri haline geldi. Zeytin ağacının, toprağın, suyun, halkın yaşam hakkının karşısında Limak’ın, İC’nin ve maden tekellerinin talepleri esas alınıyor.
Kalkınma Planları ve AB ilerleme raporlarında uluslararası sermaye normlarına göre kurgulanan ve yıllardır adım adım inşa edilen bu düzen, bu ülke tarihinin en büyük toprak gaspı ve mülksüzleştirme operasyonu Meclis eliyle yasalaştırılıyor. Anadolu toprakları yağmalanıyor; toprağın ve üretim araçlarının köylüden kopartılması hedeflenirken, işçileştirilecek yoksul kitlelerden ucuz emek rezervi yaratılmak isteniyor.
Ezcümle; Meclis’te geçirilen her madde, hem doğaya hem de emeğe karşı işlenmiş bir suçtur. Bu ülkenin halkının ve doğasının sömürgeci madenciliğe, vahşi kapitalizme teslim edilmesine karşı topyekün bir direniş şart... Direnmek bir kez daha sadece bir hak değil, bir zorunluluk... Bu yağma düzenine teslim olmayacağız."