Özgür Özel Ruşen Çakır’a konuştu: “Sağ açık Mansur Yavaş, sol açık Ekrem İmamoğlu, ‘Aman birbirinize pas atmayın’ denir mi?”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Medyascope Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Siyasette yumuşama” olarak tanımladığı süreci “Siyasette normalleşme” olarak değerlendiren Özel, cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmasına nokta koyarkenki kararlı duruşunu da “Eski bir hastalığı terk etmek için kestim attım” sözleriyle açıkladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Ruşen Çakır’a verdiği yanıtlar şöyle:
Özel adaylık tartışmasını kapattı: “Eski bir hastalığı terk etmek için kestim attım”
Özel, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın “Ben Erdoğan’ın yerinde olsam Özgür Özel ile yarışmak istemem” sözlerinin ardından başlayan adaylık tartışmasına, kararlı bir duruş sergileyerek “Birilerinin tükenmekte olan iktidarına tekrar fırsat vermek gibi bir hata yapmayacağımdan herkes emin olsun” diyerek neden nokta koymak gereği duyduğunu şu sözlerle anlattı:
“Partide her şey çok iyi giderken eski bir hastalığı nüksettirmeye çalışıyorlar. Zaten biz geçen sefer o hastalıktan dolayı kaybettik, erken aday tartışması ve sürekli aday tartışması. Zamanı mı şimdi? Şimdi vatandaşın beklentilerini konuşma, iktidara hazırlanma zamanı, politikaları revize etme, iyi bir tüzük yapma, iyi bir program yapma, seçim bildirgesi hazırlığını başlatma zamanıyken aday tartışması… Günü gelince bakacağız. Anket yaparız, üyeye sorarız, her şeyi yaparız ve çok demokratik bir şekilde en doğru adayı belirleriz. O yüzden eski bir hastalığı terk etmek için kestim attım.”
“Teknik direktör, penaltı atılacağı zaman ‘Çekilin, ben atacağım’ demez”
Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile karşı karşıya getirilmeye çalışılması yorumuna sporcu kimliğiyle cevap verdi:
“Ekrem Bey ile Mansur Bey’i veya Ekrem Bey ile beni karşı karşıya tutmaya çalışıyorlar. Ben ortaokul, lise, üniversite, hentbol takım kaptanıyım. Altı numara oynarım, orta oyun kurucuyum. Yani takımı doğru sevk eden, yönlendiren. Hatta kendimi bir takımın oyuncusu değil, teknik direktör olarak görüyorum. Teknik direktör, penaltı atılacağı zaman ‘Çekilin, ben atacağım’ demez. Antrenmanda olabilir ama final maçında demez, en doğru oyuncuya attırır. Ben çok iyi bir CHP Genel Başkanı olurum ama çok iyi bir cumhurbaşkanı adayı olur muyum? Benden iyisi varsa, benden daha çok oy alabilecek varsa o aday olur. Türkiye İttifakı ne demek? Milliyetçiden de, muhafazakardan da oy alacaksın. Bu konuda anketler birilerini yukarıda gösteriyorken kendin aday olamazsın. O yüzden ben bugün bu tartışma bitsin diye konuştum.”
“Sağ açık Mansur Yavaş, sol açık Ekrem İmamoğlu, ‘Aman birbirinize pas atmayın’ denir mi?”
“Teknik direktör olarak şimdi takımda benim bir sağ açığım var, bir sol açığım var. Sağ açık Mansur Yavaş, sol açık Ekrem İmamoğlu. Yarın bakarsın orta sahadan çok kabiliyetli biri daha gelir, bambaşka şeyler olur. Bilemezsin. Ama bugün için böyle sağ açık, sol açık, çift santrafor oynuyorken ‘Aman birbirinize pas atmayın’ denir mi? En büyük hastalık takımın içindeki çekişmelerdir. Rakibin yapamadığını, takım içindeki çekişme yapabilir.”
