İnceleme gezisiyle ilgili değerlendirme konuşmasını, ‘dünyanın sıfır noktası’ olarak bilinen ‘Milion Taşı’ yakınında yapan İmamoğlu, Tarihi Yarımada’daki İBB hizmetlerinin özetini, sosyal medya hesaplarından yaptığı canlı yayında kamuoyu ile paylaştı. “Sadece burada 10-15 tane husus anlattım” diyen İmamoğlu, “Bu 4-4,5 yılın iyileşmesi, bizden önce burada kalmış olan çöp, çarık vesaire; onları toparlamış olduk. Bize laf çakmayı sanat haline getirmiş herkese duyurulur. Bizi izlemeye devam edin…” ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu güne, CHP Fatih Belediye Başkan adayı Mahir Polat ile birlikte, tarihi Eyüpsultan Camii’nda sabah namazını kılarak başladı. Namaz sonrasında, Eyüpsultan Haziresi Restorasyon Alanı’nı ziyaret eden İmamoğlu ve Polat, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Oktay Özel tarafından çalışmalarla ilgili bilgilendirildi. Eyüpsultan’ın ardından Fatih’e geçen İmamoğlu ve Polat’ın ilçedeki ilk durağı, Ayvansaray Mahallesi’ndeki Tekfur Sarayı oldu. Saray çevresindeki park ve etkinlik alanında incelemelerde bulunan ikili, kahvaltılarını Süleymaniye’de bir çorbacıda yaptı. Öğrencilerin ve çevre esnafının yoğun ilgi gösterdiği İmamoğlu ve Polat, çaylarını da Süleymaniye sokaklarında yudumladı.
MESAJLARINI, “DÜNYANIN SIFIR NOKTASI”NDAN VERDİ
Mimar Sinan’ın en ünlü eserlerinden Süleymaniye Camii bahçesinden geçen İmamoğlu, yabancı turistlerin de ilgi odağı oldu. Camiye yakın bir noktada bulunan Mimar Sinan Türbesi’ni ziyaret eden İmamoğlu ve Polat, büyük ustayı dualarla andı. Restorasyonları tamamlanan ve yakın zamanda hizmete girecek olan ‘sıra dükkanları’ yerinde inceleyen İmamoğlu ve Polat’ın Fatih’teki son durağı Sultanahmet oldu. Tarihi Yerebatan Sarnıcı yakınında bulunan ve İBB Miras tarafından restore edilen Turşucuzade Konağı çevresinde de incelemelerde bulunan İmamoğlu, gezileriyle ilgili değerlendirme konuşmasını ise, restorasyon çalışmaları devam eden, ‘dünyanın sıfır noktası’ olarak bilinen ‘Milion Taşı’ yakınında yaptı.
“İSTANBUL HEP DÜNYANIN MERKEZİ OLDU”
İmamoğlu, Ayasofya Camii ve Sultanahmet Camii fonu önünde yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
“Bugün sizi, dünyanın merkezinden selamlıyoruz. Niçin dünyanın merkezi? Sakın İstanbul'un Belediye Başkanı olduğum için dünyanın merkezinde olduğumu söylediğimi düşünmeyin. Burada milion taşı var, tam gördüğünüz taş. Uzun zamandır burada arkeolojik kazı yönetiyoruz. Bazı işgalleri toparladık burada. Özellikle bu sahanın çok özel bir saha olduğunun farkındayız. Aşağıda çok önemli bir sarnıcımız var biliyorsunuz. Ve bu tarihi Yerebatan Sarnıcı’nın üstündeyiz şu anda. Şu an restore etmekte olduğumuz yapı da Osmanlı döneminin su terazisi. Milion taşının dünya için bir merkez olduğu -Roma döneminden, neredeyse artık 2000 yaşına yaklaşan bir zaman diliminden bahsediyoruz- bence hiç değişmedi. İstanbul, hep dünyanın merkezi oldu. Dünyaya yön veren, dünyaya şekil veren, ruh katan bir yapısı söz konusu.”
