Ertuğrul Özkök: Bir Kral Ve Bir Besteci Arasındaki Eksik Osmanlı Sultanı Heykeli

Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde "Bir Kral Ve Bir Besteci Arasındaki Eksik Osmanlı Sultanı Heykeli" başlıklı yazısını kaleme aldı.

Bu yılki Bayreuth Wagner Festivali’nin ana teması Kral II. Ludwig’di.

İkinci Ludwig Bavyera tarihinin en tartışmalı kralıydı.

Sanata olan tutkusu onu Bavyera ve Prusya kralları arasında çok farklı bir yere oturtur.

Bavyera’nın en ünlü şatolarını o inşa ettirmişti.

Disney’in ünlü şatosu, onun yaptırdığı Neuscwanstein şatosundan esinlenmişti.

Ludwig karakterini ilk defa 1970’li yıllarda Visconti’nin, onu anlatan filmiyle tanışmıştım.

Bir Visconti hayranı olarak tabi ki karakter de çok ilgimi çekmişti.


BU OPERA BİNASI ONUN

PARASAL YARDIMI İLE YAPILDI

Bayreuth opera binasının tarihinde Kral II. Ludwig’in çok önemli bir rolü var.

Çünkü o bina, kralın verdiği paralarla yapıldı.

İkinci Ludwig Wagner’e hayran bir kraldı.

Ona hayatı boyunca, çok rahat, hatta lüks denilebilecek hayat  sürdürebileceği,  büyük bir gelir sağlamıştı.

İşte o nedenle bu yıl festival bahçesinin her yerine Ludwig heykelleri dikilmişti.

PROF. OTTMAR HÖRL’ÜN

ESERİ KARŞILIKLI İKİ HEYKEL

Bu heykelleri sanatçı Prof. Ottmar Hörl tasarladı.

Wagner ile Kral II.Ludwig’i karşılıklı gösteren bir eser bu.

Wagner, bu yardımı için Kral’a teşekkür ve minnetlerini sunar bir şekilde tasarlanmıştı.

Gelenlerin çoğu bu heykellerin arasında fotoğraf çektiriyordu.

Ben de iki heykelin arkasında durup poz verirken, kendi kendime düşündüm.

Acaba bu iki heykel arasına bir üçüncüsü daha gerekmiyor muydu?

SULTAN ABDÜLAZİZ BU OPERA BİNASI

İÇİN WAGNER’E PARA GÖNDERMİŞ MİYDİ

Geçmişte bazı yazılarda, Sultan Abdülaziz’in Bayreuth Opera binasının yapımına parasal katkı yaptığına dair bir çok şey okumuştum.

Hatta yardım yaptığını anlatan bir yazı yazdığımı da hatırlıyorum.

O nedenle Wagner’in teşekkür etmesi gereken insanlardan birinin de Sultan Abdülaziz olduğunu düşündüm.

Ama bu defaki sohbet ve araştırmalarda Wagner’in Osmanlı’dan doğrudan bir yardım aldığını doğrulayan hiçbir belge ve kanıtın olmadığını öğrendim.

Oysa benim için ne güzel ve gurur verici bir iddiaydı o.

Bazı Alman yayınları bunun “Romantik bir iddiadan” öteye geçmediğini belirtiyor.

Yani ikili heykelde bir eksik yokmuş.


“HAYALLERİN SÜKUNETİ” İÇİNDE

DOLAŞIRKEN GÖNRDÜKLERİM

Bu yılki Bayreuth ziyaretim tam bir Wagner turu oldu.

Wagner’in evinin adı Wahnfried…

“Hayallerin sükuneti” veya “Yanılsamaların dinlendiği yer” diye çevrilebilirmiş.

Dünya tarihine en derin izlerden birini bırakmış bir sanatçının yaşadığı mekanı, Parsifal operasını bestelediği piyanoyu, yemeğini yediği masayı, giydiği elbiseleri görmek çok tuhaf bir duygu.


