Sözcü yazarı İsmail Saymaz, üç yıl önce açılan ve 6 Şubat depreminde asansör noktasından bölünerek 12 kişinin ölümüne sebep olan İskenderun’daki 17 katlı MCG Tower adlı lüks binanın inşasında göz göre göre yapılan hataları yazdı.
Yapı zemini kusurlu olmasına rağmen...
Daha önce İskenderun 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan raporda, yapı zemininin kusurlu olmasına rağmen 17 kata inşaata izin verildiği belirtilmişti.
Saymaz’ın aktardığına göre ise; binada can veren Cehide ve Rafi Sümbültepe’nin çocukları Süheyl ve Selin’in avukatı Bülent Akbay’ın mahkemeye sunduğu dilekçeye göre bina daha inşaat halindeyken olası bir deremde yıkılacağı belliydi. Çünkü statik projenin hatalı olmasından kaynaklı döşemelerde eğilme oluştu ve sarkma meydana geldi.
Eksiklikler hasıraltı edildi
Eksiklikleri hasıraltı etmek için tadilat projesi yapılmadan zeminin ve birinci katın üst kısmına statik projede olmayan çelik kirişler eklendi. İkinci kattan sonra betonarme kirişler konuldu. Ancak kirişler binanın yola bakan tarafına yapıldı. Deniz tarafına manzara bozulmasın ve maliyet artmasın diye kiriş yerleştirilmedi. Haliyle binanın yükünün dağılmasını engelledi. Beşinci kattan itibaren ise havalandırma boşlukları daraltılarak, dairelere ve banyoya katıldı.
"Binanın iskanı bile yoktu"
İnşaat beşinci kata geldiğinde Hatay Yükseliş Yapı Denetim Limited Şirket’i usulsüzlüğe ortak olmak istemedi. Depremden iki ay önce, 13 Aralık 2022’de, noter aracılığıyla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile İskenderun Belediyesi’ne “Yapı denetim hizmet sözleşmemizi gördüğümüz lüzum üzerine feshettiğimizi bildiririz” diye ihtarda bulundu. Ancak ne müdürlük ne de belediye gereğini yaptı. Aileler binaya yerleşti. Halbuki binanın iskanı bile yoktu.
Ölen personellere suç atılmıştı
İskenderun Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Dokuzoğlu, 19 Temmuz 2023’te İskenderun Deprem Suçları Soruşturma Bürosu'na gönderdiği yazıda inşaatın devam ettiği tarihlerde, binanın çökmesine neden olan zemin iyileştirmelerini denetleyecek bir personelleri olmadığını belirtmişti. Dokuzoğlu, aslında onaylanmaması gereken zemin iyileştirmelerine ait raporları ise hayatını kaybeden inşaat mühendisi Hanife Yıldırım'ın onayladığını ileri sürmüş ve sorumluluğu ölen personellerinin üzerine atmıştı.