“DEĞERLİ BİR ARKADAŞIMLA SİZİ SELAMLIYORUM”
“Bugün özel bir ortamdayız. Değerli bir arkadaşımla sizi selamlıyorum. Mahir Polat, İBB Miras’ı kurum içinde kuran ve arkadaşlarıyla beraber geliştiren, büyüten değerli bir yöneticimiz. Şimdi İstanbul'un, bu kıdemli tarihi kentin Fatih'in ilçe belediye başkan adayımız. Bugün sabah kendisiyle Eyüpsultan'da güne başladık. Daha doğrusu gün doğmadan, orada güne başladık. Hazireleri gezdik. Ve orada çok değerli bir restorasyon başlatmıştı epey bir zaman önce ve ne yazık ki böyle yığınlar halinde mezar taşları vardı. Ki çok önemli mezar taşları. Her birinin çok güçlü hikayesi var. Orada yıllardır süren bir tadilatı, restorasyonu sürdürüyorlar. Yoğun bir hazire restorasyonu da yaptık aslında. Yani İstanbul'da, Üsküdar'dan Fatih'e, Beyoğlu'ndan diğer semtlere varıncaya kadar; özel tespit edilmiş, artık bazıları toprak altında kalmış, yok olmak üzere olan türbeler var, yine ne yazık ki camiler bile var yıkık, dökük halde. Ama bunların her birisini, çok özenli bir şekilde ayağa kaldırdılar arkadaşlarım. İbadete açılanlar oldu. Farklı amaçlarla sergilenmeye başlayan alanlar, sahalar oluştu.”
“SULTANAHMET’TEKİ GEÇMİŞ DÖNEMDEN KALMA METRUK YAPILARIN HEPSİNİ KALDIRDIK”
“İstanbul'da çok metruk alan, aslında bizi üzdü, yordu. Fatih sınırları içerisinde, inanın adetler değil, yüzlerce yer, nokta sayabilecek durumdayız. Sarnıca muhteşem bir restorasyon sürdürdü arkadaşlarımız ve olağanüstü bir tasarımla sona erdi. Ödüller alıyor. Her girenin muhteşem bir biçimde ilgisini çekiyor. Ziyaretçi sayısında inanılmaz bir patlama yaşadı. Bu noktada sadece Tarihi Yarımada’dan bahsedeceğim. Burayı çok konuştular. Geçen haftanın gündemi oldu Ayasofya Camii, Sultanahmet Camii ve çevresi vesaire... Vallahi burada çok metruk yapılaşmalar vardı geçmiş dönemden kalma, hepsini kaldırdık Sultanahmet Meydanı'nda. Şurada gördüğünüz ahşap bina Turşucuzade Konağı'dır. Sadece buradan bahsediyorum. Bakın Sarnıcı toparlamak, burayı toparlamak… Turşucuzade Konağı'nın hemen arkasında Sıbyan Mektebi var. İkisinin yan tarafı, oldukça böyle kafeler, vesaireler, saçma sapan görüntüler… Ne Ayasofya Camii'ne yakışır ne Sultanahmet'e ne Yerebatan Sarnıcı’na; hiçbir yerine yakışmayan… Oraları tertemiz yaptık. Esnafla kavga ederek değil, onlara yanlış bir şey yaptıklarını anlatarak yaptık, uzlaşarak yaptık. Şimdi orada muhteşem bir meydan çıktı. Sadece Ayasofya Camii'nden bahsedildiği için anlatıyorum.”