BİR MÜZİK DAHİSİNİN KÜTÜPHANESİNDE

KAÇ KİTAP VARDIR VE BUNLAR NELERDİR

Bu yıl evin en dikkatle gezdiğim ve uzun zaman geçirdiğim bölümü salondaki kütüphane oldu.

Salonun dört tarafı kütüphane şeklindeydi.

İçindeki bütün kitaplar ciltliydi.

Bugün bu kütüphanede 2300 eser bulunuyormuş.

Wagner’in kendi el yazısıyla hazırladığı kataloğuna göre 2020 cilt varmış.

ATATÜRK’ÜN OKUDUĞU FRANSIZ

DÜŞÜNÜRLERİ O DA OKUMUŞ

Önce Fransız düşünürleri bölümünden başladım.

Voltaire, Pascal, Rousseau, Montaigne gibi Fransız düşünürlerinin kitaplarının geniş bir koleksiyonu vardı.

İçimden “Bu kitapların çoğunu Atatürk’ün okuduğunu da biliyoruz” diye geçti.

Raflarda Shakespeare kitabı dikkatimi çekti.

ONU EN ÇOK ETKİLEYEN

DÜŞÜNÜR SCHOPENHAUER

Almanya’dan Goethe, Schiller, Lessing, Hölderlin, Jean Paul, Schlegel kardeşler görebildiğim yazarlardı.
Tabi  Wagner’in felsefî ilham kaynaklarından biri olarak görülen Arthur Schopenhauer kitapları diğer felsefecilerle birlikte önemli bir bölümünü oluşturuyordu.
Wagner’in operalarına temel oluşturan mitolojik ya da epik kitaplar var mı diye özel olarak baktım.

Ben göremedim ama varmış. Mesela Chrétien de Troyes’nin Perceval le Gallois üzerine Potvin varmış.

BU KÜTÜPHANEDE BİR POP SOSYOLOGUN

EN MERAK ETTİĞİ KİTAP NE OLABİLİR

Ama bir pop sosyolog olarak cevabını en çok merak ettiğim soru şuydu: Acaba Nietzsche’nin hangi eserleri vardı kütüphanesinde.

Wagner ve Nietzche ilişkileri müzik ve düşünce tarihinin en ilginç hikayelerinden biridir.

Başta birbirlerine çok hayran iki dostken, sonunda büyük bir kavgaya dönüşmüş bir ilişkiydi bu.

Hatta Wagner yakın dostlarına yazdığı mektuplarda Nietzshe’nin genelevlerde düşüp kalktığını, oralardan frengi kaptığını, mastürbasyon yaptığını bile anlatıyordu.

Eğlenceli bir dedikodu tarihiydi yani ilişkileri.

EN İYİ ARKADAŞININ

TEK KİTABI BİLE YOK MU

Çok dikkatle aradım ama Nietzche’nin hiçbir kitabını göremedim raflarda.

Evin kütüphane koleksiyonuna dair kaynaklara baktım.

Nietzsche’ye ait eserlerden veya Nietzsche kitaplarının özel bir listede yer aldığından bahsedilmiyor..

Benim kanaatim şu.

Wagner’in kütüphanesinde Nietzche’nin hiç bir eserinin bulunmaması imkansız. Bir ihtimal çok kızdığı için kayıtlarına geçirmemiştir.

Nitekim evde  Nitezsche’nin bazı mektuplarının bulunduğuna dair bilgiler de okumuştum.

KRALIN ÖLÜM MASKESİNE

BAKARKEN DÜŞÜNDÜKLERİM

Bu defaki gezimde bir odada özel olarak vakit geçirdim.

Bavyera Kralı II.Ludwig’e ayrılan bölümdü burası.

Orada iki şey özellikle dikkatimi çekti.

Biri Kral’ın bir resmi.

Önce bunu çizim zannettim ama fotoğrafmış.

O fotoğrafa bakınca Visconti’nin filminde oynayan Helmut Berger’e gerçekten benzediğini fark ettim.

Ayrıca aynı odada Kral Ludwig’in ölüm maskesi vardı.

