CHP MYK, CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında toplandı. Yaklaşık 3 saat süren toplantının ardından CHP Sözcüsü Deniz Yücel, toplantının gündemine ilişkin açıklama yaptı.
Meclis Genel Kurulu’nda da 2025 yılı Merkez Bütçe Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin başladığını anımsatan Yücel, şunları söyledi:
"Ülkenin kaynaklarını siyasi geleceği için çarçur eden AKP iktidarı, bütçe teklifini de bunun kılıfı haline getirmeye çalışıyor. Halk adına bütçe yapmakla sorumlu olan TBMM, bütçe teklifi sürecinde prosedürü tamamlayan bir kurum haline gelmiştir. CHP milletvekilleri, bu bütçenin halkın bütçesi olması için iki hafta boyunca mücadele vereceklerdir. 2018 yılından bu yana, TBMM adına yapılan denetimlerin etkisizleştirildiği ve maalesef göstermelik hale getirildiği; bakanların halka değil, AKP’ye hizmet etmek için çabaladığı ve aslında herkesin tek bir adama tabi olduğu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen ucube sistemde işçinin, emekçinin, çiftçinin, öğrencinin, emeklinin, memurun hakkını savunmaya devam edeceğiz. Halk iradesini yok sayan bu sisteme inat biz sarayın değil, halkın bütçesini anlatacağız. İlk sandıktan çıkacak CHP iktidarında sarayın değil, halkın bütçesini biz yapacağız."
"Milyonları açlığa mahkum etmeye kimsenin hakkı yok"
Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını 10 Aralık tarihinde gerçekleştirdiğini dile getiren Yücel, şu ifadeleri kullandı:
"Toplantı 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne denk gelince insan onuruna yaraşır bir rakam konuşulur diye umutlanmıştık ki her zaman olduğu gibi ilk toplantıda rakam dahi konuşulmadı. İkinci toplantı 16 Aralık'ta yapılacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i, asgari ücreti 24 bine çıkarmaları için ikna çabaları sürüyormuş. İkna olmadıkları rakama bakar mısınız, 24 bin lira. Açlık sınırıyla neredeyse eşdeğer, yoksulluk sınırının ise çok çok altında. 24 bin lirayla vatandaşa, ‘Faturanı öde, kiranı öde, karnını doyur’ diyorlar ama 24 bin liranın artık bir kira parasını karşılamaya bile yetmediğini görmüyorlar.
Bir asgari ücretlinin standart harcamalarının geçtiğimiz yıla göre yüzde 80 artığını görmezden geldikleri yetmiyormuş gibi, üstüne TÜİK’in bile yüzde 47 olarak açıkladığı enflasyonu görmezden geliyorlar ve asgari ücrete yüzde 25-30 arasında bir zam yapılmasını öngörüyorlar. Bu kelimenin tam anlamıyla insafsızlıktır, vicdansızlıktır, vatandaşı açlığa mahkum etmektir. Asgari ücret, dünyadaki uygulamaların aksine bizim ülkemizde ortalama ücret haline gelmiş durumda. Bugün çalışanların yüzde 60'ı asgari ücret ve civarında ücretlerle çalışıyorsa elbette bu işte bir yanlışlık vardır. Asgari ücret, eğer milyonların geçindiği bir ücretse bu ülkedeki milyonları açlığa ve yoksulluğa mahkum etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Türkiye, Avrupa’nın beşinci en düşük asgari ücretli ülkelerinden biri. Asgari ücret belirlenirken açlık ve yoksulluk sınırları göz ardı edilemez. Asgari ücret tek bir kişinin değil, kimi zaman iki kişi, kimi zaman dört kişi belki de daha fazla nüfuslu bir ailenin geçimini sağlayan bir ücret olmalıdır. Asgari ücret belirlenirken gerçek enflasyona göre değil, hedef enflasyona göre belirlenmesi saçmalığından da bir an önce vazgeçilmelidir. Bir kez daha yineliyoruz: Bizim asgari ücret teklifimiz 30, bunun altında yokuz."
"Suriyelilerin ülkemizdeki misafirlikleri sona ermiştir"
"AKP iktidarına Suriye’de yaşanan süreçten kısa vadeli siyasi çıkar devşirmeye çalışmak yerine, ülkemizin ve milletimizin ortak milli menfaatlerine uygun hareket etmeleri, ortak milli menfaatlerimizi korumaları gerektiğini hatırlatıyoruz ve kendilerini uyarıyoruz" diyen Yücel, şöyle devam etti:
"Esad rejimi çöktüğüne göre; Türkiye’de 13 yıldır misafir ettiğimiz, resmi rakamlara göre 3 milyona yakın geçici koruma altında bulunan, kanaatimizce gerçek sayısı bunun çok çok üzerinde olan Suriyelilerin ülkemizdeki misafirlikleri sona ermiştir. İktidardan hukuki gerekçesi ortadan kalkması sebebiyle öncelikle geçici korumanın kaldırılmasını, ardından sığınmacıların ülkelerine dönmeleri konusunda hükümetin bir an önce bir takvim ilan etmelerini bekliyoruz. Zira Suriyelileri sığınmacıların misafirliğinin Türkiye’ye ekonomik ve sosyal maliyeti ağır olmuştur.
Bir diğer çağrımız da Suriye halkınadır: Ülkenize dönün ve ülkenizin toprak bütünlüğünü koruyun. Orada seçim yapılmasını sağlayın ve tüm toplum kesimlerini kucaklayan bir demokrasi inşa edin. Ülkenizi yeniden imar edin, biz de sizlere destek olalım. Suriye’de kurulan geçiş hükümeti kapsayıcı değildir ancak en kısa zamanda kapsayıcı bir hükümet ve tüm kesimlerin katıldığı bir anayasa yapım süreci olmasını temenni ediyoruz.
Suriyeliler olarak anayasanızın yapım sürecinde dış müdahalelere fırsat vermeyip bir ulus devleti inşasını başarmak zorundasınız. Bunu başaramazsanız, laikliği ve demokrasiyi benimsemezseniz; ülkeniz küresel güçlerin satranç tahtası, savaş sahası olmaya devam eder. Suriye’nin birbirini öldüren insanların kanlı bir coğrafyası olmaya devam etmesini istemiyorsanız dünyada emperyalizmi yenen tek lider olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü okuyun ve 100 yıl önce o ne yaptıysa aynı iradeyi ve aynı kararlılığı gösterin. Ulus egemenliğine değil; şahıs, aşiret, klan, aile ve cemaat egemenliğine dayalı devletlerin çağımızda nasıl çöktüklerini en acı şekilde tecrübe eden Suriye halkının bir an önce ulus egemenliğine dayalı, üniter bir devlet kurmasını temenni ediyoruz."