Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bugün düzenlediği ‘Görev Süresindeki Üçüncü Yıl-110 Projenin Temel Atma, Açılış ve Tanıtım Töreni’nde konuştu.
Yavaş, 2019 yılından bugüne kadar yaptıkları çalışmaları ve planlanan projeleri anlattı.
Yavaş, "Açık ihale sayısı artıyor, katılımcı sayısı artıyor, kırım oranları artıyor. Kısacası, halkın parası yandaşlara değil, hak edene gidiyor. Belediye artık, kendi içerisinde tüyü bitmemiş yetimin, garip gurebanın hakkı için adeta bekçilik yapıyor. İşte ‘değişim işleyişte’ dediğimiz durum tam olarak budur. Yeni yapılan projelere, reklam pankartları yerine maliyetlerinin yazdığı afişleri asıyoruz. Belediyemizin bütçesinin nerelere harcandığını ve Sayıştay raporlarını internet sitemizde açık açık yayınlamaya devam ediyoruz. Hesap veriyoruz ve hesap vermekten büyük mutluluk duyuyoruz, keyif alıyoruz," dedi.
Yavaş’ın konuşması şöyle:
“Bugün burada, geride bıraktığımız üç yılımızı anlatmak, bu yılların hesabını vermek, sizlerle değer bulan yönetim anlayışımızı paylaşmak, üçüncü yılımızda yaptığımız ya da yapımına başlayacağımız 110 projenin açılış, temel atma ve tanıtım töreni için sizlerle bir araya gelmenin büyük mutluluğunu yaşıyorum. Bu anlamlı buluşmada, bizlerle birlikte olduğunuz için hepinize şükranlarımı sunuyorum; hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. Bizler, bundan üç yıl önce göreve talip olduğumuzda gür sesle şu duyguları dile getirmiştik: ‘Bu kent yoruldu, artık yormayın. Bu kent gerildi, artık germeyin. Bu kent gereksiz çekişmelerden, fitneden, fesattan çok çekti; artık etmeyin. Burası Cumhuriyet’in başkenti Ankara. Kuruluşun, kurtuluşun, nice sevdaların kenti. Burası, o nice sevdaların içerisinde en büyük sevda olan vatanseverliğin kenti. Burası, kültürün, sanatın, dayanışmanın kenti. Burası, Mustafa Kemal Atatürk’ün kenti. Bu kente ayrıştırma değil, birleştirme yakışır’ dedik. ‘Bu kente, kim daha çok oy verdiyse o bölgeden hizmete başlarım’ anlayışı değil, ‘hangi bölgenin ihtiyacı varsa oradan hizmete başlarım anlayışı yaraşır’ dedik. ‘Ankaralı artık betondan, plastikten ve ranttan kurtulmalı; Başkent’e bereket ve huzur iklimi gelmeli’ dedik. ‘Güneş, onu kapatan gökdelenden daha değerlidir’ dedik. Çünkü bir şehirde umudu arıyorsanız o şehri adaletle aydınlatmanız gerekir. Bir şehirde geleceği arıyorsanız o şehrin tarihi sorumluluklarıyla hareket etmeniz gerekir. Bir şehirde huzuru arıyorsanız o şehirde iyiliği, dayanışmayı ve kardeşliği pekiştirmeniz gerekir. Seçimlerin hemen ardından, bu sözlerimizi tutmak için kolları sıvadık. Belediyenin yönetim anlayışında büyük bir zihniyet değişimi yapmayı; Ankara’yı şeffaf, katılımcı, hesap verebilir ve ortak akılla yönetmeyi hedefledik. Üç yılın sonunda bunu büyük bir oranda başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Bizler, projelerimizi birer birer hayata geçiriyoruz. Bunları birazdan anlatacağız. Ama en büyük projemiz, işte bu kentin, Başkent’in huzuru ve mutluluğu oldu. Geride bıraktığımız üç yılda en çılgın projemiz, kente getirdiğimiz adalet ve kardeşlik duygusu oldu. Birilerinin üç yıldır beton aradığı, plastik aradığı, rant aradığı, bunları bulamayınca bizlere duyulan sevgiyi anlamlandıramadığı nokta tam olarak bu oldu. Kentte ayrıştırma, hesaplaşma ve kutuplaştırma dönemi sona erdi, doğruluk, dürüstlük ve sevgi dönemi başladı. İşte bir demir ve plastik yığınına 801 milyon dolar harcamak yerine, 25 yıldır âtıl durumda olan Çubuk 1 Barajı’nı kente kazandırmak, bu zihniyet değişiminin eseridir. Kenti fıskiyelerle donatıp çoğu bozuk havuzlar yapmak yerine, Polatlı halkının temiz su hasretini sona erdirmek için çalışmak, bu zihniyet değişiminin eseridir. Zırhlı cipler, helikopterler, uçaklar almak yerine 2013 yılından beri alınmayan otobüsleri kente kazandırmak, bu zihniyet değişiminin eseridir.