Yani öldükten sonra alınan yüzünün kalıbı.

Orada da yüz hatlarının ne kadar düzgün olduğu anlaşılıyor.

Gerçekten, Visconti’nin filminde onu canlandıran Helmut Berger kadar güzel bir erkekmiş Kral II. Ludwig.

En kısa zamanda o filmi yeniden seyredeceğim.

OPERA BİNASINDAKİ KOLTUKLAR

NEDEN BU KADAR RAHATSIZ

Burada biraz ara verip, yine bu yıl öğrendiğim bir şeyi aktarayım.

Wagner operaları uzundur.

Çoğu, birer buçuk saatten oluşan 3 bölümlük oyunlardır.

Bayreuth’da bizzat Wagner’in tasarladığı bu salonda koltuklar çok rahatsız.

Daha birinci sahnenin sonuna gelmeden insanın bel ağrıları başlıyor.

O nedenle bazı insanlar ellerinde minderle geliyor.

Bugüne kadar bunun nedenini sormak aklıma gelmemişti.

Bu defa sordum.

Meğer koltukların rahatsız olmasını bizzat Wagner istemiş.

Çünkü operayı bir “Eğlence” olarak değil, bir eğitim yeri olarak düşünüyormuş.

O nedenle dikkatin sadece sahneye yönelmesi ve rehavet yüzünden ilginin düşmemesi için böyle rahatsız koltuklar istemiş.

BU EVDE YAŞAYAN İKİNCİ BİR

BÜYÜK BESTECİ DAHA VARDI

Yine eve önüyorum.

Bu evin bir özelliği daha var.

Aynı dönemde bir başka çok büyük besteci de bu evde yaşadı.

Franz List.

Çünkü List, Wagner’in eşi Cosima’nın babasıydı.

Sık sık bu eve gelip onlarla birlikte kalırmış.

Yemek masalarında onun için de bir sandalye olurmuş hep.

18 ŞUBAT GÜNÜ VENEDİK’TEN

BAYREUTH’A GİDEN ÖZEL TREN

Wagner 13 Şubat 1883 günü Venedik’te öldü.

Önce orada özel bir odaya konup yas tutuldu.

18 Şubat 1883 günü, özel bir trenle Bayreuth’a götürüldü.

Tren Münih’te kısa bir süre kaldı.

Sonra Bayreuth’a getirtilip büyük bir tören yapıldı.

Şehirde bir eski kitapçıda o cenaze törenine ait bir illüstrasyon gördüm.

Görkemli bir tören olmuş.

WAGNER’İN MEZARININ YANIBAŞINDAKİ

KÜÇÜK MEZARIN ÜZERİNDEKİ YAZI

Bu eve her ziyaretim, bahçesindeki mezarda son bulur.

Bu defa mezarının 1.5 metre yanındaki küçük bir taş özellikle ilgimi çekti.

Burası  Wagner’in köpeği Russ’un mezarı.

Newfounland cinsi bir köpekmiş.

Hem Wagner’e hem eşi Cosima’ya büyük bir bağlılığı varmış.

O küçük mezarın başucunda basit bir taş vardı ve üzerinde şu yazıyordu:

“Burada Wagner’in Russ’u dinlenmekte ve beklemektedir…”


BASİT VE SADE MEZARLAR BANA

HEP DAHA ETKİLEYİCİ GÖRÜNÜR

Cosima Wagner, eşinden sonra 47 yıl daha yaşadı ve 1930’da öldü. Küllerinin konduğu vazo, bu bahçede bir tümseğin üzerine gömüldü.

Onunki de çok basit bir mezar.

Her üç mezarın da basitliği bana, ölümün herkesi eşitleyen gerçeğini hatırlattı.

Hep düşünürüm. Mezarlar basit, hatta çok basit olmalı.

Çünkü basitlik bir insan mezarının en estetik halidir.

ÜÇ YIL SONRA GÖLDE 

BULUNAN İKİ CESET

Wagner’in ölümünden 3 yıl sonra, 13 Haziran 1886 günü, Bavyera’daki Starnberg Gölü’nde iki ceset bulundu.

