Ertuğrul Özkök: Gezmiş ve Öcalan; Eda’nın Yaz Sezonu Açılış Fotoğrafını Görse Ne Hissederdi?

Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde "Gezmiş ve Öcalan; Eda’nın Yaz Sezonu Açılış Fotoğrafını Görse Ne Hissederdi?" başlıklı yazısını kaleme aldı.

Milli efsanemiz Eda Taşpınar, yaz mevsimini dün Mikonos’tan yaptığı bir paylaşımla açtı.

Magazinci diliyle “Nefes kesen bir fotoğraf…”

Taşpınar 45 yaşına geldi…

Ama benim “Kırk7” kitabımın canlı ispatı gibi…

Hep diyorum.

Kadının en güzel dönemi 40’lı yaşlarıdır.

MODA DENİZ KULÜBÜNDEN

MİAMİ HİSPANİK MAHALLESİNE

Çocukluğu Moda Deniz Kulübünde geçmiş.

Bir “Su kızı” yani…

On bir yaşında ailesiyle Miami’ye göç etmişler ve iki yıl Baco Raton’da yaşamış.

Yani Moda Deniz Kulübünün üzerine, Hispanik bir Miami kültürü.

Başkaları ne düşünür bilmem ama ben çok takdir ediyorum.

Allah için çok da estetik.

Yaş ilerledikçe cüreti de güzelleşiyor.

İki yıl önce bir gün İstanbul’da bir restorandaydım. Masamız neredeyse tamamen erkek cemaati şeklindeydi.

Kafalar bir anda tenis maçı izler gibi, onu takip etmeye başladı.

Buna ben de dahildim…

Gerçekten girdiği mekanda anında ilgiyi üzerinde toplayan bir kişilik…

AYNI ANDA DENİZ GEZMİŞ’İN SEKS

HAYATI TARTIŞMASI BAŞLADI

Bu fotoğrafa bakarken önümde Oray Eğin’in dün Haber Türk’te yayınlanan yazısı duruyordu.

Yazının başlığı şuydu:

“Deniz Gezmiş’in Seks Hayatı…”

Türk solu bir süredir, adının Aygün Kevrina olduğunu söyleyen bir kadının kitabını tartışıyor.

Kitaba göre Kevrina,  Deniz Gezmiş’le aşk yaşadığını iddia ediyordu.

Ortalık birbirine girdi…

BİZİM İRANCI VE RUSYACI

SOLUMUZ SEVİŞMEYİ SEVMEZ

Türk solu ve İslamcı kesim aslında iki konuda birbirine yakın iki Türk Muhafazakar profilidir.

Mesela, İslamcı kesim kadar olmasa da, Türk solu da seks konusunda onlar kadar muhafazakardır.

Efsane devrimcilerin “Sevişebileceği” düşüncesi hala bizim solumuza çok uzaktır.

Anne ve babasının sevişebileceğine inanmayan çocuklar gibidirler.

HADİ GELİN 25 YIL ÖNCE YAZDIĞIM

BİR SEKS YAZISINI BİRLİKTE OKUYALIM

Bir Eda Taşpınar’ın fotoğrafına baktım, bir yazıya…

Aklıma bu konuda 25 yıl önce yazdığım yazı geldi.

O gün de konu Deniz Gezmiş’in aşkıydı.

Ama benim açtığım tartışma şuydu:

“Devrimciler otele kız atar mı…”

Son iki haftadır sürüp giden tartışmaya bakınca, 25 yıl önceki yazım hala aktüel kalmış.

Hadi 25 yıl sonra o yazıyı bir de birlikte okuyalım.

Konumuz şu:

Eski tüfekler sevişir miydi?

Devrimciler otele kız atar mı…

DEVRİMCİLER OTELE KIZ ATAR MI

SEVGİLİ İLE SEVİŞMEK AYIP MIDIR

“Siz Deniz Gezmiş'in bir Alman sevgilisi olduğunu biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum. Bedri Baykam'ın ‘‘68'li Yıllar’’ adlı kitabından öğrendim.

İnsan bazen çok güzel şeyleri atlayabiliyor.

Bedri Baykam'ın bu kitabını atlamışım.

Geçenlerde ‘‘Mahir Çayan yaşasaydı holding patronu olurdu’’ tartışması açılınca, kütüphanemde duran bu kitabı alıp okudum.

Mükemmel bir kitap.

Bedri Baykam gerçekten güzel bir şey yapmış.

68'in önde gelen eylemcileriyle konuşmuş.

Konuşanların çoğu içten, naif ve ittihatçı.

DENİZ GEZMİŞ’İN ALMAN SEVGİLİSİ

İSTANBUL’A GELİRSE NE OLUR

O dönemin önde gelen eylemcilerinden Mustafa Gürkan anlatıyor.

Deniz Gezmiş'in bir Alman sevgilisi varmış.

Kız bir gün İstanbul'a gelmiş.

Tabii ortada ciddi bir sorun var.

Deniz Gezmiş kızı nereye götürecek? 

Bu bölümü Mustafa Gürkan'dan aynen aktarıyorum:

‘‘Şimdi kızla buluşacak, ama gidecek hiçbir yeri yok. Neden yok? Birincisi normal gidebileceği bir ev yok. İkincisi, kızın arkadaşlarının evine kızla birlikte gidemez. Çünkü Deniz gibi bir adam kızlarla mızlarla nasıl gezer, ne işi var? Beni götürdü biliyor musun kızla yemeğe.’’

