"Dünyada ve ülkemizde büyük bir hızla yayılıyor" dedi ve uyardı: En az Coronavirüs kadar tehlikeli
İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, “Dünyada ve ülkemizde giderek artan ve kalp, kanser, diyabet gibi hastalıklarla yakın ilişkisi olan obezite sağlığımızı için büyük tehdit” dedi.
Günümüzde bir salgın olarak kabul edilen obezite, dünyada ve ülkemizde büyük bir hızla yayılıyor. Üstelik çocuklar da dahil tüm yaş grubunda görülüyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, obezitenin artış nedenlerini ve bu sorunla başa çıkma yollarını şöyle anlattı…
BU HASTALIKLARA DİKKAT!
2011 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon bütün dünyaya çok önemli bir uyarıda bulunarak obezite ve obeziteden kaynaklanan hastalıklara şöyle dikkat çekmişti: “Dünya ölüyor… Vebadan, gripten, Ebola'dan, AIDS'ten değil; daha çok obeziteden kaynaklanan bulaşıcı fakat mikrobik olmayan hastalıklardan (diyabet, kalp hastalıkları, kanser, bunama) ölüyor. Bu hastalıklar günümüzde hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde bulaşıcı hastalıklara göre çok daha büyük bir tehdittir. Acil önlemler alınması gerekir.” Gerçekten de dünya nüfusunun neredeyse yüzde 70'inin fazla kilolu ve obez olduğu biliniyor.
BİR NEDEN DE OBEZOJENLER
Hormonal sistem üzerinde olumsuz etki göstererek kilo alımına neden olan toksik kimyasallara ‘obezojenler' adı verilir. Obezojenler, birçok şekilde obeziteye yol açarlar. Östrojenler gibi yağ hücrelerini artırarak, metabolizmayı yavaşlatarak; açlık ve tokluk mekanizmalarını bozarak, tiroid fonksiyonlarını engelleyerek; insülin direnci yaratarak veya pankreası tahrip ederek etki ederler. Pestisitler, fitalatlar, bisfenoller, ağır metaller, PCB'ler, sigara dumanı, hava kirliliği obezojenler olarak tanımlanır. Çevre kirliliği obezite sorununu büyütmektedir. Bebekler, çocuklar, hamileler ve yaşlılar obezojen kimyasallara çok daha duyarlıdır.
BELİNİZ KALINLAŞTIKÇA ÖMRÜNÜZ KISALIR
Türkiye Obezite Araştırma Derneği'ne göre ‘obeziteye neden olduğu bilinen çok sayıda faktör içinde en önemlileri aşırı ve yanlış beslenme, fiziksel aktivite azlığıdır. Geleneksel doğal besinlerin yerini; enerjisi yoğun, hazır, yarı hazır, hızlı tüketilen işlenmiş besinler almıştır. Rafine tahıllar ve rafine şeker tüketiminin artması, baklagil ve sebze tüketiminin azalması, işleme yöntemleri günlük diyetteki rafine karbonhidrat miktarını artırmıştır. Fruktozdan zengin mısır şurubu yiyecek ve içeceklerde bol miktarda kullanılmaya başlamıştır. Hazır ve yarı hazır besinlerle tuz tüketimi, hayvansal protein ve yağ, bitkisel sıvı yağ, trans yağ ve margarin tüketimi artmıştır. Kalori ve yağ kısıtlaması ömrü uzatmada ek olumlu bir etkiye sahiptir. Sıvı kalorileri lif içermedikleri için açlık duygusunu gideremezler. Meyve suları ve şekerli içecekler obezitenin önemli nedenleri arasında yer alır. Beliniz ve boynunuz ne kadar kalın ise ömrünüz o kadar kısadır.
HAYVANLAR DA ŞİŞMANLIYOR
2016 yılı itibari ile 1.9 milyon insan aşırı kilolu, 600 milyon insan obezdir. Bizimle aynı havayı soluyan, aynı suyu içen, bizim yediğimiz gıdalara benzer işlenmiş yemlerle beslenen hayvanlar da giderek şişmanlamaktadır.
NASIL BAŞA ÇIKILIR?
Obezite ve diyet üzerine yapılan 87 bilimsel çalışmanın analizinde bitkisel ağırlıklı beslenmenin kilo vermede en etkin yöntem olduğu gösterilmiştir. İşlenmiş yiyeceklere dayalı bir diyet ve hareketsiz yaşam sağlığın en büyük düşmanıdır. Fiziksel egzersiz ve yeme alışkanlıklarındaki belirgin değişiklikler obezite ve obeziteden kaynaklanan diyabet gibi kronik hastalıkların oluşumunu yüzde 60 oranında azaltır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.