İzmir’de gerçekleştirilen program kapsamında, İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ni “100 yıl önce yapılan bir kongrenin tekrarı” olarak tanımlayan Başkan Atabay, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e teşekkür etti.
Kongre sonrası açıklamalarda bulunan Didim Belediye Başkanı A.Deniz Atabay, “Belediye Başkanları Buluşması’nda konunun deprem olduğuna işaret ederek, Deprem ile ilgili ne yapılabilir? Depremden önce, deprem anında ve depremden sonra ne yapılmalı? Hem kamuoyunu bilinçlendirme hem de önlemlerin alınması anlamında yerel yönetimlerin sorumlulukları ve yetkileri dahilinde üzerine düşen görevler nedir?” gibi konu başlıklarına dikkat çekildiğini belirtti.
Konuşmasına devam eden, Başkan Atabay, “Bürokrasiye takılmadan yapmak istediğimiz ya da yapılması gereken çok şey var. Yerel yönetimler olarak bunların birçoğuna yetkiniz olmuyor. Bu konuda merkezi hükümetin birtakım iyileştirmeler yapması lazım. O zaman çok daha hızlı ve önemli çözümler sağlanır diye düşünüyorum” dedi.
“DİDİM’DE YÜKSEK KATA ASLA MÜSAADE ETMEDİK”
Türkiye’nin deprem gerçeğinin altını çizen Başkan Atabay, Didim’de çok yüksek katlı binaların bulunmuyor, Bir sahil kasabası için planların gayet güzel hazırlandı, En yüksek katımız 5. Bazı bölgelerimizde sadece 2 katlı müstakil evler var. Birkaç sefer bu delinmeye çalıştı. 2014 ve öncesinde de yapılmış. Biz geldiğimiz zaman hem şehrin silüeti anlamında hem daha sağlıklı bir kıyı kasabası yaratmak ve yaratılanı da bozmamak adına yüksek kata asla müsaade etmedik. Hatta dikey yapılaşma yerine yatay yapılaşmaya geçelim dendiğinde biz çok daha önceden bir Meclis kararı ile yükseklik olayını sınırlamıştık. Meclis kararımızın tarihi de bellidir” dedi.
Başkan Atabay, “Tabii ki sadece kat ile bitmiyor iş. 5 katlı bina da yıkılabilir ama 40 katlı bir bina eğer deprem gerçeği göz önünde tutularak ve yönetmeliklere tam uyularak yapılırsa yıkılmayabilir. Ama ben işin biraz da silüet tarafına gidiyorum çünkü bir turizm ilçesiyiz. Biz tabii çok sıkı bir şekilde denetliyoruz ama deprem yönetmeliklerinin uygulanmadığı ya da çok eksik deprem yönetmeliklerinin olduğu dönemde yapılan yapı stoku bizde de mevcut. Şehir hemen dünden bugüne kurulmadı. Bu anlamda 1980 öncesi ve sonrası ilk deprem yönetmeliğine kadar gelen kanunların el verdiği ölçü çerçevesinde ve vatandaşlarımızın ve bizim sorumluluklarımız sahası içinde bu çalışmalara başladık. Yeni olarak da birtakım önlemler almak durumundayız ve onları da son haline getiriyoruz. Meclis’ten geçmesi gerekenleri Meclis’ten geçireceğiz. Encümenden alınması gereken kararları encümenden alacağız ve devam edeceğiz. Biz burada yerel yöneticiler olarak vatandaşların sağlığını can güvenliğini sağlamakla mükellefiz.”dedi.
‘İMAR BARIŞI’NDAN SÖZ ETMEK BÜYÜK SUÇ OLMALI
Başkan Atabay, “21. Yüzyılda imar barışı imar affı gibi konuları konuşmayı bırakın düşünmek bile bence çok büyük suç olmalı. Aşağı yukarı tamamı deprem bölgesi olan ve şiddetli depremlere maruz kalınabilecek bir ülkede imar barışından söz etmek imar affını düşünmek asla söz konusu olmamalı. Bu yanlışlar daha önce yapıldı tekrar yapılacaktı ki deprem oldu; çok canımızı aldı, binlerce bina yıkıldı, şehirlerimiz yok oldu ama sanıyorum onu düşünenlere de bir ders verdi” ifadelerini kullandı.
“SATIŞLAR DURMAYA YAKIN YAVAŞLAMIŞTI”
Başkan Atabay, “Son üç yılda pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı, Türkiye’deki ekonomik sıkıntılar gibi sebeplerin turizm sezonunu da olumsuz etkilediğini belirtirken, bu yıl satışların gayet iyi gittiğini, Almanya Berlin Fuarı’nda da bunu test etme şansı yakaladıklarını ancak depremin ardından satışlarda durmaya yakın bir yavaşlama olduğunu ifade ederek, satışların süreç içerisinde tekrar açılmaya başladığını belirtti.
“TÜRKİYE BİLGİ, BİRİKİM VE GÜCE SAHİP BİR ÜLKE”
Başkan Atabay, “Her zaman söylüyorum. Türkiye her türlü güçlüğün üstesinden gelecek bilgi, birikime, halkın dayanışma gücüne ve kültürüne sahip olan bir ülke. Bütün bunları atlatırız ama atlatmak ne kadar önemli ise bunlara yakalanmamak da önemli. Planlarımızı önceden yapıp, önlemlerimizi önceden alırsak orayı düzeltmek için harcayacağımız enerjiyi Türkiye’yi daha ileriye götürmeye, güzelleştirmeye, refah düzeyimizi artırmaya harcarsak çok daha iyi olur diye düşünüyorum” diyerek sözlerini noktaladı.