EN UÇ SINIR: ÜNİVERSİTE

BAHÇESİNDE BİR TUR

Arkasından devam ediyor:

‘‘Bu benim arkadaşlık sırrımdır. 30 seneyi aştı. Kızı üniversitenin bahçesine götürdük. Beşe kadar beraber oturduk. Sonra ‘Biz gidiyoruz' dedi. ‘Nereye gidiyorsunuz' dedim. Saat sabaha karşı 5 ya da 6 Üniversitenin bahçesine gittiler.’’

Gün o gün.

Tabii bugünün zihniyeti ile baktığınız zaman insanın aklına şu soru geliyor.

Niye bir otele götürmemiş? 

BİR KADINI OTELE GÖTÜRMEK

ONA DEĞER VERMEMEKTİR

Nitekim Bedri Baykam da bu soruyu sormuş. Ama biraz dolaylı biçimde:

‘‘Oteller pahalıydı öyle mi?’’

İşte size çok ilginç bir cevap:

‘‘Hayır. Otele bir kadını götürmek, o kadına değer vermemek anlamına gelir. Öyle bir şey aklımıza gelmez. Üniversite bizim evimiz.’’

Müthiş bir aşk ahlakı tartışması.

Sevilen kadın otele götürülür mü götürülmez mi? 

Ama o zamanlar bu eylemin adı, ‘‘Otele atmak’’tı.

Devrimci zihniyette buydu.

EN SEVDİĞİ ŞARKI: BEN SENİ

UNUTMAK İÇİN SEVMEDİM

Aradan 30 yıl geçtiği için Mustafa Gürkan'ın zihin arşivleri kamuya açılmış.

Deniz Gezmiş'in aşklarına ait ilginç olaylar anlatıyor.

En sevdiği şarkı, ‘‘Ben seni unutmak için sevmedim’’miş.

En büyük aşkı ise Avniye Anadol.

Deniz'in hayatında bir de ‘‘Modesti’’ diye bir kız varmış. Tıp fakültesinde okuyormuş.

DEVRİMCİ LÜGATINDA “ASKINTI

OLMAK” KELİMESİ VAR MIDIR

Yine kitaptan aktarıyorum:

‘‘Deniz hapse girmeden önce ona askıntı oluyordu. Hapishaneye girdik, kız hapishaneye geldi ilan-ı aşk etti. Sultanahmet Cezaevi'ne. Sonra onunla ilişkisi koptu.’’

İlişkiyi koparan da Profesör Cihat Abaoğlu olmuş.

Kızın ailesini tanıyormuş. Onlara gidip, ‘‘Bu adam iflah olmaz. Serserinin tekidir’’ demiş.

Ailesi devreye girmiş. Kız da korkup Deniz'i terk etmiş.

Bir devrimciye ait insani ayrıntılar devam ediyor.

Deniz Gezmiş'in muazzam bir öldürülme korkusu varmış.

O nedenle arkadaşları, ‘‘Gel seni yurtdışına kaçıralım’’ demiş.

EN AHLAKİ SORU: DEVRİMCİ

YURT DIŞINA KAÇAR MI

Ama o kabul etmemiş.

‘‘Serde ittihatçılık var ya, Nazım'a bile kızıyor. Yani git hapis yat; bir yere kaçmak ters geliyor.’’

Dışarı gitmek için bir şartı var.

Che Guevara gibi savaşmaya gitmek.

Bir hafta içinde kitabı baştan sona okudum.

Büyük efsanelerin arkasındaki ‘‘küçük insan manzaraları’’ insanı etkiliyor.

BİZİM  68’İMİZ BÖYLE NAİF

DEVRİMCİLERLE  BAŞLADI

Bizim 68'imiz, böyle naif devrimcilerle başladı.

Sonra 1970'li yıllarda dejenere edildi.

Kötüler geldi.

Ama orada, hepimizin gençliğinde işte böyle çocukça meydan okuyuşlar, naif duruşlar, mini şövalyelikler vardı.

Bir de zamansız ölümler.

Pisi pisine ölümler, öldürülmeler...

BUGÜN DENİZ GEZMİŞ VE ÖCALAN’A SORMAK

İSTERDİM: EDA’YA BAKINCA NE HİSSEDİYORSUN

Geriye şu soru kalıyor.

Deniz yaşasaydı bugün benimle aynı yaşta olacaktı.

Yani 78 yaşında…

Acaba tam bugün Eda Taşpınar’ın bu fotoğrafını görseydi ne hissederdi?

Bu soruyu Abdullah Öcalan’a da sormak isterdim.

Mahir Çayan’a sormazdım.

Çünkü onunkini hiç merak etmiyorum.

BEN NE HİSSEDECEKLERİNİ

BİLİYORUM AMA SÖYLEMEM

68’den bu yana 57 yıl geçti…

Her şey değişti…

Şundan eminim:

Deniz Gezmiş de Öcalan da, bugün benim hissettiğimin aynısını hissederdi.

Nedir o his diye sorarsanız…

Ağzımı açıp tek kelime etmem.

Devrimci arkadaşlar bu konuda hala hassas.

Bir gün “Gün doğacak ve siperlere dayanacağız…”

O güne kadar resmi tezimiz aynen geçerli:

Devrimciler sevişmez…

Otele kız atmaz…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

Kızılcık Şerbeti'nde dört oyuncu birden veda etti
'Süper talan' yasası: Gece boyunca süren görüşmelerde ilk 7 madde kabul edildi
İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan'ın ifadesi ortaya çıktı
Ketaib Hizbullah ABD'yi tehdit etti: 'Beklenmedik sürprizler olabilir'
Trump diplomasi taraftarı mı?