"Anayasa Mahkemesi'nin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi" projesi kapsamında "Adli Yargıda Başvuru İhlal Kararların ve İhlal Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması Bölge Toplantısı'nın 5'incisi Erzurum'da yapıldı.
Toplantıda konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Hukukun üstünlüğünün hakim olduğu, hukuk devletinin tüm kurum ve kuralları ile test edildiği bir yerde, yargı kararlarının uygulanmamasından ya da uygulanmasının geciktirilmesinden bahsedilemez. Nitekim Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruda, birçok kararında bunu çok açıkça vurgulamıştır. Hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu yerde, Anayasa Mahkemesi kararlarının özellikle uygulanmamasının ve uygulanmasının geciktirilmesinin kabul edilemeyeceğini belirtmiştir" dedi.
"Temel hak ve özgürlüklerin korunması AYM kararlarının uygulanmasına bağlıdır"
"Elbette teori ile pratik, söylem ile eylem arasındaki mesafenin günümüzde de kapatılmadığını, kapatılamadığını maalesef biliyoruz" diyen Arslan, temel hak ve özgürlüklerin etkili bir şekilde korunmasının, genelde yargı kararlarının özelde de Anayasa Mahkemesi kararlarının etkili bir şekilde uygulanmasına bağlı olduğunu ifade etti.
Arslan, "Her vesile ile dile getirdiğimiz gibi Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurunun temel haklarının korunmasında etkili bir hak arama yolu olarak yoluna devam edebilmesi, verilen kararların objektif etkisinin hayata geçirilmesine bağlıdır. Kuşkusuz Anayasa Mahkemesi, her bir başvuruda başvurucunun ihlalden kaynaklanan zararlarını gidermeye ve durumu ihlal öncesine döndürmeye yönelik tedbirlere hükmediyor. Başka bir ifade ile başvurucunun mağduriyetini gidermeye yönelik kararlar veriyor" dedi.
"Hak ihlaline yol açan kanunlar değiştirilmeli"
Arslan, şöyle devam etti: "Şunu rahatlıkla ifade edebilirim. Yasa koyucu, şu ana kadar birkaç ihlal kararı sonucunda gerekli düzenlemeleri yaptı ve bunları çok olumlu gelişmeler olarak kabul ediyoruz. Ama yasa koyucunun gerekli hızla hareket ettiğini ve ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmak için tüm gayreti gösterdiğini de maalesef söyleyemiyoruz. Çünkü çok sayıda kanundan kaynaklanan ihlal kararı olmasına rağmen, birkaç kararla ilgili yapılan dışında değişiklik yapılmadı. Umarım yeni dönemde Meclis'imiz bu konuyu öncelikli olarak ele alır ve ihale sebep olan kanun hükümlerini değiştirir ya da ortadan kaldırır. Aksi takdirde ihlallerin devam etmesi, yeni ihlallerin ortaya çıkması ve bu ihlal iddialarının Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru olarak gelmesi kaçınılmaz görünmektedir."
AYM'nin geçen ay verdiği ancak henüz yayınlanmayan 2 kararından bahseden Arslan, "Bu kararlarda Anayasa Mahkemesi, ilk kez ihlalin kanundan kaynaklandığını tespit ettikten sonra; hem kanun koyucuya, 'bu kanuni hükmü değerlendirin ve ihlale yol açmayacak şekilde yeniden düzenleyin' şeklinde çağrıda bulundu hem de yeniden yargılama kararı verdi. Bunu şundan dolayı yaptı. Birincisi; pratik gerekçelerle daha önce yasama organına gönderdiği çok sayıda ihlal kararında maalesef yeteri kadar hızlı ve etkili bir şekilde düzenleme yapılamadı. İkincisi, daha önemlisi de ilkesel bir neden. Esas ve önemli olan Anayasa'ya aykırılığı bireysel başvuru yolu ile tespit edilmiş bir kanun hükmünün bir an önce yürürlükten kaldırılmasıdır" dedi.
"AYM kararları uygulanmalı, bu bir tercih meselesi değil"
AYM'nin kararlarının mutlaka uygulanması gerektiğini vurgulayan Arslan, şunları söyledi: "Bir tercih meselesi değildir, bir takdir meselesi hiç değildir. Bu, bir toplum sözleşmesi olan Anayasa'mızın emredici hükmünün gereğidir. Anayasa'nın 153'üncü maddesinin son fıkrası, çok açık bir şekilde, hiçbir tartışmaya tereddüde mahal bırakmayacak şekilde, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme, yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bir ülkede yaşayan herkesi ve bir ülkede faaliyet gösteren kamu gücü kullanan her türlü kurumu bağladığını ifade ediyor. Anayasa Mahkemesi de kararlarında bu hükmün bireysel başvuru kararlarını kapsadığını net bir şekilde ifade ediyor. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, bir ihlal tespiti yapıp, bunun kanundan kaynaklandığını ortaya koyduğunda artık yapılması gereken bu kanun hükmünün ortadan kaldırılması ve yeni ihlallere yol açılmasının engellenmesidir."
Bireysel başvurunun önemine de değinen Arslan, "Bireysel başvuru, hukuk tarihimizin en önemli adımlarından biridir. Hukuk alanında, ülkemizin en büyük kazanımlarından biridir. Bunda hiç şüphe yok. Eğer hukuk alanında parlak bir pratik uygulama örneği ortaya koyacaksak, tüm dünyaya da bunu göstereceksek, bireysel başvuruyu etkili bir şekilde uygulamak zorundayız. Bunun için de Anayasa Mahkemesi'nin gayretleri, tek başına yeterli değildir" dedi.