6 Şubat'ta merkez üssü Kahramanmaraş'ta peş peşe meydana gelen yıkıcı depremlerin üzerinden tam 6 ay geçti.
Şubat ayından beri devam eden süreçte birçok kez artçı sarsıntılar yaşandı. Bu sarsıntılar özellikle Adana, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve çevre illerde yoğun bir şekilde hissedildi. Son olarak 11 ve 12 Ağustos tarihlerinde Malatya'da meydana gelen 4'ün üzerindeki depremler bir kez daha tüm gözleri bu bölgeye çevirdi.
Başta Adana, Malatya, Bingöl ve İstanbul olmak üzere, adı son dönemde sıklıkla deprem gerçeğiyle anılan birçok ilde yakın bir gelecekte büyük bir deprem olup olamayacağı sorusu akıllara takıldı.
Kafa karıştırıp tedirgin eden sarsıntıları Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal ve Sakarya Üniversitesi Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu yorumladı.
Malatya'yı sallayan depremler 'artçı' mı?
Milliyet.com.tr'den Zeynep Dilara Akyürek'in haberine göre son günlerde Malatya'da kısa aralıklarla meydana gelen depremler büyük korku yarattı. Bu depremlerin artçı olup olmadığı kafalardaki en büyük soru işaretini oluşturmaya devam ediyor. Uzmanların yaptıkları yorumlarda sık sık 6 Şubat depremlerini hatırlatması ve tetiklenme ihtimali olan fayların üzerinde durması da yine bu korkuyu perçinledi. Son günlerde Malatya'da yaşanan depremlerin artçı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Süleyman Pampal, şunları söyledi:
"Bunlar kesinlikle artçı depremler. Zaten 6 Şubat'taki büyük depremlerde burada yüzey kırığı tespit edildi. Bunlar artçı, yeni bir fayın yeni ya da daha büyük bir deprem üretmesi söz konusu değil. Batı uçta Göksun civarında yoğun artçı oldu ve o zaman da 'Adana-Savrun Fayı kırılacak' tartışmaları yaşanmıştı. Böyle bir şey yok. Bölgede batıya doğru kırılmış taze kırıklar var. Bu da büyük depremle ortaya çıkmış artçılardan."
'Konumları şanssız'
Malatya’nın deprem tehlikesiyle karşı karşıya olup olmadığına yönelik soruları yanıtlayan Prof. Dr. Pampal, başka fayların varlığına da dikkat çekti. Prof. Dr. Pampal, Türkiye’de 10-20 fay değil, binlerce fayın varlığının farkında olunması gerekliliğini vurgulayarak bölgedeki durumu şöyle anlattı:
"Bu depremlerden ziyade Malatya çevresinde kırılma ihtimali olan başka faylar var. Sol yanal atımlı Malatya Fayı da bu fayların yakın batısında kuzeye uzanıyor kırılabilir, aktif fay. Ovacık Fayı var, o da yıkıcı deprem üretebilir. O bölgede Erzincan ve Karlıova arasında kırılmaya yüz tutmuş başka fay var. Yedisu Fayı, Elâzığ Malatya ve Bingöl’ü etkiyebilir. O fay da tekrarlanma süresini doldurdu. Sismik boşluk seviyesinde bir fay. Çelikhan’dan Karlıova’ya kadar Bingöl kuzey ve güneyinde Doğu Anadolu Fayı üzerinde kırılmamış faylar var. O bölge bundan sonra benzer olayları yaşamak durumunda. Şanssız bir konumları var maalesef. Malatya’nın olumsuz bir özelliği, yaklaşık 35 bin civarında hasarlı bina var. 6 Şubat'tan beri bunların sadece yüzde 10'u kaldırıldı. Şehir yapı stoku açısından kötü durumda. Büyük depremler mutlaka olacak. Bize gerekli zamanı tanımasından başka dileğimiz yok."
'Tetikleme var demek illa deprem olacak demek değil'
Prof. Dr. Murat Utkucu, büyük depremlerin başka depremleri tetikleme ihtimalleri sık sık konuşulsa da her depremin başka bir depremi oluşturacak bir tetikleme durumunun söz konusu olmadığını dile getirdi. 1999'daki Gölcük Depremi'nden bir örnek veren Prof. Dr. Murat Utkucu, "Bir depremin başka bir fayı tetiklemesi demek hemen deprem olacak anlamına gelmez. Bu uzun yıllar da sürebilir. 1999’da da İstanbul tetiklendi ama aradan 24 yıl geçti. Yani hemen deprem olmayabilir. Ancak fay yüklendi mi, yüklendi. Örneğin, 1999'daki deprem, beklenen İstanbul depremi için yükleme oluşturdu ama Geyve’den geçen fayı da rahatlattı" dedi.
İstanbul’dan örneklerle sözlerine devam eden Prof. Dr. Utkucu, Megakent'i etkileyecek olası bir Marmara Depremi'ne ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Utkucu, şunları söyledi:
"Fay, Adalar açıkları ve Silivri açıklarından Gelibolu'ya çıkıyor. Kartal’dan Adalar açıklarına kuzeybatı yönünde gidiyor. Tam İstanbul Boğazı güneyinde yüzde 40 bir açıyla, doğu batı açısına yöneliyor. Silivri açıklarından Hoşköy’den karaya Gelibolu’ya çıkıyor. Sonra da Saroz Körfezi'ne gidiyor. Saroz’dan Silivri’ye kadar 1912’de kırıldı. Ancak bunun doğu kesimi yani İstanbul açıklarına gelindiğinde Kartal’a kadar Mayıs 1766'da kırıldı. Ortalama 250 yılda bir deprem oluyor. Bazen 360 yıla çıkmış bazen de 170 yıla inmiş. Yani hemen kırılacak diye bir durum yok."