Bu kentte artık, rant kuleleri gözlerinin önünde yükselirken evlerine yıllarca kavuşamayan Mamak Kentsel Dönüşüm mağdurlarının umudu var. Bu kentte artık, tüm ekonomik zorluklara rağmen, yanına belediyenin gücünü alarak üretim yapan çiftçilerin huzuru var. Bu kentte artık, müşteri olarak görülen değil, kendini özel hisseden, el üstünde tutulan öğrencilerin ışığı var. Bu kentte artık, uluslararası standartlarda dönüştürülmüş ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüsü üreten mühendislerin mutluluğu var. Göreve ilk geldiğimizde bize bolca iş talebi geliyordu. Günümüzdeki ekonomik koşullar nedeniyle artık ekmek talebi geliyor. İnsanlar, bizden artık maalesef günlük ekmek ve süt istiyor. Sizler, ‘Hiçbir çocuk üşümesin, hiç kimse yatağa aç ve açıkta girmesin’ dediniz. Bizler ise bunu görev bilip yüreklere dokunduk. Bizim ulaştığımız ya da bize ulaşan hiç kimse bu kentte aç uyumadı. Çocukların servis ücretleri ödendi, süt ve ekmek ihtiyaçları giderilmeye başlandı. İşte böyle bir ortamda, bu kentte artık, evlerinin önüne gıda kolisi atılan değil, hak ettiği yardımı uygarca, Başkent Kart’la alan hemşerilerimizin mutluluğu var. Bu kentte artık, et ve süt yardımı ile çocuklarının protein ihtiyacını gideren annelerin, doğal gaz yardımı ile çocuğunu üşütmeyen babaların onurlu bakışları var. Türkiye’de ilk kez uygulanan ve en kapsamlı şehir kartı olan Başkent Kart, sosyal yardım belediyeciliğini sosyal belediyeciliğe çevirmiş; hemşerilerimizi eşi, dostu, komşusu önünde rencide eden gıda kolisi sistemini kökten bitirmiştir. Vatandaşlarımız artık kendisine dayatılanı gösterişle değil, ihtiyacı olanı, bir elin verdiğini diğer el görmeyecek şekilde istediği yerden alabilmektedir. Destek ekonomisinden ise artık sadece bir tüccar değil tüm esnaflar yararlanmaktadır.
Ankara’da artık, 918 köyümüzde, çocuklarımız için insan hakkı olarak gördüğümüz ücretsiz internet hizmeti veriliyor, kreşler açılıyor. Ankara’da artık, ilk kez bisiklet yolları yapılıyor, kadınlar saat 19:00’dan sonra otobüsten istediği yerde inebiliyor. Ankara’da artık, bağımlılıkla mücadele merkezi kuruluyor, Mola Evleri ile engelsiz çocuklarımız sosyal hayata adapte edilirken aileleri nefes alıp birlikte vakit geçirebiliyor. Spor kulüplerimizin yeni tesislerinde binlerce genç eğitim alırken ihtiyaç sahibi ailelerin çocukları için YKS, LGS, KPSS ücretleri ödeniyor. Ankara’da ilk kez verilen öğrenci abonmanı ile aylık 90 liraya 225 binişlik ulaşım sağlanırken öğrenci evlerinde yüzde 50 indirimli su tarifesi uygulanıyor. Türkiye’de ilk kez yeni evlenecek çiftlere SMA testi uygulanırken kadın sığınma merkezi ve kadın danışma merkezleri ile tüm kadınlar bu kentte daha güvenli adımlar atıyor.
'Belediye artık kendi içerisinde tüyü bitmemiş yetimin, garip gurebanın hakkı için adeta bekçilik yapıyor'
Tüm bunları yaparken şeffaflık ilkemizle hareket etmeye devam ediyoruz. Bugüne kadar 3 bine yakın ihaleyi canlı olarak yayınladık. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal medyasını takip ettiğinizde, her gün 6-7 ihalenin canlı yayınlandığını görebiliyorsunuz. Açık ihale sayısı artıyor, katılımcı sayısı artıyor, kırım oranları artıyor. Kısacası, halkın parası yandaşlara değil, hak edene gidiyor. Belediye artık, kendi içerisinde tüyü bitmemiş yetimin, garip gurebanın hakkı için adeta bekçilik yapıyor. İşte ‘değişim işleyişte’ dediğimiz durum tam olarak budur. Yeni yapılan projelere, reklam pankartları yerine maliyetlerinin yazdığı afişleri asıyoruz. Belediyemizin bütçesinin nerelere harcandığını ve Sayıştay raporlarını internet sitemizde açık açık yayınlamaya devam ediyoruz. Hesap veriyoruz ve hesap vermekten büyük mutluluk duyuyoruz, keyif alıyoruz. Hatırlasınız, ‘sosyal yardımları kesecekler’ demişlerdi. Tam aksine bu yardımları artırdık, üstelik kimseyi rahatsız etmeden çağdaş bir hale getirdik. ‘Personeli işten çıkaracaklar’ demişlerdi. Şu anda işini hakkıyla yapan tüm personelimizle başarı hikayesini bir aile olarak hep birlikte yazıyoruz. Üstelik personelimiz artık maçlara ve siyasi parti mitinglerine de zorla götürülmüyor. Taşeron uygulamasını da büyük ölçüde sona erdirdik. Belediye kadrolarımızı genişleterek hem istihdamı hem de kadroların etkin kullanımını sağladık.
