Afganistan'da Taliban'ın yönetimi yeniden ele geçirmesinin üzerinden üç yıl geçerken kadınların başta eğitim olmak üzere hemen her hakkı ellerinden alındı. Ülke giderek ağırlaşan bir ekonomik krizle boğuşurken Taliban, insan hakları karnesine rağmen kendini dünyaya kabul ettirmeyi umuyor.
ABD'nin Afganistan'dan çekilme kararıyla hızla başkente ilerleyen Taliban militanları 15 Ağustos'ta rejimin kontrolünü ele geçirmiş, Batı destekli eski yönetimin üyeleri ülkeyi terk etmişti.
İnsan Hakları İzleme Örgütüne (HRW) göre Afganistan, dünya üzerinde kadınların eğitime altıncı sınıftan sonra devam etmesine izin verilmeyen tek yer. İlköğretimden ötesine devam edilememesi yakın gelecekte özellikle kadın sağlık görevlisi eksikliğine yol açacağı için endişe verici. Birçok sektörde çalışmaları yasaklanan kadınların tek başlarına seyahat etmelerine de izin verilmiyor. HRW "kurallara uygun" örtünmedikleri gerekçesiyle kadınların gözaltına alındığı ve kötü muamele gördüğü vakalar da rapor etti.
Lise ve üniversiteye gidemeyen, çalışma hayatına katılamayan kadınların güzellik ve spor salonları ile eğlence mekanlarına girmeleri de yasak.
Muhalefetin veya seçimlerin olmadığı yönetimlerine yönelik eleştirileri reddeden Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid ise "Totaliter olduğumuz iddiasını kabul etmiyoruz. Önceki hükümetin veya demokratik hükümetlerin uygulamalarına benzemese de halkın sesini dinlediğimiz mekanizmalar var" diyor.
Taliban'a yönelik Batı yaptırımları ülkede insani durumu daha da kötüleştirdi. Birleşmiş Milletler'e göre nüfusun yarısına karşılık gelen 23 milyon kişi gıda güvensizliği yaşıyor. Uluslararası bağışçılar Afganistan'a bu yıl yapılması planlanan yardımlar için gerekli kaynağın sadece yüzde 12'sini sağladı. Dış yardım eksikliğinden sağlık sistemi ağır şekilde etkilenirken yetersiz tıbbi bakım ve beslenme kıtlığı sağlık krizini kötüleştiriyor.
Taliban tanınma arıyor
Öte yandan iktidardaki üçüncü yılında Taliban bazı diplomatik başarılar elde etti. Rejim hiçbir ülke tarafından resmen tanınmasa da giderek daha fazla ülke ile diyalog imkanı buldu.
En dikkat çekici örnek, Temmuz ayında Katar'ın başkenti Doha'da 25 ülkenin katılımıyla BM ev sahipliğinde düzenlenen Afganistan konulu toplantıda temsil edilmeleri oldu. BM benzer formatta daha önce iki toplantı daha yapmış, onlara Taliban davet edilmemişti.
Sözcü Mücahid'e göre bu "Afganistan'ın izolasyondan çıkmakta olduğunun kanıtı."
Türkiye dahil yaklaşık 40 ülke Afganistan'daki diplomatik temsilciliklerini açık tutuyor. Bir ara Kabil havalimanının işletmesine talip olan Türkiye özellikle TİKA ve Kızılay ile ülkede aktif.
Rejim Londra'dan Roma'ya Batı ülkelerinde kendilerine tabi olmayan tüm Afganistan temsilcilikleri ile ilişkilerini kopardı. Eski yönetimin atadığı personelin bulunduğu bu temsilciliklerde düzenlenen vize ve pasaportların geçerliliği olmadığı duyuruldu.
Halihazırda Pakistan, Çin, Rusya, İran ve birkaç Orta Asya ülkesinde Taliban diplomatları görev yapıyor. Ocak ayı sonunda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping Afgan elçinin güven mektubunu kabul etmiş, böylece Pekin rejimle resmen ilişki kurmasa da bir Taliban diplomatını tanıyan ilk ülke olmuştu.
Putin: Taliban müttefikimiz
IŞİD'in Horasan (IŞİD-H) kolunun karıştığı terör eylemleri bölge ülkelerini Taliban'la diyaloğa zorluyor. IŞİD-H Afganistan'da Taliban üyeleri ve sivilleri hedef alan bombalı saldırılar düzenlerken rejim bu örgütü varlığına bir tehdit olarak görüyor.
Yakın dönemde Rusya'da gerçekleştirilen kanlı eylemleri üstlenen IŞİD-H'nin ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi sırasında Kabil Havalimanına düzenlediği saldırıda 13 Amerikan askeri ve 170 Afgan sivil hayatını kaybetmişti.
Taliban düzenledikleri operasyonlarla "IŞİD'i neredeyse sıfırladıklarını" savunurken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Temmuz ayında Kazakistan'ın başkenti Astana'da yaptığı basın açıklamasında Taliban için "müttefik" demişti:
"Taliban terörle mücadelede bizim müttefikimiz çünkü görevdeki her hükümet sorumluluk alanında istikrar ister."
On yıllar sonra güvenlik durumunda yaşanan iyileşme Afganları memnun etse de ağırlaşan siyasi ortam ve ekonomik kriz hayatı zorlaştırıyor. İnsan hakları savunucuları Batılı ülkeleri Afganistan'a insani yardımları tekrar başlatmaları yönünde uyarıyor. "Bağışçılar en çok ihtiyacı olanlara yardım ulaştırma hedefiyle desteği sürdürmeli" diyen HRW araştırmacısı Fereshta Abbasi, Taliban'la diyalog halindeki hükümetleri kadın hakları ve hukuk ihlalleri konusunda rejimi düzenli olarak uyarmaya çağırıyor.
HRW'nin Kadın Hakları Bölümü Yöneticisi Heather Barr da daha önce yaptığı bir açıklamada, yaptırımlardan en çok zarar görenlerin kadın ve çocuklar olduğuna dikkat çekerek "İnsani yardımlar Taliban'a rağmen Afganistan'a ulaştırılmalı. Nüfusun yarısını ekonomik hayata katılmaktan alı koyan Taliban, krizi kötüleştiriyor. Ancak bunu aşmak uluslararası toplumun sorumluluğu" diye konuşmuştu.