İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bu devlete 'katil' diyenler ve Anayasa Mahkemesi tarafından 'siz katil deme hürriyetine sahipsiniz' diyenler, yıllardan beri bu ülkenin değerlerini yermek isteyenler hepsi bir cephe oldular, hepsini Allah bir fotoğrafta göstermeyi nasip etti" diyerek daha önce AYM'yi hedef almıştı. Soylu'nun açıklamalarının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, “Anayasa Mahkemesi yeni hükümet sisteminin doğasına uygun şekilde yeni baştan yapılandırılmalıdır” diyerek AYM'yi hedef göstermişti.
İnsan hakları ihlallerinin yoğunluğu, Türkiye’nin acı bir gerçeği olduğunu söyleyen DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu ise yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:
"AK Parti-MHP koalisyonunun Anayasa Mahkemesi’ne göz dikmesi, vatandaşlarımızın kamu gücü karşısında en temel haklarını etkin bir şekilde kullanabilmesine imkan tanıyan bir yargı organına dönük bir saldırıdır. Bu saldırı önlenemezse insan hakları ihlalleri daha da derinleşecek ve ülkemiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bugünkünden bile yoğun biçimde şikayet edilecektir. İnsan hakları ihlallerinin yoğunluğu, Türkiye’nin acı bir gerçeği ve yüz karasıdır. 2016 yılından 2020 Haziran ayına kadar geçen süre zarfında Anayasa Mahkemesine yaklaşık 220.000 bireysel başvuru yapılmıştır. Anayasa Mahkemesinin resmî istatistiklerine göre, esastan incelenen başvuruların %91,8’inde hak ihlali olduğu karara bağlanmıştır. Bu veriler, bugün Türkiye’de insan hakları ihlallerinin sıradanlaştığının açık bir tespitidir. İktidar koalisyonunun Anayasa Mahkemesini hedef almasının sebebi de budur. Oysa demokratik bir düzende, vatandaşlarımızın insan onuruna yaraşır bir hayat sürebilmesi için devlet gücünün hukukla bağlı olması şarttır. Bunun için iktidarın etkin hukuki araçlarla denetlenmesi gerekir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı, gün geçtikçe daha fazla otoriterleşen iktidar gücüne karşı vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini korumaya çalışmaktadır" dedi.
"TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ SINIF BİR ÜLKE OLMAYI HAK ETMİYOR"
İşkence, kötü muamele, basın yasakları, tutuklamalar, KHK’lar, kayyumlar ve diğer tüm hukuksuzluklar Türkiye’nin rutini olamayacağını belirten Yeneroğlu, "İşkence, kötü muamele, basın yasakları, tutuklamalar, KHK’lar, kayyumlar ve diğer tüm hukuksuzluklar Türkiye’nin rutini olamaz. Bireysel başvuru hakkının tartışmaya açılması, hukukun üstünlüğünün hiçe sayıldığının ve insan haklarının iktidar tarafından ayak bağı olarak görüldüğünün en açık kanıtıdır. Bu durumda ortadan kaldırılması gereken bireysel başvuru hakkı değil, bireysel başvuruyu zorunlu kılan temel hakların sistematik ihlalidir.Özgür ve demokratik bir Türkiye’de insanımızı hak ettiği refah seviyesine ulaştırmak amacıyla üstünlerin hukukuna son verip, hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Biz hukuka inanıyoruz, her koşulda hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Çünkü Türkiye, insan hakları ihlalleriyle, işkencelerle, yasaklara, kayyumlarla ve baskılarla yönetilen üçüncü sınıf bir ülke olmayı hak etmiyor.