‘Belediyenin borcu çok, maaşları bile ödeyemez’ demişlerdi. Bugüne dek 2,5 milyar lira personel maaşı ödedik, üstüne eski dönemden kalma yaklaşık 3,5 milyar liralık borcu da ödedik. Seçimlerden önce yüksek faizlerle müteahhitlere ödeme yapmak için aceleyle çektikleri banka kredilerini de yıl sonuna kadar kapatmayı hedefliyoruz. Tüm bunları öderken 8 milyar liradan fazla tutarda yatırım yaptık. Belediyemizin ayrıca, yapılan protokoller nedeniyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan 1 milyar lira alacağı var.
Bu çalışmaların sonucunda, kentimize Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin Şeffaflık Ödülü ile Dünya Belediye Başkanları Başkent Ödülü’nü kazandırmanın büyük mutluluğunu yaşıyoruz. Bu ödülleri alırken ‘kaç ton asfalt attın’, ‘ne kadar gökdelen diktin’ gibi soruların yanıtlarıyla değil; şeffaflık, yolsuzlukla mücadele, dezavantajlı grupların yanında olma, güven duygusu ve temiz suya yatırımlarımız nedeniyle başarılı olmamız çok değerlidir. Yine, tasarruf ve mali iyileştirme politikalarımız sonucunda, Fitch'in yaptığı değerlendirmede Türkiye'deki en yüksek kredibilite notuna sahip belediye olduk.
Kararları ise yalnızca belediye başkanı olarak bir kişi değil, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, odalar, muhtarlar, yani halkın ta kendisi veriyor. Bin 800 bileşeni, 5 meclisi, 30 çalışma grubu ile Türkiye’nin en katılımcı yapısına sahip olan Ankara Kent Konseyi’nde her saat kentin geleceği konuşuluyor, konseyimiz dünya çapında ödüller alıyor. Kentimiz hakkındaki birçok karar ise yarışmalar, anketler düzenlenerek uzmanlar ve halk ile birlikte alınıyor. Her hafta düzenlenen muhtarlar buluşmalarında ise mahallelerin sorunları ve talepleri tek tek not ediliyor. Eskiden sözlerine değer verilmeyen muhtarlarımız ile şimdi her hafta bir araya gelinip mahalle bazlı çalışmalar gerçekleştiriliyor. Belediye başkanı artık köy köy, bucak bucak geziyor, sorunları yerinde tespit ediyor.
'Pandemi döneminin başında 136 bin olan sosyal yardım alan vatandaşlarımızın sayısı bugün 232 bine ulaştı'
Evet, pandemi dönemi hepimizi olumsuz etkiledi ama bir yandan da 6 milyon Ankaralı, iyiliğin hastalıktan daha bulaşıcı olduğunu tüm dünyaya bu kentten gösterdi. Büyük ihaleler iptal edildi, halkın koluna giren ve en karamsar anları bile kol kola aşan bir kurum ortaya çıktı. Doğal gaz desteğinden et desteğine, kırtasiye desteğinden ulaşım sübvansesine kadar yaklaşık 2 milyar liralık sosyal yardım bütçesi harcandı. Bir süre sonra dezavantajlı grupların yanında olmak için sadece belediyemiz değil, vatandaşlarımız da seferberlik halinde büyük bir dayanışma örneği sergiledi. İşte bunun adı, güvendi.
Hatırlarsınız, seçimlerden önce ‘trafik lambalarında mendil satan bir çocuk gördüğünüzde, bileceksiniz ki ona Ankara Büyükşehir Belediyesi yardım ediyordur’ demiştik. Ne yazık ki pandemi döneminin başında 136 bin olan sosyal yardım alan vatandaşlarımızın sayısı, bugün 232 bine ulaştı. İşte bu zorlu süreçte belediyemiz, hepsine yardım ediyor, kucak açıyor. Bugün geldiğimiz noktada, büyük bir gururla söylüyorum ki o eskiden mendil satan çocukların hepsinin ailesi Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden eğitimleri için destek alıyor. Lütfen sizler de sorun, eğer destek almayan birine denk gelirseniz bize bildirin, derhal gereğini yapalım. Çünkü bu çocuklar bir şekilde vatanımızda yaşamlarını sürdürürler ama bu vatanın iyiliği için, geleceği için, iyi yetişmiş çocuklarımıza ihtiyacımız var.
