Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Türk İş Dünyası Konfederasyonu'nu (TÜRKONFED) ziyaret etti. Özel, ziyaret sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.

CHP lideri, Silivri Cezaevi'nde bir buçuk aydır tutuklu bulunan CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun durumuna değindi, diploma iptali kararının derhal geri alınması gerektiğini ve yargılandığı davadaki duruşmaların canlı yayınlanmasına yönelik taleplerinin sürdüğünü söyledi.

Diploma kararı çıkışı

Özel, İmamoğlu'nun lisans diplomasının iptaline ilişkin, "Diploma iptali meselesinin en hızlı şekilde çözülmesini ve devletin verdiği evrakın geçerli olduğu sürecin, ekonominin dünyaya güven vermesi açısından da elzem olduğunu hatırlatıyorum" dedi.

‘Arkadaş siyaseten görevli. Adaletin peşinde olsa canımız feda’

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın İBB'den yeni dosyalar istemesinin bir 'algı üretimi' olduğunu ve söz konusu dosyaların zaten yıllardır müfettişler tarafından incelendiğini vurgulayan Özel, şunları söyledi:

"Bütün müfettişler yıllardır belediyelerimizin evraklarını inceliyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın aldığı dosyalardan bir tanesinin incelenme süresi iddianame süresini aşar. Yeniden bir şeyler yapıyorlarmış gibi yeni incelemeler yapmak bir algı yönetimi. O dosyaların zaten hepsi incelendi. 2019'dan bu yana olanları istiyorlar. Neden 2019'dan beri? Bir yolsuzluk varsa bunun belgesi olur mu? Öncesi umrunda değil beyfendinin. Bu operasyonları hukuki olarak görebilir misiniz? Arkadaş siyaseten görevli. Adaletin peşinde olsa canımız feda."

Büyükçekmece soruşturması

Büyükçekmece Belediyesi'ne yönelik soruşturmaya dair konuşan Özel, "Yeniden bir şey olmuş gibi bir şüphe yaratıyorlar" dedi, iktidara tepki gösterdi.

Özgür Çelik’e hapis istemi

Hakkında iddianame hazırlanan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'e dair de konuşan Özel, şu ifadeleri kullandı:

"Vallahi Ekrem İmamoğlu ne kadar önemli bir siyasetçi ki onun Cumhurbaşkanlığı adaylığına engel olmak için bu kadar iş yapıyorlar... Özgür Çelik'e ne mutlu, bana da... İstanbul ili kimlere emanet etmişiz. Ne mutlu ki Özgür Çelik'in seçildiği günden beri yaptığı il başkanlığıyla siyaseten mücadele edemeyenler belediye başkanı istifa ettirip Özgür Çelik'e eşdeğer karşısına birilerini arayıp beceremeyenler çareyi yine Akın'a sarılmakta buldu. Akın'a "Ben baş edemiyorum. Bu Özgür'e saldırmak artık senin işin. Biz baş edemedik. İstanbul'un il başkanıyla sen baş et" diyerek talimat vermişler. Bu iş Özgür Çelik için bir onur belgesidir. O açılan dava bütün arkadaşlarımız için. Biz de kendileriyle gurur duyuyoruz."

‘Siyasi bir operasyonun sonucunda geldiğimiz nokta ortada’

Özel'i açıklamalarından satır başları şu şekilde:

"26 bölge bölgesel 5 de tematik 31 Konfederasyondan oluşan 100.000 şirketin temsil edildiği ve Türkiye ekonomisini daha önceki ziyaretlerimizde de ifade ettiğim gibi adeta taşıyan, sırtlayan çok önemli bir kurumu daha ziyaret etmiş durumdayız. Tabii 19 Mart darbe süreci Türkiye'ye adeta tane tane adeta tane tane toplananların çuvalla çarçur edildiği kaşıkla küçücük bir çay kaşığıyla toplananların kepçeyle saçıldığı bir süreci yaşatıyor.

Ülkenin 60 milyar dolara yakın rezervinin hem de kalkınma için ihtiyaç olan, istihdam için ihtiyaç olan, destek için ihtiyaç olan ve bu ihtiyaçların karşılanamadığı süreçlerde bu paraların sadece ve sadece bir siyasi çekişme, geleceğe yönelik siyasi endişeleri bertaraf etmek üzerine atılmış hukuki görünümlü ama siyasi bir operasyonun sonucunda geldiğimiz nokta ortada."

"Hiç bedel ödememesi gerekenler bu ülkeyi sırtında taşıyan KOBİ'ler kredilerin daraltılması sonucunda hem de büyümeye ihtiyaçları varken, onların yaratacağı istihdama ihtiyacımız varken, onların getireceği dövize ihtiyacımız varken daralmaya, küçülmeye, konkordatalara, iflaslara sürüklenme durumundadır. Ülkenin çıkışı, hepimizin çıkışı hukukun üstünlüğündedir, demokrasidedir ve siyaset kurumunun girişimleri, girişimcileri, iş insanlarını en iyi şartlarda çalışabilecekleri şekilde huzur vermesindedir.

Normal şartlarda siyaset sanayiye, ekonomiye, girişimcilere en uygun ortamı yaratmak için teşvikler, destekler sağlaması gerekirken adeta iş dünyası siyaset köstek olmasın, siyaset bir huzur versin biz gerisini halledelim noktasına gelmiştir. Türkiye bunu hak etmiyor. Türkiye'deki yatırımcılar, iş insanları bunu hak etmiyor. Onlar çalışamaz, üretemez, satamaz, borcunu ödeyemez duruma geldiklerinde maaş verdikleri emekçileri işsiz kalınca onlar bunu hak etmiyor. Onların evlatları bunu hak etmiyor."

‘Daha fazla zarar verilmemesi noktasında bir çağrıda bulunuyoruz’

"Ve çıkışın demokraside olduğu, çıkışın hukukun üstünlüğünde olduğu, çıkışın piyasaları dalgalandıracak siyasi rekabetler her sabah erken saatte siyasi operasyonlarla yaratılan tedirginliklerde olmadığı son derece açıktır. Biz buradan bir kez daha ülkeyi yönetme sorumluluğu halen üzerinde olan ve maalesef ilk seçime kadar üzerinde taşıyacak olan iktidara artık bu kaotik gündemlerden çıkıp iş insanlarına ve istihdam yaratan bu önemli yapılara, daha fazla köstek olunmaması, daha fazla zarar verilmemesi noktasında bir çağrıda bulunuyoruz.

Bugün Türkiye'de siyasetin de ama en çok iş dünyasının da ihtiyacı olan şey huzurdur, normalleşmektir. Kimse yargılanmaktan muaf değildir ama istisna olması gereken tutuksuz tutuklu yargılamanın bir kural haline geldiği bu süreçte bir tutuksuz yargılamanın kafaların karışık olduğu bir süreçte şeffaf bir şekilde televizyon televizyon kanallarından yayınlanacak yargılamaların son derece önemli olduğunu düşünüyoruz."