Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, üç yıl önce İzmir için başlattıkları deprem erken uyarı sistemi projesini DHA'ya anlattı.
Proje çalışmalarında sona geldiklerini dile getiren Prof. Dr. Sözbilir, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile imzaladıkları protokol kapsamında 12 ayrı noktaya sistemi yerleştireceklerini ifade etti.
6 aylık deneme süreci
Sistem sayesinde depremin 16 saniye öncesinden bilinebileceğini söyleyen Prof. Dr. Sözbilir, "Üniversitenin öz kaynaklarıyla desteklenen bir projeydi. Mühendislik fakültesinde jeoloji, jeofizik, inşaat, bilgisayar ve elektronik bölümü hocalarından oluşan bir ekip oluşturduk. Bu ekip 3 yıl boyunca çalışıp, projeyi tamamladı. Hem yazılı hem tasarım hem de mekanizma açısından tamamen yerli, yeni bir deprem uyarı sistemi geliştirdik. Geliştirdiğimiz sistemi önümüzdeki aydan itibaren 6 aylık bir deneme sürecine sokacağız. İzmir'de farklı lokasyonlardaki 12 AFAD istasyonuna yerleştireceğimiz bu sistem saniye saniye bize oluşacak depremlerle ilgili bilgi aktaracak" ifadelerini kullandı.
"16 saniye öncesinden öğrenebiliyoruz"
Bu sistemin daha önce İstanbul, Bursa, Kocaeli gibi yerlerde kurulduğunu dile getiren Prof. Dr. Hasan Sözbilir, sistemin birçok ilde kurulması gerektiğine dikkati çekip, sözlerini şöyle sürdürdü: "Deprem erken uyarı sistemleri, diyelim ki 70 kilometre uzaklıktaki bir fay deprem oluşturduğu anda onu algılıyor. Mesela Bayraklı ilçesine gelebilecek bir depremi 16 saniye öncesinden öğrenebiliyoruz. Bu sayede insanlara bilgi verilebilir ya da büyük ölçekli yapılarla ilgili önlem alınabilir. Amaç deprem olduğu anda kaynağında yakalamak. Fayın bizden ne kadar uzak olduğuna göre depremin geliş süresi değişir. Bu bilginin online ve gerçek zamanlı olarak bilgisayarlara naklini gerçekleştirecek."
İzmir'de son 100 yılda fayların yıkıcı bir deprem üretmediğini de belirten Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 17 fayın 6 ile 7.2 büyüklüğünde deprem üretebileceğini kaydetti.
Denizdeki faylardan birinin 30 Ekim 2020'de kırıldığını anlatan Prof. Dr. Sözbilir, şunları söyledi: "6.9 büyüklüğünde deprem olmuştu ve 117 vatandaşımız yaşamını yitirmişti. 'Denizdeki hangi faydan kaynaklanan bir depremde ne tür bir tsunami tehlikesine maruz kalabiliriz?', 'Hangi kıyılarımızı su basar?', 'Bu sular ne kadar içeri girecek?', 'O bölgede altyapı stokumuz nasıl?', 'Nüfus yoğunluğumuz ne kadar?' gibi konuları önceden bilmemiz gerekiyor" dedi. İzmir faylarını kesip inceleme yaptıklarını da söyleyen Prof. Dr. Sözbilir, 5 fayda çalışmaları tamamladıklarını söyleyip "Tuzla Fayı'nın 2 bin yıllık deprem üretme aralığı var. Son depremi de yaklaşık 2 bin yıl önce yaptığı için bu fayın deprem üretme zamanının yaklaştığını söyleyebiliriz. 7'ye varan büyüklükte bir deprem üretme potansiyeli var."
"Deprem olmadan önce deprem konutları yapmak gerekir"
Türkiye'de kentsel dönüşümün 1999 depreminden sonra devreye girdiğini vurgulayan Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 2015 yılına kadar gecekonduların yıkılarak yerine bina yapıldığını dile getirerek, "Az nüfusun olduğu binaları değil de çok nüfusun olduğu 1999 öncesi yapılan binalar ekseninde kentsel dönüşümü yapmak lazım. Zemine göre ve nüfus yoğunluğuna göre önceliklendirme yapmak gerekiyor. 6 Şubat depreminde şunu gördük; depremden sonra sağ kalan insanları koyacak yerimiz yok. Çadır, konteyner var ama insanların yaşam kalitesi çok düşüyor. Deprem olmadan önce deprem konutları yapmak gerekir. İzmir'de deprem konutlarını ne kadar arttırırsak, şehir içinde mevcut yapı stokundaki insanları deprem olmadan önce oralara taşırsak deprem olduğunda kentsel dönüşüm kapsamında değerlendirilmesi gereken binalar yıkılır ama içinde insan olmadığı için kimse ölmez. Bu mekanizmanın Türkiye ölçeğinde devreye girmesinde fayda var" diye konuştu.