Bizler, bu üç yılda belediyeyi asli görevlerine döndürerek halkın sağlığını, halkın canını, ortak aklı ve üretimi ön plana çıkardık. Bugün burada, üçüncü yılımızda yaptığımız ve bundan sonraki süreçte yapacağız çalışmaları sizlerle paylaşmak için bir araya geldik. 11 kilometre uzunluğundaki OSTİM-Beytepe bağlantı yolu ile 19 kilometrelik Bilkent-İncek-Gölbaşı Bulvarı birinci etap çalışmalarımıza ise bugün temelini atarak başlıyoruz. Muhtelif ilçelerde tarımsal üretime katkı ve çiftçilik uygulamalarında ulaşım kolaylığı sağlanması adına 9 adet köprü ve 33 adet menfez çalışmamızı da toplamda 35 milyon maliyetle tamamladık, bugün resmi açılışını yapıyoruz.
Ankara’da, temiz su temini için yıllarca ihmal edilmiş bölgelerimiz vardı. Kentte pahalı su ve otobüs bileti satılıyor, bu pahalı satışlardan elde edilen gelirler çılgın projelere aktarılıyordu. Vatandaşı müşteri gibi gören zihniyet döneminde, suyun metreküp fiyatı ortalama 1,6 dolardı, yani bugünün parasıyla tonu 27 liraya su satıldı. Biz ise 0,7 dolara temiz suyu vatandaşlarımızla buluşturuyoruz. 13 yılda yaklaşık 3 milyar lira fazla su parası topladılar. Bu parayla da ne acıdır ki helikopterler aldılar, âtıl havuzlar ve otopark sistemleri kurup uçuş okulları açtılar.
Yine 2005-2017 yılları arasında otobüs ücretleri ortalama 1 dolar, yani 17 liraydı. Bizim dönemimizde ise şu anda 0,39 dolara, yani 6,5 liraya ulaşım sağlanıyor. İşte biz, bir taraftan zararına su temini sağlarken bir taraftan da altyapı projelerine ağırlık veriyoruz. Yıllarca bu kentte pahalı su satılıp, pahalı bilet satılıp buradan elde edilen gelirler altyapıya yatırılmadı. Tankerle su taşınan köyler, açıktan akan kanalizasyon hatları, asbestli borular varken bu yatırımlar hep ötelendi. Bunun da nedeni olarak açık açık altyapıya yatırımın ‘görünmez’ olması gösterildi. İşte, kentimizde, geçtiğimiz haftalarda maalesef yağıştan kaynaklı sorunlara şahit olduk. Afet bilgilendirme raporunda detaylarıyla anlattım. Derelerin üstleri imara açıldı. Çarpık kentleşme tercih edilip müteahhitlerin gözü doymaz para hırslarına hizmet edildi.
Ne olursa olsun biz, mazeret üretmeyeceğiz, çözüm üreteceğiz. Bu yüzden ‘görünmez’ denilen altyapıyı derhal ele aldık. Sadece enerji giderlerimiz 500 milyon liradan 2 milyar liraya çıkmasına rağmen 3 yıllık ortalamalarda yaklaşık iki kat daha fazla altyapı yatırımı yaptık. Bunu yaparken de şeffaflık uygulamalarımızla daha az para harcadık. 5 günde, yıllık yağış ortalamasının yarısı kadar yağış aldık. Buna rağmen altyapı çalışması yaptığımız 102 bölgede ve yeni altgeçitlerde bir sorun yaşamadık. Bu kente bırakılan kötü mirası bedeli ne olursa olsun, kim ne derse desin silecek, mazeretlere sığınmadan kentimizi altyapıda da istediğimiz düzeye getireceğiz. Cumhuriyet’in başkentinde hiçbir çocuk, köyünde açıktan akan lağıma maruz kalmasın, herkes sağlıklı suya kavuşsun diye çalışacağız.
Düşünebiliyor musunuz, göreve geldiğimizde Cumhuriyet’in başkentinde 567 köyde açıktan lağım akıyordu. İşte 3 yılda, 155 köyün açıktan akan kanalizasyon sorununu çözdük, bu yıl 85 köyün daha çözeceğiz. 233 su deposu yaptık, 52 depoyu onardık. 39 deponun yapımı ve 197 deponun onarımı da bir yandan sürüyor. 220 kilometresi asbestli, yani kanserojen olmak üzere 391 kilometre yeni içme suyu hattı yaptık. ‘Görünmez’ denilse de ‘gereksiz’ denilse de biz Ankara’da bu konuları önceliyoruz ve öncelemeye devam edeceğiz.
