DEM Parti, İmralı Heyetinin Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından kamuoyuna bir açıklama yaptı. Partinin barış ve çözüm sürecine ilişkin görüşlerini detaylandırdığı metinde, çözüm sürecine dair çarpıtmalara ve eleştirilere karşı sert ifadeler kullanıldı.
Açıklamada, Öcalan ile yapılan görüşmenin toplumda olumlu bir hava yarattığı ve çözüm ihtimalinin bile umutların yeşermesine neden olduğu belirtildi. DEM Parti'nin yıllardır barış mücadelesinde ağır bedeller ödediği vurgulanırken, şu ifadelere yer verildi:
“Partimiz savaşa karşı barıştan yanadır, çözümsüzlüğe karşı çözüm üretendir. Hiç kimse bu gerçeği çarpıtamaz, farklı bir yere çekemez.”
Eleştirilere Sert Tepki
DEM Parti, çözüm sürecine dair partilerine yöneltilen “süreç karşıtlığı” suçlamalarını reddetti ve bu tür eleştirilerin "oyunbozanlık" ve "sorumluluktan kaçma" girişimi olduğunu savundu. Açıklamada, şu ifadeler dikkat çekti:
“Çözüm karşıtlarının kim ya da kimler olduğunu gayet iyi biliyoruz. Partimize ve değerlerimize hakaret edenler, halkları tehdit edenler en büyük çözüm ve süreç karşıtıdır.”
Ayrıca medya manipülasyonları ve dezenformasyon çabalarına karşı durduklarını belirten parti, basındaki "yandaş kalemşörleri" ve "Hitler zihniyetine rahmet okutan" yaklaşımları eleştirdi.
Öcalan’a Vurgu: "Ciddiyete Davet Ediyoruz"
Abdullah Öcalan'ın süreci büyük bir fedakarlık ve kararlılıkla yürüttüğünü belirten DEM Parti, Öcalan’a yönelik ideolojik saldırılara dikkat çekerek şu çağrıda bulundu:
“Süreci yalan ve basit magazine indirgeyenlerin amacı, Sayın Öcalan’ın ideolojik ve politik kimliğine saldırmaktır. Bu yaklaşımları reddediyoruz.”
“Demokratik Çözüm ve Barış Gelecek”
DEM Parti, açıklamasını çözüm sürecine olan inançlarını yineleyerek tamamladı. Partinin çözüm sürecine zarar verme çabalarına izin vermeyeceği ve bu sorumluluğu omuzlamaya devam edeceği belirtildi. Açıklamada, tüm taraflara tehdit ve şantaj dilinden uzak durma çağrısı yapıldı:
“Bu topraklara demokratik çözüm ve onurlu barış mutlaka gelecektir.”
DEM Parti'nin bu açıklaması, çözüm süreci tartışmalarının yeniden alevlendiği bir dönemde dikkat çekici bir mesaj olarak değerlendirildi.