Meclis komisyonunun PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı'ya gitmeye karar vermesi siyaset sahnesinde konuşulmaya devam ediyor.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı videolu paylaşımla "Üç partiden oluşan heyetin İmralı’da görüşmelerini yapması ve ardından SEGBİS üzerinden komisyona bağlanılarak Öcalan’ın tüm komisyona hitap etmesi" şeklinde yeni bir formül önerdi. Davutoğlu, Öcalan’ın Türkiye’nin bütünlüğü, demokratik düzen, Türk-Kürt ilişkileri ve bölgesel gelişmelere ilişkin açık mesajlar vermesi gerektiğini belirtti.
Davutoğlu, CHP'ye de SEGBİS üzerinden yapılacak muhtemel oturuma katılarak mesajların doğru anlaşılmasına katkı sunmaları çağrısında bulundu. Davutoğlu, Türkiye’nin terörden arındırılması ve insan haklarına dayalı bir düzenin kurulması için her girişimin yanında olacaklarını vurguladı.
Bakırhan'ın yanıtı
Davutoğlu'nun davalarda sanıkların veya tanıkların uzaktan bağlanmasını sağlayan bir video konferans sistemi olan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) önerisine DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'dan yanıt geldi. konuk olduğu gazeteci Talat Atilla’nın programında Davutoğlu'na yanıt veren Bakırhan, şunları söyledi:
“Kusura bakmayın 100 yıllık bir mesele SEGBİS'e, link'e, bir bağlantıya indirgemeyecek kadar değerlidir, kıymetlidir. Şunu söylüyorum, 100 yıllık bir meseleyi çözüyoruz. Çözelim mi çözmeyelim mi? Karar verin. Bir toplumu temsil ediyorsunuz, koca koca siyasi partilersiniz. Ha SEGBİS'e bağlanmışsın, ha oraya bir komisyon gitmiş. Meselenin kendisi, oradan ne denileceği ilgili bir meseledir. Kürt meselesi bir linkle çözülecek bir mesele değil. Burada gerçekten üzülüyorum.Çok abartılıyor. Burada bir linkle, bir bağlantıyla bu meseleyi tartışmak, çözmek, gerçekten biraz yan çizmek anlamına geliyor.”
CHP'nin kararıyla ilgili açıklama
Bakırhan, CHP'nin İmralı'ya üye göndermeme kararına ilişkin de konuştu. Bakırhan, şunları söyledi:
"Burada ana muhalefet partisi de aslında bu bahsettiğimiz kaygıları giderebilecek bir rol oynayabilirdi. Cumhuriyet Halk Partisi, gerçekten bu meselenin çözümünde çok aktif ve ciddi bir rol oynayabilirdi. Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyet'in kurucu partisidir; yüzyıllık meselede sorumluluğu olan bir partidir. Çözümünde de bence bir rol oynamalıdır. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'İmralı'ya gidilsin mi, gidilmesin mi?' ya da 'SEGBİS ile bir bağlantı kurulmasın mı?' tartışmasını çok talihsiz görüyorum. Çok üzüldüm. Onların da gidilmeme yönlü bir kararı var. Sadece SEGBİS meselesinden bahsetmiyorum. Dolayısıyla bu durumu eleştiriyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'nden beklentimiz büyük; iktidar hedefi olan bir partidir. İktidar hedefi olan bir parti, Türkiye'nin en temel meselesinin çözümünde gerekirse cesur olmalı ve risk almalıdır. Kim tabanının hassasiyetine sığınarak siyaset yürütebilir? Tabanlarımız, 100 yıldır, son 50 yıldır öylesine karşı karşıya getirildi ki… Öylesine kötü algılar oluşturuldu ki bazen duygusal davranabiliyor, bazen soruyor, bazen sorguluyor, bazen de karşı noktada durabiliyor. Siyasetin görevi cesur olmak ve tabanını bu meselelere dahil etmek için bir çerçeve, bir perspektif ortaya koymaktır. Cumhuriyet Halk Partisi'nden tabii ki beklentilerimiz var. Bu meselenin çözümü 86 milyonun ilgilendiriyorsa, 86 milyonun hatırı sayılır bir kesimini temsil eden bir partinin bu meselede sağa sola bükmeden, iktidar karşıtlığına sıkıştırmadan, bu meselenin çözümünde bir kez daha aktif rol oynaması gerekiyor."