Bunun dışında yıllarca ötelenen dev bir altyapı projesi olan 107 kilometrelik İvedik-Polatlı İçme Suyu Hattı için de çalışmalarımız devam ediyor. 38 kilometresini tamamladık. Projenin maliyeti, ekonomik koşullar nedeniyle şimdiden 1,5 milyar liraya yaklaştı. Ama vazgeçmeyeceğiz. Polatlı halkına ve güzergâh boyunca 1,5 milyon kişiye temiz ve kesintisiz suyu sağlayacağız. 1,5 milyon kişinin temiz suya kavuşabilmesi, bizim için tüm kavşaklardan, tüm köprülerden, plastik oyuncaklardan daha değerlidir. Bizim en büyük, en çılgın projemiz işte budur. Yine devam eden Mamak-Gölbaşı İçme Suyu Hattı projemizde ise sona yaklaştık. Mevcut 25 yıllık hatta bir patlama ya da arıza durumunda komple bir ilçe susuz kalabilirdi. Projesi 2007 yılında yapılmıştı ama yapım ihalesi 13 yıl sonra bizim tarafımızdan gerçekleştirildi. Yıllarca ötelenen acil projeler bunlar işte. Biz ise göreve gelir gelmez, 650 bin kişiye sağlıklı su sağlayacak bu projeye başladık ve şu anda son aşamasındayız.
110 milyon liraya mâl olacak Mamak-Elmadağ İçme Suyu Hattı için yapım çalışmalarımıza başladık. Beypazarı İçme Suyu Arıtma Tesisimizin 2. etap çalışmaları sonucunda ilçede temiz su problemi tamamen çözülecek. Şereflikoçhisar ilçemizde ise arıtma tesisimizi yenilerek temiz su sağlayacak, Tuz Gölü’nü korumuş olacağız. Bu yatırımlarımızı da en kısa sürede tamamlayacağız.
Göreve geldiğimizde 2013 yılından beri yeni otobüs alınmadığını tespit ettik. Otobüslerin yaş ortalaması 12’ye ulaşmıştı. Onlarca otobüs hurda halde hizmet ediyordu. 57 milyon 100 bin euro kredi çektik, kendi imkânlarımızı da üzerine ekleyip 369 adet yeni otobüsümüzü kentimize kazandırdık. Maalesef burada kur farkından dolayı yaklaşık 500 milyon liralık ek bir yük daha belediyemizin kasasından çıkacak. Tüm bunlara rağmen, vatandaşlarımızın rahat ulaşım hakkından vazgeçmeyeceğiz. Şimdi 50 adet daha yeni otobüs almayı planlıyor, Ankara’mıza yakışır kırmızı otobüsleri halkımızın hizmetine sunuyoruz. Yeni otobüslerimize viran yerleşkeler de yakışmazdı. Daha önce EGO Mamak 3. Bölge Yerleşkemizi tamamlayarak hizmete açmıştık. Bugün de 35 milyon lira maliyetle tamamladığımız 300 araç kapasiteli EGO Gölbaşı 1. Bölge Yerleşkemizi hizmete açıyoruz. Macunköy Metro İstasyonu’nda ise Park Et-Devam Et projemizin ikinci otoparkını yine bugün hizmete alıyoruz.
Seçimlerden önce en büyük hayalimizin Ankaralı üreticiyi zengin etmek olduğunu söylemiştik. Yerli üreticiyi destekleyeceğimizi, ithal ürün almayacağımızı; Hans’ı, Corc’u zengin edeceğimize Ankaralı üreticiyi zengin edeceğimizi defalarca belirtmiştik. Bugün Türkiye’nin yerel bazda en kapsamlı kırsal kalkınma desteklerini sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Çiftçimize mazot, tohum, yem bitkisi, sulama borusu, gübre gibi birçok destekte bulunduk. Ürettikleri ürünleri de birçok kez belediye olarak biz satın aldık. Başkent Marketler aracılığıyla kadın kooperatifleri ve yerli birliklerin ürettiği ürünleri satın alarak onlara büyük bir pazar sunduk.
Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak 3 yılda toplam 100 bin 769 kez üreticiye destek sağladık. Ayrıca 34 bin 789 kişiye Başkent Çiftçi Kartı teslim ettik. Şimdi yine hasat dönemi geliyor. Çiftçilerimizin Ankara’da yüzü gülüyor, üretme heyecanı sürüyor. Biz de heyecanlıyız. Çünkü onları ürettikleri her bir buğdayın, her bir arpanın, her bir ürünün geleceğimiz olduğunun farkındayız. Bu yüzden kırsal kalkınmayı çok önemsiyoruz. Yeni dünya düzeninde gıda temininde yaşanan güçlükler ve iklim değişikliği gibi konuların ön plana çıktığını çok iyi biliyoruz. Geleceğimizi bu projelerde görüyoruz. Üreteceğiz ve bunu tüm kentimize yayacağız. Bu yüzden, önceki projelerimizden farklı olarak 6 adet selektör merkezi, 28 adet küçükbaş yıkama havuzu, 6 bin 300 dönüm tarımsal sulama inşaatı ve bin takım sıvat kurulumu projelerimizi de hemen gerçekleştireceğiz.
