Çocuk susar, hukuk konuşur: Başkent’ten vicdana dokunan sempozyum

Başkent Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Türk Hukukunda Çocuk” sempozyumu, çocuk hakları alanında yalnızca hukuki değil, vicdani bir farkındalık da yaratarak, toplumsal sorumluluk bilincine güçlü bir çağrıda bulundu.

Bir çocuğun sessiz çığlığına kulak verebilmek, belki de bir toplumun vicdan testidir. Bu testten başarıyla geçen kurumların başında ise yine Başkent Üniversitesi geliyor. 28-30 Nisan 2025 tarihleri arasında düzenlenen “Türk Hukukunda Çocuk” başlıklı sempozyum, sadece bir akademik etkinlik değil; aynı zamanda ülkemizin en kırılgan gerçeği olan “çocuk” meselesine uzanan güçlü bir vicdan çağrısıydı.

Bu üç gün boyunca hukuk konuştu, yürekler dinledi. Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin ev sahipliğinde gerçekleşen sempozyumun açılışı, Prof. Dr. İhsan Doğramacı Konferans Salonu’nda yapıldı. Katılımcılar arasında üniversite kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal, akademisyenler, yargıçlar, hukukçular ve öğrenciler vardı. Ama aslında en büyük katılımcı, adı konmamış bir toplumsal sorumluluk duygusuydu.

Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın açılış konuşması ise, sadece bir akademisyenin değil, bir babanın, bir öğretmenin, bir vatandaşın kalbinden süzülen cümlelerdi:
“Çocuklarımız geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin tarihi ve insanlık görevidir. Çocukları sağlıklı ve bilgili yetiştirmeyen, onları korumayan toplumların geleceği olmaz; yıkılır.”

Bu sözler, kürsüde yankılanan kelimelerden öte; salonda oturan her yüreğe dokunan bir çağrıydı.

Sempozyumda “Aile ve Toplum İçinde Çocuk”, “Tarihsel ve Felsefi Bağlamda Çocuk Hakları”, “Türk Medeni Hukukunda Çocuk” gibi başlıklarda sunulan bildiriler, çocukların hukuki serüvenine akademik bir rehberlik sağladı. Ancak konuşulan sadece hukuk değildi. Bir çocuğun hayatındaki her kırık, her ihmal, her istismar vakası; satır aralarından geçip doğrudan zihinlere kazındı.

Sempozyumun sonunda oluşan ortak kanaat netti: Çocuk, bir toplumun geleceğidir. Kadınlara yönelik koruma mekanizmalarının bir benzeri, hatta daha kapsamlısı çocuklar için oluşturulmalı. İdari yapılar, koordinasyon içinde çalışmalı, çocuklara dair süreçlerde tek bir elden yönetim sağlanmalıdır. Özellikle suça sürüklenen çocukların korunması, eğitilmesi ve topluma kazandırılması hayati önemdedir.

Bugün bir çocuğun suskunluğu; yarın bir toplumun çöküşüdür. O nedenle hukuk, sadece kanun maddelerinden ibaret değil; aynı zamanda vicdanın haykırışıdır. Başkent Üniversitesi bu haykırışı duydu, dile getirdi ve bir kez daha gösterdi: Bilgiyle vicdan, bilimle adalet el ele verince, çocuklar yalnız kalmaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

Ertuğrul Özkök yazdı | 19 Mart Darbesinin İlk Bilançosu: Erdoğan’a Kaç Puana Patladı?
'İBB soruşturması kapsamında el konulduğu' söylenmişti: El konulan araçların sahibi MHP'li vekil ve ailesi çıktı
Cezaevinden ilk kare: İmamoğlu ailesi açık görüşte
“Sen CHP Genel Başkanı’na parmak sallayamazsın”
Emlak Konut’tan Erdoğan’ın Yeğeninin Şirketine 5 Milyon TL Peşinatla 507 Milyonluk Kamu Arazisi