Bunlardan biri, geçen Cuma günü, operanın bahçesinde gördüğüm o iki heykelden birinindi.

Bavyera’nın hep tartışılan kralı II.Ludwig’in…

Üç gün önce, “Hastalığı nedeniyle”, 22 yıldır oturduğu tahtından indirilmişti.

YANINDA BULUNAN

ÖTEKİ  CESET KİMİNDİ

Bavyera’nın bütün hayatı boyunca tartışılan Kralı II.Ludwig, hayatı boyunca büyük tutkuyla bağlandığı sanatçı Wagner’den 3 yıl sonra bu dünyadan ayrılmıştı.

Kim bilir belki de ancak orada huzura kavuşmuştu.

Gölde, yanında bulunan ikinci ceset ise, bir psikiyatra aitti.

Kendi psikiyatrı Dr. Bernard von Gudden’e.

SORU: CESEDİNDE

KURŞUN VAR MIYDI

Resmi ölüm nedeni kayıtlara “Boğulma” olarak geçti.

Ama kimse bu sıradan boğulma açıklamasına inanmadı.

Kimine göre tahttan indirilmesini içine sindiremeyerek intihar etti.

Kimine göre onu tahttan indirenler tarafından öldürüldü.

Cesedinden kurşun çıkarıldığını anlatan belgeler bulunduğu da yazıldı.

WAGNER’İN ÖLÜM HABERİNİ 

ALDIĞINDA GÜNLÜĞÜNE NE YAZDI

Kral, Wagner’in ölümünü Bayreuth’dan gelen gelen bir telgrafla öğrendi.

O gün ne hissettiğini günlüğüne şöyle yazdı:

“Onun yokluğunda sonsuz bir yalnızlıktayım…”

Bayreuth’daki cenaze törenine katılmadı.

Çünkü artık kapandığı şatosundan hiç çıkmıyordu.

Orada günlerce durmadan Wagner’in eserlerini çaldırdı.

İFTİRA ATILAN KIZI KURTARMAYA

GELEN ŞÖVALYENİN KUĞULARI

Romantik insanlar onu,  “Kuğu Kral” veya “Masal Kralı” olarak hatırlıyor..

Ona kızanların gözünde ise “Deli Kral’dı”, “Sapık Kral’dı…”

Cuma akşamı Lohengrin Operasında, kahraman ve gizemli şövalyenin, iftira atılan kızı kurtarmak için kuğuların çektiği bir arabayla gelişini seyrederken aklıma daha çok bu Kuğu Kral geldi.

ŞATOLARA VE MÜZİĞE HARCADIĞI

PARA HALKIN GÖZÜNDE İSRAFTI AMA

Sarayın bütün fonlarını sanata ve bu şahane şatoların inşaatına harcamakla suçlanmıştı.

Halktan gelen bütün tepkilere rağmen Wagner’i desteklemeye devam etmiş, ama bu tepkilerin çok büyümesi üzerine sonunda bu yardımı kesmek, Wagner’i Münih’ten göndermek zorunda kalmıştı.

O gün halkı onu sevmemişti.

Ama bugün halkı seviyor.

Bugün Bavyera’nın en büyük turizm gelirlerinden biri, onun bıraktığı saraylar ve desteklediği dahi müzisyen Wagner’in kültürel mirası.

Bir kere daha anlaşıldı ki, tarih yaşanılan günü değil, bırakılan insani ve kültürel  mirası güzel yazıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

Sahte diploma skandalı... CHP'li Suat Özçağdaş: 'BTK Başkanı kendi e-imzasının kopyalandığını bile fark etmemiş!'
AKP kurucusu ve eski İçişleri Bakanı Atalay'ın ismi üniversiteden silindi
Üniversite tercihleri: Bin 278 bölümde profesör yok
Yemen'de göçmen teknesi battı: 76 ölü
Tedavi hizmetlerine ayrılan bütçenin yüzde 15'i şehir hastanelerine ödendi