“SARAYBURNU'NU PIRIL PIRIL HALE GETİRDİK”
“Milion Taşı’nı ortaya çıkarıyoruz. Burada bir arkeolojik kazı başlattık. Güçlü bir su terazisi, anıtsal bir yapı gibi duruyor bu meydanı karşılayan. Onu hayata geçiriyoruz. Burayı arındırdık, temizledik. Yine ileride özellikle o tarihi hipodromun olduğu bölümdeki Yılanlı Sütun… Restorasyonunu tertemiz hale, pırıl pırıl hale getirdik. Ve Turşucuzade Konağı, Sıbyan Mektebi… Sadece burada 10-15 tane husus anlattım. Bu 4-4,5 yılın iyileşmesi, bizden önce burada kalmış olan çöp, çarık vesaire onları toparlamış olduk. Buradan biraz aşağıya indiğinizde, çok iyileşmiş bir tarihi parkımızı göreceksiniz. Ve o parkımızın içerisinde çok özel bir sarnıç daha hayata geçirdik. Gülhane Parkı’nda ‘Gülhane Sanat’ı hayata geçirdik. Gülhane Parkı'mızın içi yenilendi. Kimliğini öne çıkarıcı hamlelerle tasarımı, mobilyasından birçok konuya kadar arkadaşlarım toparladı. Oradan yürüyüp gittiğinizde, yine çöp, çarık; önünüze çıkan bir Sarayburnu vardı. Sarayburnu'nu pırıl pırıl hale getirdik. İnanılmaz keyifli bir nokta oldu orası. İstanbul'da, daha doğrusu Türkiye tarihinde ilk defa bir Atatürk anıtı oraya dikilmişti. Ve ne yazık ki etrafı pislik içinde bir yerdi. Ama şu anda pırlanta gibi, turistlerin akın akın aktığı bir nokta haline geldi.”
“EMİNÖNÜ MEYDANI’NDAN MI BAHSETSEM? BALAT'TAN MI BAHSETSEM?”
“Orada da bitmek üzere olan arkeolojik kazıdan kalmış olan… Ta ne zaman biliyor musunuz? Ta Marmaray zamanından kalma, bitap halde bir kenarda duran alanın tasarımı da bitti. Yerleştirmeleri yapıldı. Çevresinin peyzajı toparlanıyor. Orada da Arkeolojik Müze’yi, o yerleştirmeyle beraber, neredeyse birkaç bin sene öncesine gidecek şekilde tamamlanacak. İnsanlar, orayı da belki de 1500-2000 yıl öncesini görmek için ziyaret edecekler. Bitti mi? Bitmedi. Yani Eminönü Meydanı’ndan mı bahsetsem? Balat'tan mı bahsetsem? Ve ta kara surlarının içine mi girsem? Yok sayılmış, unutulmuş ve neredeyse birilerinin eline geçmek üzere olan Cerrahpaşa'da, 7-8 bin metrekarenin içerisinde bulunan ve inşallah 1-1,5 ay içerisinde de yine İstanbullularla buluşturacağımız muhteşem bir konağı açıyoruz; Bulgur Palas’ı. Yine aşağıda, hala boşaltmakla uğraşıyoruz, arkeolojik park yapacağız… Sırf orayı temizleyelim diye, yaklaşık 500 milyon liralık yatırım yaptık Alibeyköy'de.”
“MİMAR SİNAN TÜRBESİ’Nİ ARINDIRIYORUZ”
“Yenikapı'daki, metro durağının üstünde olan; otobüslerin, tırların birbiri peşine sıralandığı, mal taşıdıkları, bavul ticareti yük alanına dönüşen sahayı Alibeyköy'e taşıyoruz. Niye? Oradan insanlar sadece bir tramvayla Tarihi Yarımada’ya gelsinler, yine alışveriş yapsınlar, ‘Ama burası bir bavul taşıma yeri olamaz’ dedik. Orayı boşaltmak için uğraşıyoruz. Birkaç senedir yazılarımız gidiyor, geliyor, gidiyor, geliyor. Ama neyse ki, başka bir yöntemle orayı toparlıyoruz. Bukoleon Sarayı'ndan mı bahsetsem? Sadece ata mirasımız Osmanlı'dan bize kalan alanlar değil yani…. Ki o konuda, özellikle Süleymaniye Camii ve çevresinde, Mimar Sinan Türbesi ve bu tarafa doğru gelen sıra dükkanlarda orayı bir tasarım merkezine dönüştürdük. İki hafta sonra orayı açıyoruz. Yine Mimar Sinan Türbesi’ni arındırıyoruz. Etrafını boşaltarak o büyük insanın, büyük mimarın, dünya devi mimarın ortaya çıkmasını sağlıyoruz. Haydarhane Camii, Saraçhane binamızın hemen karşısında metruk bina… Metruk, bitap, içi çamur… Ve o Haydarhane Camii'nde yetişmiş, o dergahın torunlarının açılışta nasıl gözyaşlarıyla bize orada teşekkür ettiklerini hatırlıyorum.”
