İliç'te uluslararası anlaşma çiğnenmiş: En büyük risk sadece siyanür değil!

Erzincan İliç’te siyanürle altın ayrıştırılan ve 9 işçinin toprak altında kaldığı maden işletmesine cıva üretimi için de izin verildiği ortaya çıktı. Türkiye’nin Anagold Madencilik ile yaptığı sözleşmede, taraf olduğu uluslararası anlaşmayı göz ardı ettiği belirtildi.

Erzincan İliç’te, 13 Şubat’ta Anagold Madencilik'e ait maden ocağında meydana gelen toprak kaymasında siyanürlü göçük altında kalan 9 madenciye hala ulaşılamazken iktidarın Minamata Sözleşmesi’ne uymadığı da ortaya çıktı.

Cumhuriyet'ten Sertaç Eş'in haberine göre, Tıbbi jeoloji uzmanı Dr. Eşref Atabey, Türkiye’nin 2014’te taraf olduğu Minamata Sözleşmesi’ne karşın İliç’te cıva üretimine de izin verildiğine dikkat çekti.  Atabey, süresi 2026 yılında dolacak olan 847 sayılı ruhsatla bölgede altın, gümüş, bakır ve cıva üretim izni verildiğini vurguladı. Zehirli (toksik) bir madde olan cıvaya neye göre izin verildiğinin bilinmediğini belirten Atabey, “Çevre ve insan sağlığı açısından olumsuz etkileri olan cıva, en tehlikeli ağır metallerdendir. Toprak ve suya çökelir ve sonuçta beslenme zincirine girerek canlı yaşama zarar verir” dedi.  

Japonya Minamata’da 1950-60’lı yıllarda yaşanan büyük çaplı cıva zehirlenmesinin ardından Minamata Sözleşmesi’nin gündeme geldiğini, Türkiye’nin bu sözleşmeye 2014’te taraf olduğunu, Cumhurbaşkanlığı kararı ile de 2022’de sürecin tamamlandığını anlatan Atabey, “Sözleşme kapsamında ülkelerin cıva içeren ürünlerin üretim, ithalat ve ihracatını yasaklamaları ve bunlara ilişkin atıklarını etkin bir şekilde bertaraf etmeleri gerekiyor” ifadesini kullandı. Eşref Atabey, bölgede yaşananlar nedeniyle herkesin siyanüre odaklandığına, riskin bu zehirli madde ile sınırlı olmadığına dikkat çekti. 

"KANSER VAKASI ARTABİLİR"

Atabey, bölgede kayaçların sökülüp kırılıp küçük tane boyutlarına indirgendikten sonra siyanür başta olmak üzere birtakım kimyasallarla altının alınması yöntemi uygulandığını belirterek “Sülfürce zengin minerallerin bozulması sonucunda yeraltı sularında oksitlenme, yüksek sülfat derişimi, asidik ortam, iz elementlerden nikel, kurşun, çinko, bakır, arsenik ve kadmiyum artışı olabilir” ifadelerini kullandı. Atabey, "Bunlardan zehirli madde olan arseniğin uzun süre litrede 10 mikrogramın üzerinde içilmesi durumunda akciğer, mesane, deri, böbrek ve karaciğer kanserleri, egzama, foliküler dermatit, ülserler ve saç dökülmesi ve keratozis olabilmektedir” değerlendirmesini yaptı.

Atabey, İliç bölgesi için uranyum, asbest tehlikesi bulunduğunu, ayrıca cevherli kayaçlar içinde kuvars ve kristobalit mineralleri nedeniyle de slikozis hastalığına yol açabileceğini dile getirdi.

Atabey, İliç benzeri işlemlerin yapıldığı alanlarda bakır, kurşun, çinko, gümüş, molibden, antimon, bizmut, kobalt, mangan gibi ağır metallerin birçok yaşamsal sağlık sorunlarına yol açma riski olduğuna da dikkat çekti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

MSB’den MSÜ kitap kapağına ilişkin açıklama: Sorumlular hakkında işlem başlatıldı
İmralı - DEM görüşmesi: Kim ne zaman gidecek?
Kaz Dağları'nda Cengiz Holding'in maden projesine yargı 'dur' dedi
Deprem bölgesi: Konteyner kentler travmayı tetikledi
Berlin'de endişe: Trump NATO'yu zayıflatacak mı?