Ankara’ya çok büyük bir değer katacak olan, temelini daha önce attığımız BAKAP Gölbaşı Tarım Kampüsü için şimdiden çok heyecanlıyız. Dünyada tarım, turizm, eğitim ve rekreasyon temalarını bir arada bulunduran böyle bir proje ilk kez yapılıyor. 39 kilometre yürüyüş yolu, 19 kilometre bisiklet yolu ve on binlerce ağacın yer aldığı projemiz hızla devam ediyor. 2 bin 700 dönümlük dev alanda bunu gerçekleştirip kentimize dünya çapında bir projeyi armağan etmiş olacağız.
Bu kentin bir hayvanat bahçesi vardı. Çocukluğa dair en güzel anılar orada yaşanırdı. Aileler piknik yapar, çocuklar top oynardı. İşte bu kentin en güzel çocukluk anılarını ellerinden aldılar. Hayalleri çaldılar, bir nesli bu güzel duyguları yaşamaktan mahrum bıraktılar. Ankaralı hemşerilerime buradan müjdeli bir haber daha vermek istiyorum. Biz, bu anıları yeniden canlandıracağız, kaybolan yılları tekrar kazandıracağız. 939 bin metrekarelik dev bir alanda Atatürk Orman Çiftliği Doğal Yaşam ve Atatürk Çocukları Parkı’nı kuracağız. Parkın içinde kurulacak olan yeni, dijital donatılarla dolu bir hayvanat bahçemiz için de harekete geçiyoruz. Bunun dışında, Temelli Gölü çevresinde 773 bin metrekarelik bir rekreasyon alanı çalışmalarımıza başladık. Bu iki parkın ihale süreci ve yazışmaları devam ediyor. İnşallah 2023 yılı bitmeden bu iki parkımızı da tamamlayacağız. 4 milyon 800 bin metrekarelik Karaköy Mesire Alanı’nı baştan kuruyoruz. Doğa sporları, etkinlik alanları, bisiklet yolları ve piknik alanlarıyla burası Ankara’nın gözde yeşil alan merkezleri arasında yerini alacak.
'Bize gelen 6.500 öğrencimizin bir tanesini bile açıkta bırakmadık'
Ankara’yı yeşil bir kent konusunda adeta yeniliyoruz. Seçimlerden önce ‘Kentimizi yeşile boğacağız’ demiştik. İşte tüm bu projeler sonucunda, 2022 yılı sonuna kadar 10 milyon metrekareden fazla bir alanda 40’a yakın yeşil alanı kentimize kazandırmış olmayı hedefliyoruz. Sözümüz söz; bu 5 yıl bittiğinde bizler, 25 yılda yapılandan daha fazla rekreasyon alanını Ankara’ya kazandırmış olacağız.
Özellikle Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi tamamlandığında mutluluğumuz katlanarak artacak. O bölgede hemşerilerimiz komşuluklarından, kurulu düzenlerinden yeni ev hayaliyle ayrıldılar ve 14 yıldır bu konutlar tamamlanmadı. Üstelik Büyükşehir Belediyesi, bu 14 yılda güncel değeri 2,5 milyarı aşkın kira ücreti de ödemek zorunda kaldı. Bizim burada iki seçeneğimiz vardı: Bu paraları ya göz boyayan projelere harcayacaktık ya da kendilerine verilen sözün gözyaşları içerisinde tutulmasını bekleyen vatandaşlarımıza harcayacaktık. Biz, göz boyamayı değil, vatandaşlarımızı seçtik. Değişimin işleyişte olduğunu bir kez daha ortaya koyduk.
Bir gün akşam evde otururken bir mail geldi. Mailde, yurt bulamadığı için bir öğrencinin caminin bahçesinde kaldığı yazıyordu. O öğrencimize derhal ulaştık, kalacak yer ayarladık. Daha sonra maillerin sayısı artmaya başladı. Bir de baktık ki öğrenciler için yurt konusu sadece Ankara’da değil, tüm Türkiye’de bir sorun haline gelmişti. Onlar bizim geleceğimiz, onlar bizim kıymetlimiz. Hemen işi gücü bir kenara koyduk, ekibimizi topladık ve adeta seferberlik ilan ettik. Bize gelen 6 bin 500 öğrencimizin bir tanesini bile açıkta bırakmadık. Onları Başkent’e emanet eden bir tek ailenin bile başını öne eğmedik. İşte bizim en büyük projemiz budur. Mamak’ta kurduğumuz Öğrenci Barınma Merkezi’mizde halen bin 500’den fazla evladımızı misafir ediyoruz. Sosyal donatı alanları kurduğumuz tesisimizde öğrencilerimiz tüm imkânlardan yararlanmaya devam ediyor.
