Donald Trump, ABD Başkanlığı koltuğuna oturduğu andan itibaren ülkesinin alışılagelmiş müttefikleriyle arasını açıyor. Avrupa Birliği’ne yönelik çeşitli suçlamalarda bulunan Trump önümüzde ay gümrük vergisini arttırmayı planlanıyor.
Ukrayna’ya yönelik Biden yönetiminden bambaşka bir siyaset izleyen Trump, Rusya’yla masaya oturdu, Zelenski’yi Beyaz Saray’dan gönderdi, Ukrayna’ya silah ve istihbarat yardımını durdurdu.
NATO’nun geleceğiyle ilgili soru işaretleri doğmuşken Avrupa da kendi yolunu arıyor. Birlik ülkeleri savunma harcamalarını artırıyor, ortak askeri planları tartışıyor.
Macron ulusa seslendi
Euractiv’de yer alan habere göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransız ulusuna ve bir bütün olarak Avrupa'ya yaptığı çağrıda, ABD'nin Avrupa'dan uzaklaşma ve Ukrayna'ya desteği durdurma tehdidi karşısında "demokrasiyi ve belli bir hakikat fikrini" savunmanın acil bir ihtiyaç olduğunu belirtti.
Avrupa Konseyi'nin özel toplantısı öncesinde on beş dakikadan kısa süren bir televizyon konuşması yapan Macron, Avrupalıların "dünya düzenini sarsan olaylardan haklı olarak endişe duyduğunu" ve AB'nin harekete geçme zamanının geldiğini belirtti.
İki tehlike tanımladı
Transatlantik ittifakın her zamankinden daha fazla tehdit altında olduğu ve ABD'nin Ukrayna'ya desteğinin durdurulduğu yoğun diplomatik çalkantıların yaşandığı günlerin ardından Fransa Cumhurbaşkanı, iki acil tehlikeyi tanımlayarak ciddi ve kararlı bir tonda konuştu.
Bunlardan ilki, Kuzey Kore askerlerini ve İran silahlarını Avrupa topraklarında konuşlandırarak Ukrayna'daki savaşı ‘küresel’ bir çatışmaya dönüştüren ‘Rus tehdidi’nden kaynaklanıyor. Macron, “Moskova'nın askeri silahlanmaya bütçesinin %40'ından fazlasını" harcadığı bir ortamda sadece seyirci kalmanın çılgınlık olacağını” belirtti.
İkinci tehdit ise "akıl almaz" gümrük vergileri uygulayan ABD'den geliyor; ancak Macron yine de Başkan Trump'ı geniş çaplı bir ticaret savaşını tetiklemekten "caydırmayı" umuyor.
‘AB'nin ABD'nin artık müttefik olamayacağı bir dünyaya hazır olması gerek’
"Avrupa'nın geleceğine Washington ya da Moskova'da karar verilmemelidir" diyen Macron, AB'nin ABD'nin artık müttefik olamayacağı bir dünyaya hazır olması gerektiğini ısrarla vurguladı.
Macron, "Avrupa savunması gerçeğe dönüşüyor" dedi ve Fransız halkına hitap ettiği konuşmasında sözlerine şunları ekledi:
"Bizim neslimiz artık barışın nimetlerinden faydalanamayacak ama çocuklarımızın bir gün taahhütlerimizin nimetlerinden faydalanmasını sağlamak bizim elimizde."
Büyük ortak finansman çağrısı
Macron bu zorluklara yanıt vermek için Avrupa'yı ortak hareket etmeye ve daha fazla saldırganlığı caydırabilecek askeri yetenekler geliştirmeye çağırdı.
Macron, Euractiv tarafından haberleştirilen taslak Avrupa Zirvesi sonuçlarını yineleyerek, "Avrupa topraklarında askeri teçhizat satın almak ve üretmek için büyük ortak finansmanın" yanı sıra, AB üye ülkelerinin savunma bütçelerinde "açıklarının bir parçası olarak sayılmaksızın" önemli bir artış çağrısında bulundu.
Fransa Cumhurbaşkanı, Fransa'nın kamu açığının 2024 yılında GSYH'nin %6'sına yükseldiği bir ortamda, kaçınılmaz olarak "bütçe tercihleri" gerektirecek bir vaat olan "vergilerin arttırılmayacağı" konusunda ısrar ederken, Fransa'nın savunmaya "ek yatırımlar" yapacağı sözünü verdi.
Fransa nükleer cephaneliğini Avrupa ülkelerine genişletebilir
Macron ayrıca, Almanya'nın önümüzdeki günlerde başbakanlık koltuğuna oturması beklenen Friedrich Merz'in tarihi çağrısını yineleyerek, Fransa'nın nükleer cephaneliğini Avrupalı müttefiklerine genişletmek için "stratejik bir tartışma" başlatılmasını önerdi. Ancak nükleer saldırıya ilişkin nihai kararın "yalnızca Fransa Cumhurbaşkanının elinde olacağını" vurguladı.
Son olarak, Moskova ile bir barış antlaşmasına varılması halinde Avrupa birliklerinin Ukrayna'ya konuşlandırılması ihtimalini gündeme getirdi. Macron, böyle bir operasyona katılmak isteyen ülkelerin genelkurmay başkanlarının önümüzdeki hafta Paris'te bir araya geleceğini duyurdu.
Geçtiğimiz yaz Ulusal Meclis'in feshedilmesiyle yaşanan siyasi çalkantıların ardından Macron, son haftalarda Avrupa'nın tepkisine öncülük ederek, Oval Ofis'te Donald Trump'a meydan okuyarak ve Avrupa savunmasının oluşturulması için 2017'den bu yana sürdürdüğü çabayı devam ettirerek uluslararası itibarını yeniden kazandı.