“BAŞKALARI DA FETHİ, ‘ZAPT ETMEK’ ZANNEDİYORLAR”
“Saraçhane binasının karşısında, muhteşem bir arkeolojik alan… Yine özellikle Valens (Bozdoğan) Kemeri’nin bitirilmesi ve oranın da turist ziyaretçilerine açılması… Beyazıt Meydanı; muhteşem bir dönüşüm. Çemberlitaş Meydanı; muhteşem bir dönüşüm. Ordu Caddesi; muhteşem bir dönüşüm. Bunları söylüyorum ama bir bu kadar daha vardır. Yedikule Gazhanesi; muhteşem bir dönüşüm. Kısmen açıldı. Kara surları… Yedikule'den başladı. 2,5 kilometresini toparladık. Yeni park alanlarını arkadaşlarım, şu anda hızla toparlama gayreti içerisinde. Fatih semtinin ismi, aslında fetihten geliyor. Yani Fatih Sultan Mehmet, bu şehri fetheden o büyük kumandan, müjdelenen insanın isminden geliyor. Ama fethi başka algılayanlar var. Aslında fetih, muazzam bir kavram. Yani Fatih'in o dönemde ortaya koyduğu fetih, gönüllerin fethi. Aslında burada yaşayan insanların yine inançlarına, kültürlerine devam etmesini sağlama anlayışı. Bu anlayış zaten Orta Çağ'ı kapatıp, Yeni Çağ’ı açan anlayış. Yani bilimin, ilimin önde durduğu bir dönem. Aklın, mantığın, dünyaya bakışın… Fethin bir başka anlamını da yakın zamanda öğrendim. ‘Fatah’tan geliyor; yani açılmaktan geliyor. Arapça kökünde açılmak var. Dünyaya açmak var. Burayı dünyayla buluşturmak var. Başkaları da fethi, ‘zapt etmek’ zannediyorlar, kapatmak zannediyorlar. Hayır, açmak… İnsanlığa, insanları açmak. İstanbul, onun için dünyanın başkenti ve göbeği, merkezi. Bunu anlayamayanlara duyuralım.”
“BİZ, BU ŞEHRİ BÜTÜN DÜNYAYA AÇMAK İSTİYORUZ”
“Biz, bu şehri bütün dünyaya açmak istiyoruz. Bütün dünyaya bu şehrin gücünü, iyileştirici ve birleştirici gücünü, geliştirici gücünü göstermek istiyoruz. Memleketin bu can paresi, o içinde tuttuğu o büyük cevheri koruyan, en iyi yansıtan şehir olarak göstermek istiyoruz. Bu bakımdan inşallah gücümüze güç katarak, dua ediyoruz Allah'ımıza. Milletimizle beraber şehrimizi, ikinci yüzyılın bu ilk yıllarında muazzam bir geleceğe taşıyacağız. Bu konuda Fatih'te belediye başkanı adayı olan ve bu sürecin önemli paydaşlarından, yol arkadaşlarımdan Mahir Bey'in, Mahir Başkan’ın burada başarılı adımlarıyla, birleştirici kavramı Fatih-Büyükşehir odağında, muhteşem bir geleceğe taşımak arzusundayız. Bütün insanlarını seven, kucaklayan, mahalleliyi mahallesinde yaşatan, onu orada muhafaza eden, onun yaşamını güzelleştiren, buradaki ne yazık ki tarifsiz, anlatılamayacak derecede kötü bir biçimde yerleştirme denetimi olmaksızın zapt edilen sokaklar, binalar, özellikle yoğun mülteci akınının kontrolsüz bir biçimde Fatih'e yığılmasını, bir şekilde insani ölçekte buna bakan, ama mutlaka bir düzenini ve bu şehrin huzurunu bozmayacak şekilde güzelleştiren bir anlayışla Fatih adayımız Mahir'le beraber ikinci yüzyıla taşıyacağız. Çok şey anlatırım. 20-30 yer saydım. Bize laf çakmayı sanat haline getirmiş herkese duyurulur. Bizi izlemeye devam edin…”