Başkent Cüzdan Mobil Uygulaması ile Başkent Kart kullanıcılarının bugünden itibaren pratik, kolay ve güvenli işlem yapmalarını sağlayacağız. Çok büyük bir saydamlık projesi olan Şeffaf Ankara’yı ise önümüzdeki günlerde basın mensuplarına ve kamuoyuna ayrı bir başlık olarak detaylı şekilde anlatacağız. Türkiye’nin en kapsamlı açık veri platformu ile Ankara, dijital çağa ve belediyemize entegre olacak. ODTÜ öğrencilerimiz başta olmak üzere, Ankara’daki gençlerimiz için ODTÜ Metro İstasyonu içerisinde kütüphane yapımı çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yenilecek olan Esat Semt Hali ve Sıhhiye Çok Katlı Otopark’ın altında da modern kütüphaneleri hizmete açacağız. Zafer Çarşısı arkasındaki alanda yeni başlayacağımız projede ise meydan ve parkla bütünleşik olarak öğrenci etkinlik merkezi, çalışma alanları ve etkinlik amfisi, gençlerimiz için çekim merkezi olacak.
Seçimlerden önce bu kente yeni kreşler kazandıracağımızı açıklamıştık. Daha önce açtığımız 4 adet çocuk etkinlik merkezlerine bugün 13 adet daha ekliyoruz. Bundan sonra da çocuk etkinlik merkezleri açmaya devam edeceğiz. Cemre Parkı Alzheimer Merkezi’mizde, Alzheimer ve demans tanısı konulan vatandaşlarımızı; Sincan ve Anıttepe’deki mola evlerimizde ise engelli çocuklarımızı misafir etmeye bugünden itibaren başlıyoruz. Bu tesisler sayesinde aileler de kendi özel işleri ve sosyal programlarına gönül rahatlığıyla vakit ayırabilecek. Altınpark Yaşlılar Lokali’mizde ise aynı anda 50 hemşerimizi ağırlayacağız.
AŞTİ yenileme projesinde birinci etabı tamamladık, ikinci etaba geçiyoruz. Yıl sonunda AŞTİ’yi bir havaalanı konforuna kavuşturmayı hedefliyoruz. Artık AŞTİ’de çığırtkanlık dönemini sona erdirdik. Geceyi AŞTİ’de geçirmek zorunda kalan vatandaşlarımızı da artık belediyemizin tesislerinde ağırlamaya başladık. Bugün açılışını yaptığımız BELKA Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri Merkezi’mizde atık gıda ve çimleri kompostlayarak gübre üretiyoruz. Ankara’nın 650 araç kapasiteli 2. el oto pazarını ise Kahramankazan’da hizmete açıyoruz. Karagöl ve Kurtboğazı’nda yıllardır âtıl halde bulunan binaları yeniliyor, BELPA şirketimiz aracılığıyla sosyal tesisler olarak bugünden itibaren halkımızın hizmetine sunuyoruz.
Motocross tutkunlarının gözdesi olacak olan Süper Enduro Pisti’mizi de Kahramankazan ilçemizde hizmete alıyoruz. Başkent’te ilk olan 400 kedi kapasiteli Sincan Kedi Evi’nde tedavi ve kısırlaştırma işlemi uyguluyoruz. Burada bir bilgi de vermek istiyorum: Sokak canları konusu her iki tarafı da incitiyor. Bir tarafta insanlığa emanet olan bu canlarımızı incitmememiz bir taraftan da tedirgin olan ya da saldırıya uğrama riski bulunan vatandaşlarımızı düşünmemiz gerekiyor. Kanun, bizlere sadece kısırlaştırma ve geri yerine bırakma yetkisi veriyor. İşte bu yüzden Türkiye’nin en kapsamlı kısırlaştırma seferberliğini Başkent’te başlattık. Özel hayvan hastaneleriyle protokol yapmak suretiyle yılda ortalama 25 bin sokak canımı kısırlaştırmayı hedefliyoruz. Bir yandan da onlar için günlük 3 tona kadar mama üretimi yaptığımız tesisimizi hizmete sunduk.
