AYM'den 'köylülerin hak arama özgürlüğü kısıtlandı' kararı

AYM, İliç’teki altın madenine itiraz eden köylülerin hak arama özgürlüğünün kısıtlandığı gerekçesiyle hak ihlaline karar verdi.

Anayasa Mahkemesi, (AYM) Erzincan İliç’te faaliyet yürüten ve kapasite artışı gerçekleştirmek isteyen Anagold Madencilik’in özel hayata saygı hakkını ihlal ettiğine karar verdi. İliç’te yaşayan Eşref Demir’in başvurusunu değerlendiren AYM, projeye verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının yanı sıra, Erzincan İdare Mahkemesi tarafından yapılan bilirkişi keşfinin eksikliklerini içeren 18 maddelik bir karara imza attı.

'Yeteri keşif yapılmadı'

Gazete Duvar'dan Osman Çaklı'nın haberine göre AYM, bölgede yeterli bütüncül etkileri gözeten keşif yapılmadığını belirtti. İliç’teki çevrecilerin avukatı İsmail Hakkı Atal, AYM’nin kararı sonrası yaptığı değerlendirmede, kararı uygulamayan her hâkimin gelecekte ortaya çıkabilecek risklerden sorumlu olacağını kaydetti.

'Özel hayata saygı hakkı ihlal edildi'

Eşref Demir, projeye ilişkin ‘ÇED olumlu’ kararının iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasında bulundu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ise şirketin kapasite artışına 2018 yılında ‘ÇED olumlu’ kararı vermişti. Çöpler Altın Madeni adıyla da bilinen madenle ilgili bölgede yaşayan çevrecilerin yanı sıra TMMOB’un da açtığı davalar bulunuyor.

Danıştay'da aynı kararı vermişti

Haziran 2023’te TMMOB’un açtığı dava Danıştay 6’ncı Dairesi tarafından değerlendirilmiş ve yeniden bilirkişi keşfi yapılmasına karar verilmişti. Danıştay 6’ncı Dairesi, Erzincan İdare Mahkemesi tarafından yaptırılan keşfin özetle ‘yetersiz’ olduğuna kanaat getirmişti. Danıştay’ın ardından AYM de madenle ilgili yapılan bireysel başvuru da benzer gerekçeler nedeniyle hak ihlaline karar verdi.

Alanın yüzde 77’si orman

Altın madeninin kapasite genişletmesiyle birlikte, ÇED raporunda yer alan ifadelere göre projeden kaynaklı etkilenecek alanın yüzde 77’sinin orman olduğu yaklaşık yüzde 23’ünün de mera olduğu belirtiliyor. Bölgede yaşayanlar hayvancılığın olumsuz etkilerini öne sürerken, Erzincan İdare Mahkemesi bilirkişi raporu doğrultusunda ‘ÇED iptali’ için açılmış, davanın 2019 yılında reddine karar vermişti. Yapılan bilirkişi keşfinde Eşref Demir, madenin atık depolama sahasının yaşadığı köye yakın olması nedeniyle metalürji ve malzeme mühendisliği, biyolog ve halk sağlığı uzmanlarının keşif heyetinde olması gerektiğini talep etmiş ancak bu talep kabul edilmemişti.

AYM kararında, bilirkişi raporunu hazırlayan heyette tarım ve hayvancılıkla ilgili hususların mütalaası için ziraat mühendisi bilirkişisinin bulunmadığını belirterek şunları kayda geçirdi: “Bilirkişi raporunda proje faaliyet alanında kalan mera nedeniyle bölgedeki hayvancılığın etkilenip etkilenmeyeceğine ilişkin esaslı bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.”

'Olası etkileri ve gerekli tedbirler irdelenmemiştir'

ÇED raporunda bölgede yaşayanların temel geçim kaynağının hayvancılık olduğu, proje alanında kalan meranın aktif olarak kullanıldığı ifadelerine atıf yapılan kararda, “Bilirkişi raporunda ise meranın yer yer tahrip olduğu tespitine yer verilmekle yetinilmiş, projenin hayvancılık üzerindeki olası etkileri ve gerekli tedbirler irdelenmemiştir” denildi.

Bilirkişi heyetinin bölgede yüzeysel inceleme yaptığına kanaat getiren AYM üyeleri, ilk derece mahkemesinde de iddialarla ilgili tartışma yapmadığını ifade etti. AYM, davacı iddialarının özetle ‘yeteri kadar dikkate alınmadığını’ savunarak “Mahkemenin bilirkişi raporundan hareketle ortaya koyduğu inceleme ve gerekçesinin ise sınırlı oldu” diye belirtti.

'AYM kararını uygulamayan her hâkim, gelecekteki sorunların sorumlusu olacak'

Çevre avukatı İsmail Hakkı Atal da AYM kararı sonrası yaptığı değerlendirmede, “Danıştay’dan sonra AYM’nin hak ihlali kararı, AKP’li Erzincan İdare Mahkemesi’nin maden lehine karar vermesini zorlaştırdı” dedi.

Avukat Atal, bilirkişilerin AK Partili bürokratlar gibi çalıştığı eleştirisini yaparak şöyle konuştu: “AKP lehine propaganda yapan bilirkişilerin, bilgisiz olduğunu söyleyip, raporun geçersiz olduğunu savunduk. Rapor detaylı bir incelemeyi içermiyordu. Bizim mahkemeye sunduğumuz raporlarda yer alan uzman görüşlerinde, bölgede 7 büyüklüğünde deprem olma riskine değiniliyordu. Bütün hâkimler artık şunu düşünmeli; Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı. Ya bu ülke çökecek ya da varlığını sürdürmeye devam edecek. AYM kararını uygulamayan her hâkim, gelecekteki sorunların sorumlusu olacaklar, bunu bilmeliler.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

MSB’den MSÜ kitap kapağına ilişkin açıklama: Sorumlular hakkında işlem başlatıldı
İmralı - DEM görüşmesi: Kim ne zaman gidecek?
Kaz Dağları'nda Cengiz Holding'in maden projesine yargı 'dur' dedi
Deprem bölgesi: Konteyner kentler travmayı tetikledi
Berlin'de endişe: Trump NATO'yu zayıflatacak mı?