Ümit Can Uygun’un Ankara’daki evinde şüpheli şekilde düşerek yaşamını yitiren Aleyna Çakır’ın ardından, Uygun’un annesi Gülay Uygun da başına ateş edilmiş şekilde ölü bulunmuştu.
Konuyu programına taşıyan programcı Müge Anlı, Adalet Bakanı tarafından kamuoyuna açık bir şekilde yapılan açıklama ile eleştirilmiş, muhattap merci olarak emniyet ve savcılıklar gösterilmişti.
Durumun ardından yine canlı yayında konuyu ele alan Anlı, konu edindiği ‘dosyalardaki’ kişilerin yakınlarını ve konuya dair tanıkları programında konuk ederken “Daha fazla delil toplayamayız” diyerek Aleyna Çakır dosyasını rafa kaldırmıştı.
Sosyal medya ve bazı gazetelerin yaptıkları haberlerin ardından gelen tepkiler üzerine, Çakır’ın yaşamını yitirmesinin 110’uncu gününde ailesini tekrar programa konuk alan Anlı, Aleyna’nın avukatı ile yapılan röportajın da kaydını yayınladı.
Müge Anlı, Aleyna Çakır dosyasına dair kendisine ulaşan tüm bilgilerin ekrana taşındığını ve ek bilgi kalmadığını dile getirdi ancak dün Twitter hesabı üzerinden açıklama yapan Dilek Ekmekçi isimli yurttaşın iddiaları gündem edilmedi. Ekmekçi, Anlı ve ekibine konuya dair onlarca veri sunduğunu, ancak tartışmalarda yer almadığını ifade etmişti. Ekmekçi’nin beyanları için tıklayın.
Müge Anlı kendisine gelen eleştirilere şöyle yanıt verdi:
“Ben Adalet Bakanı’nın sözlerinin altına imzamı atıyorum. Tamam da ben ne yapabilirim? Biz yıllardır yapıyoruz bu programı. Aleyna Çakır’ın diğer konulardan ne farkı vardı? Biz 14 yıldır hep aynı şeyi yaptık. Hangi ilden olursa olsun bir kayıpla ilgilenirken, kayıp büro ekrana kulak kesilir. Polis ya da savcı için bilginin kimden geleceğinin bir önemi yoktur. İster bakkaldan gelir ister televizyondan gelir.”
“Gerçekten bu ülkenin işine bağlı o kadar savcısı, hakimi, polisi var ki… Televizyonda bu iş olmasaydı parkta Gülay’ı gören hanımefendiler bu işin bir anlam ifade edeceğini nereden bilecekti? Dosyaya girebilmesi için birinin gelip ‘Sizi arayan kim’ demesi lazım. Ben ne yapabilirim?”
“Dün şunu da gördüm çok üzüldüm, işte ‘Müge Anlı korktu mu, çekindi mi…’ Arkadaşlar ben her zaman söylüyorum. Yapabileceğim ne kaldı lütfen bana söyleyin onu yapayım. Bu kadar daha şahit bulamam ki herkes geldi konuştu. Bildiklerini aktardı. Bu yani. Kamuoyunda da bununla ilgili bir kanaat oluştu, soruşturmalar da yürütülüyor. Aile de gelecek sonucu bekliyor. Biz daha ne yapabiliriz? Ben bir art niyet aramıyorum, ben adalete güveniyorum. Daha ne yapılsın? Birçok konuyu işliyoruz, yeni bir gelişme oluyor tekrar davet ediyoruz konuklarımızı, devam ediyoruz. Bıraktık sanmayın, bir şey oluyor o arada. Herkes benzer şeyler anlattı. Bunu savcı nasıl değerlendirir o kendi kanaati. Daha başka bir şey yok. Bana ulaşan şeyler bunlar. Daha yapacak bir şey yok.”
“Gülay hanımın ailesine sesleniyorum. Siz de bu işin peşini bırakmayın. İster burada, ister savcılıkta. Gerçekten çok kolay. Birini öldür as, ‘İntihar etti’ de. Ya da onu oraya sürükle… Bu intiharların da altında bir neden var.
‘DİNİMİZDE DE BU VARDIR’
“Siz benim arkamda olduğunuz müddetçe ben bu ve bunun gibi olayların arkasındayım. Doğrunun peşinde koşanlar çoğunlukta olduğu müddetçe biz zaten yapıyoruz. Aleyna olayının diğerlerinden bir farkı yoktu. Ben Allah kabul ederse müslümanım. Bizim dinimizde de bu vardır. Haksızlıklar karşısında susamayız. Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır.”
‘ARKALARINDA BİRİLERİ OLDUĞUNA İNANMIYORUM’
Müge Anlı, Aleyna Çakır’ın babasının “Bunların arkasında kimler var, adamım var diyorlar Müge hanım kendileri söyledi. Silahlarla fotoğraf çekiniyor hala” sözlerine “Ben inanmıyorum” diyerek şöyle yanıt verdi:
Bak abi yok, bunların arkasında kimse yok. Hayır, hayır ben ona inanmıyorum. Cumhurbaşkanı da savcı da işini yapıyor ağabey. Galiba en büyük karışıklık şurada yaşanıyor; Aleyna Çakır’ın şüpheli ölümü dediğimiz şey başka bir konu, uğradığı şiddet, üzerinden para kazanılması başka bir konu. Aslında şüpheli ölüm rapor gelecek falan sürüncemede kalabilir fakat avukat da diyor ki ya kaçarsa. Adli kontrol şartı konulmadı diye endişeleniyor. Bu konu ayrı bir konu. Dediğim gibi savcımız haber verecek. Yapabileceğim ne varsa bana yazın. Bekleyeceğiz ağabey, beklemek zorundayız.