'Bugüne kadar 300’den fazla konser, tiyatro, sergi gibi faaliyetleri Ankaralılar ile buluşturduk'
6 adet tescillenmiş yapıda restorasyon çalışmalarımızı tamamladık. Ankara Kalesi İçkale 1. Etap Restorasyon çalışmamızı tamamladık, 2. Etap için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tarihi Ulus bölgesindeki Roma Tiyatrosu Restorasyonu, Arkeopark, Anafartalar Çarşısı Yenileme ve Posta Caddesi Sağlıklaştırma Projesi ile kentimize değer katarken Ulus’un Tarihi Hali’ni de yenileyerek bölgeye tekrar kazandıracağız. Kızılay’da da kentsel tasarım ve sağlıklaştırma projemiz tamamlandı, bu yıl ihaleye çıkmayı hedefliyoruz. Gençlik Parkı Başkent Tiyatroları’nda da kapsamlı tadilat ve yenileme projesine başlıyoruz. Önceki dönemde başlayan Ulus Kültür Merkezi, Kapalı Çarşı ve Dolmuş Durakları Projesi’ni de en kısa sürede tamamlayacağız.
Ankara’yı kültür ve sanatın da başkenti haline getiriyoruz. Pandemi döneminin ardından normalleşme süreci başlar başlamaz harekete geçtik. Bugüne kadar 300’den fazla konser, tiyatro, sergi gibi faaliyetleri Ankaralılar ile buluşturduk. BELMEK ve BELTEK’te eğitim gören kursiyerlerimizin sayısı 50 bine ulaştı. Düzenlediğimiz kent gezilerine yaklaşık 15 bin vatandaşımız katıldı. Tüm bu kültür ve sanat etkinliklerinin sayısını artıracak, Ankara’nın marka değerini hep birlikte en yüksek seviyeye taşıyacağız. Haymana ve Mamak Aile Yaşam Merkezleri, İlçeler Arası Otobüs Terminali, Altınpark Yüzme Havuzu, yeni parklar ve konaklar gibi projelerimiz için artık gün sayıyoruz. Bu projelerimizi kentimize kazandırmanın heyecanını taşıyoruz. İnşallah yakın dönemde, sona yaklaştığımız bu projelerin de açılışlarını birlikte yapacağız.
Metro konusunda da kısaca bilgi vermek istiyorum. Göreve başladığımızda maalesef Ankara’da bırakın devam edeni, projesi çizilmiş bile bir tane metro hattı yoktu. Metro konusu hep ötelenmişti. Bu konudaki tek gelişme, Bakanlığın belediyeden yapacağı metro kesintisinin bugüne kadar 40 milyon lira olması gerekirken bizler göreve gelir gelmez değiştirilen kararname ile 945 milyon lira olmasıydı. Ne acı ki belediyemize bu konuda da 24 kat fazla yük bindirildi. Yine de mazeret üretmeyeceğiz. Yine de vazgeçmeyeceğiz. Söz vermiştik. Bu yüzden derhal harekete geçtik ve yeni hatlar için çalışmalara başladık. Şubat ayında 7,4 kilometrelik Dikimevi-Natoyolu projemizi tamamladık. Projemiz şu anda Bakanlık’ta onay aşamasında. İnşallah en kısa sürede onay gelirse derhal süreci işletip ilk etapta kendi imkânlarımızla inşaata başlamayı hedefliyoruz. Haziran ayı başında 3 gün üst üste, 3 ayrı hat için ön yeterlilik ihalemizi yaptık. Koru metrosunu Bağlıca ve Yaşamkent’e bağlayacak 7,7 kilometrelik hattın, Keçiören hattını Forum istikametine uzatacak 5 kilometrelik hattın ve 13 kilometre, 10 istasyondan oluşan Kızılay-Dikmen hattının Metro proje ön yeterlilik ihalesi tamamlandı. Değerlendirme süreçlerinin hemen ardından toplam 26 kilometreden oluşan bu 3 ayrı hattın proje ihalesine derhal çıkacağız. Bu sürede, Bakanlığın da 2014’te projesini tamamladığı, 4 yıldır da yatırım programına aldığı halde yapımına başlamadığı havalimanı metrosu için bir an evvel harekete geçmesini diliyoruz.
Bu projelerimizin içerisinde ulaşım var. Bu projelerimizin içerisinde yeşil alanlar var. Bu projelerimizin içerisinde üretim, altyapı, teknoloji, sosyal yaşam, kültür, tarih, eğitim ve spor var. Esnaf var, öğrenci var, çiftçi var, garip gureba var… Ankara’nın bir kuruşunu bile israf etmeden hizmet etmek var. Peki ne yok? Âtıl proje yok. Har vurup harman savurma yok. Milyonlar harcanıp bir hayalete dönüşen işler yok. İşte bu durum, bizim en büyük mutluluğumuzdur. Görevimiz sona erdiğinde, bize güvenenleri mutlu edecek şekilde, başı dik, alnı açık, 25 ilçenin tamamına kimseyi ayırt etmeden hizmet etmiş, çok çalışmış ve işini hakkıyla yapmış bir belediye başkanı olarak anılmak, en yüce makamımız olacaktır.”