Kuruoğlu açıklamasında, atamaların hiçbir somut kritere dayanmadığını belirterek, “Bu sonuçlar, ne şeffaf, ne adil, ne de ölçülebilir kriterlere dayanmaktadır. Kimin hangi gerekçeyle atandığı belirsiz, neden bazı öğretmenlerin dışarıda bırakıldığı ise tamamen muammadır,” dedi.
“Emek değil, ilişkiler mi belirleyici oldu?”
Açıklamada, atama sürecinin öğretmenler arasında hayal kırıklığı yarattığına dikkat çekildi. Eğitim çalışanlarının, “Emek değil, ilişkiler mi belirleyici oldu?” sorusuyla baş başa bırakıldığı vurgulandı. Kuruoğlu, özellikle şu üç temel eleştiriyi dile getirdi:
Liyakat aranmadı
Objektif ve somut değerlendirme ölçütleri uygulanmadı
Yer değiştirme puanları göz ardı edildi
"Milli Eğitim Bakanlığı’na güven zedelenmiş durumda"
Kuruoğlu, bu tür uygulamaların sadece öğretmenleri değil, eğitim sisteminin tüm paydaşlarını olumsuz etkilediğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bugün gelinen noktada öğretmenlerde ve idarecilerde Milli Eğitim Bakanlığı’na karşı ciddi bir güvensizlik oluşmuştur. Eğitimciler artık ‘Ne yaparsam yapayım değerim fark edilmeyecek mi?’ ya da ‘Yılların emeği, torpilin gölgesinde mi kalacak?’ gibi soruları sıkça dile getirmektedir.”
Açıklamada, adaletin, liyakatin ve şeffaflığın olmadığı bir yerde başarı, umut ve güvenin de olmayacağı ifade edilerek, mevcut atama sistemine olan tepkiler net bir şekilde dile getirildi.
“Bu adaletsizliğe sessiz kalanları kınıyoruz”
Kuruoğlu, süreci yönetenleri ve yaşanan adaletsizliğe sessiz kalanları sert bir dille eleştirerek açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Güvenin yerle bir edildiği bu sistem, eğitim camiasında derin yaralar açmıştır. Eğitimde adalet, liyakat ve şeffaflık sağlanana kadar susmayacağız.”