Yunanistan medyasında, Tom Barrack mülakatından yola çıkarak ABD yönetiminin Yunanistan ile Türkiye arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için arabuluculuk yapacağı belirtiliyor.
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack’ın Kathimerini gazetesine verdiği mülakat bu kapsamda değerlendiriliyor. Barrack, İstanbul Fener’deki Patrikhane ziyareti sırasında verdiği mülakatta, Heybeli ruhban okulunun açılması talebinin yanı sıra, Ankara ile Atina arasındaki sorunları “çözme” niyetine işaret etti.
Doğu Akdeniz’deki durumu da değerlendiren Barrack, “Dünyada gördüğümüz şey, geçmişin pişmanlıklarını bir kenara bırakıp yeni bir paradigma yaratma yönünde yeni bir ivme. Ve bu, Yunanistan ve Türkiye ile başlamalı. Birbirine bağlı iki büyük ülkenin, yüzlerce, binlerce yıl önce yaşanan olaylar yüzünden hâlâ birbirlerine kin beslemesi mantıklı değil,” diye konuştu.
Yunanistan’daki Amerikan elçisinin dostu olduğunu da hatırlatan Barrack, Başkan Donald Trump ile “Bu iki tuğlayı yeni bir şekilde, adım adım bir araya getirmek için bir şekilde harç görevi görebilir miyiz?” sorusunu birbirlerine sorduklarını ve bunun için “zamanın geldiğini” savundu.
Muhabirin, “Doğu Akdeniz için iki ülke arasında bir tür forum oluşturmanın etkili bir yol haritası olabileceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna yanıt olarak ise Amerikan elçi şu cevabı verdi:
“Kesinlikle. %100. Öyle olmalı. Her şey iletişimle başlar. Ve iletişim, korkudan çok refahtan kaynaklanır. Öyleyse, iki ülkenin bir araya gelmesiyle neler yaratılabileceğini düşünün, her iki ülke için, tüm insanlar için, Doğu Akdeniz’de yeni bir yapı, birlik, refah, çocuklar için daha iyi bir yaşamın tüm umutlarını ve hayallerini düşünün.”
Daha önce Hazar Denizinden Akdeniz’e uzanan bir hattan bahsettiği hatırlatıldığında ise Barrack, Baharat Yolu ve İpek Yolu’nun Doğu ile Batıyı “üç veya dört farklı rotada” birbirine bağladığını ve “bu refah yolunda medeniyetlerin kaynaşmasının gerçekleştiğini” savundu. Elçi, bunun tekrar olabileceğini ama “1919’dan beri ulus devletler tarafından engellendiklerini”, her ülkenin, her eyaletin farklı bir hükümet tarafından yönetilmesi fikrinin “pek işe yaramadığını” öne sürerek şöyle devam etti:
“Dolayısıyla, yeni bir refah tarzı yaratmak için şunu düşünün: Akdeniz’e açılan kapı olan Yunanistan ve Türkiye ile buraya erişimi engellenen çok sayıda fosil yakıt kaynağına sahip Hazar Denizi var. Nasıl açık olmayabilirler? Bu siyasi müdahaleyi nasıl ortadan kaldıracaksınız? Siyasi müdahaleyi refahla ortadan kaldırabilirsiniz. Umudumuz bu.”
Barrack, Kıbrıs meselesi ile ilgili olarak ise, “sağlıklı bir vücudun ortasında apse olamayacağını”, “vücudun her parçasının iyileşmesi gerektiğini” söyleyerek, “Kıbrıs bu konuda kilit bir rol oynuyor. Bu yüzden umudumuz, Kıbrıs’ın da bu sürece dahil olması,” diye konuştu.
Kathimerini’deki değerlendirmeye göre Barrack’ın sözleri, sadece Ankara’daki büyükelçi ve Donald Trump’ın kişisel arkadaşı olması nedeniyle değil, aynı zamanda ABD başkanının Suriye özel temsilcisi olması nedeniyle de ekstra ağırlık taşıyor ve bu nedenle, daha geniş bir bölgesel perspektif anlamına geliyor.
Analize göre Barack’ın açıklaması, Washington’un tüm ilgili aktörler için somut ticari faydalar sağlayacak işbirliğine dayalı bir bölgesel çerçevenin kurulmasını “kolaylaştırmaya” istekli olduğunu teyit ediyor.
Kathimerini, “Tabii ki, bir süreci kolaylaştırmayı teklif eden üçüncü bir aktör ile, bu çabanın meyvesini verebilmesi için potansiyel katılımcılardan birinin maksimalist hedeflerinden vazgeçip uzun süredir sürdürdüğü tutumunu değiştirmesini sağlamak arasında büyük bir fark var,” diyerek Türkiye’nin tutumuna itirazını sürdürüyor.
Yunan medyası, daha olumlu bir ortam yaratma çabasının bir adımı olarak, Heybeliada (Halki) Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasına işaret etti ve “ikili bir Yunanistan-Türkiye meselesi”nden çok “din özgürlüğü” meselesi olsa da, bu adımın muhtemelen 2026 sonbaharında gerçekleşebileceğine işaret ediyor.