Kartalkaya’da 76 kişinin hayatını kaybettiği yangın tartışılmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yangının ardından bir günlük yas ilan etti. Gazeteler bugün siyah birinci sayfalarla çıktı.
Hükümete yakınlığıyla bilinen köşe yazarları da yangında ki ihmallere dikkat çekti.
Abdulkadir Selvi:
Acımız büyük. Grand Kartal Oteli’nin mutfak kısmında çıkan yangınla ilgili ihmal ve kusur araştırılıyor. Otelin ahşap olmasının facianın boyutlarını artırdığı söyleniyor. Yangının çıkışı sırasında ve daha sonra ihmal olmasa bu kadar büyük bir facia yaşanır mıydı? O nedenle otel yangını değil ihmal öldürdü diyorum.
Cem Küçük
İnsan hayatının bu kadar ucuz olduğu başka bir ülke yok. Gece 03.37’de başlayan yangına müdahale edilse de ölümlerin önüne geçilemedi.
Otelin yangına karşı söndürme tüpleri yok muydu? Bunun gibi sorulacak çok soru var... İşte dedim ya, "belge varsa yangın çıksa bile bir şey olmaz" anlayışı var... Ülkemizde verilen evrakların hepsi kâğıt parçası. Dağ başında bir otel. Yanında başka oteller de var. O civarda itfaiye ile alakalı bir alan olması gerekmez mi?
66 can gitti. Ama evraklar tamamdı. Evraklar tamam olunca sorunlar bitiyor(!) O evrakların hepsi kâğıt parçası. Yeterlilik belgesi almış. Almış ama yangına müdahale edememiş. Küçük bir itfaiye aracı olsa fena mı olurdu? Türkiye’de iyi giden şey çok ama kötü giden şey de çok... İnsan hayatının değeri mesela sıfır. Hiç önemi yok. Ölen öldüğüyle kalıyor. Tedbir alma yok. Her şey masabaşında iyi…
Melih Altınok
Mevzuat hazretleri zorunlu tutmuyor ama her kış binlerce kişinin geldiği çoğunluğu ahşap otellerden oluşan bir lokasyonda bir araçlık da olsa itfaiye ekibi olmalıydı değil mi? Ayrıca gece 03.00'te fark edilen yangından kurtulan tanıkların anlattıklarına göre otelin müdahale sistemi de yetersiz görünüyor.
Ne alarmlar çalmış ne de herhangi bir yangın söndürme sistemi devreye girmiş. İnsanlar birkaç otel çalışanının kapıları çalıp insanları uyandırmaya çalıştığını ancak 238 kişinin bulunduğu otelde pek çok odaya ulaşılamadığını söylüyor. Yangın yalnızca dağ başındaki işletmeler için değil şehirlerimiz için de en büyük tehdit. Unuttuk, medya da üzerinde çok durmadı ama daha geçen yıl Beşiktaş'ta gündüz vakti bir binanın alt katındaki restoranın tadilatı sırasında çıkan yangında 29 işçimizi kaybettik.
Şehirlerimizdeki yaşam standardı ortada. Balık istifi yaşadığımız şehirlerimizde vatandaşın canı, ruhsat bürokrasisinin insafına bırakılamaz. Ruhsat mekanizmasını denetleyecek sivil oluşumlara ihtiyacımız var.
Dilek Güngör
Esasında burada sorun itfaiye raporundan daha çok denetim meselesinde kilitleniyor. Bu konuda, mevzuatta ciddi boşluklar var. Bu da özellikle yangın önleme ve söndürme ekipmanlarının denetiminde sorumluluğu muğlaklaştırıyor.
İşyerlerine açma ve işletme ruhsatı verilmesinden sonra, işletme belediye ekiplerince yeniden denetlenmiyor. Bu denetimler, işçi sağlığı ve iş güvenliği gerekliliklerini kapsamıyor. Dolayısıyla da itfaiye raporunda belirtilen özelliklerin sürüp sürmediğini kimse bilmiyor. İtfaiye yetkililerinin, yıllık periyodik denetimlerde yangın ekipmanlarının, merdivenlerinin yerinde tespit edilerek, kontrol etmesi gerekiyor.