“‘Tayyip Erdoğan rakibini kendi belirliyor’ demek özgüvensiz siyasetin kötü mirası”
Özel, Erdoğan’ın karşısına çıkacak rakibi kendisinin belirlediği değerlendirmelerine de cevap verdi:
“Bu Tayyip Erdoğan’a olmayan bir gücü atfetmek demek. Birkaç mahsuru var. Bir tanesi adı geçenleri aşağılamak. ‘Tayyip Erdoğan isterse bunu aday yapar, isterse yapmaz’ demek, partinin kurumsal kimliğini aşağılamak ve Tayyip Erdoğan’a da siyaset üstü bir güç atfetmek demektir. “CHP kendi adayını kendi belirlemeyecek, Tayyip Erdoğan belirleyecek” demek 47 yıl seçim kazanamamış özgüvensiz siyasetin bize bıraktığı kötü bir miras.”
“Erdoğan mesafeli değildi, karşılıklı espriler oldu”
Özel, 2 Mayıs Perşembe günü AKP Genel Merkezi’nde Erdoğan’la görüşmesinin nasıl geçtiği sorusunu da cevapladı:
“Son derece saygılıydı, mesafeli değildi. Manisa’dan bahsederken birtakım gülüşmeler, karşılıklı espriler de oldu ama toplantının geneli diplomatik bir dil içinde geçti. Zaten Namık Tan çok düzenli not tuttu. Onları deşifre ettik. Zaman zaman Türk dış politikasında da, CHP’de de kayıtdışı siyaseti eleştirmişliğimiz var. Ben partiyi kurumsallaştırmak istiyorum, o yüzden yaptığım görüşmenin notunu güvenli bir şekilde arşivimize koyduk. Ayrılırken, gelecek devir teslimde genel başkana vereceğiz.”
“Yumuşama değil normalleşme, çünkü normali bu”
Erdoğan’ın “Siyasette yumuşama dönemine girdik” sözlerine Özel, 6 Mayıs’ta Deniz Gezmiş’in mezarı başında yaptığı konuşmada “Taksim, ODTÜ Stadyumu yasaksa, arkadaşlarımız Gezi’den tutukluysa kimse normalleşmeden bahsetmesin” diye cevap vermişti. Siyasetin normalleşmesinden ne beklediğine de açıklık getirdi:
“Ben yumuşama kelimesini doğru bulmuyorum, normalleşme kelimesini doğru buluyorum. Çünkü normali bu. Boksörler sıkı yumrukla dövüşür, insanlar el sıkışır. Siyaset, konuşmak ve el sıkışmakla olacak bir şey. 1977-1980 yılları arasında CHP ile Adalet Partisi’nin başındaki genel başkanlar birbiriyle el sıkışmadılar, darbeciler ellerini ovuşturdular. 1980’de darbe geldi, memleket çok büyük şeyler kaybetti. O yüzden el sıkışmaktan vazgeçmemek lazım. Ben el sıkışmanın ve siyasette geri kazanılan bu iklimin Türkiye’ye de, herkese de faydasının olacağını düşünüyorum.”
Özel’den Erdoğan’a: “Mevcut Anayasa’ya tam uyum bekleriz, bunun için de birkaç ay sizi izleriz”
Çakır’ın Kobani davası Osman Kavala ile Can Atalay’ın durumu ve Gezi tutukluları için atılacak adımların normalleşmenin ötesinde yumuşama anlamına geleceği yorumu üzerine Özel şöyle devam etti:
“Erdoğan ile birçok konuyu konuştuk ve dönüp dolaşıp anayasa gündemine gelince ben şunu söyledim: ‘Mevcut Anayasa’ya tam uyum bekleriz, bunun için de birkaç ay sizi izleriz.’ Eğer AYM, AİHM kararlarına uyma, bazı yasaklardan vazgeçme, Taksim’in barışçıl protestolar için kullanılmasının önünde engel olunmaması, İstiklal Caddesi’nin yürüyüşlere açılması, ODTÜ’de devrim stadına yasak getirilmemesi, şenliklerin, festivallerin yasaklanmaması gibi konularda normal demokrasilerde olan noktaya gelirse oldukça önemli kazanımlar olur. 28 Şubat davasının tutuklularından tutun, Gezi’ye kadar birçok konuda konuştuk. Şimdi ben ‘Onlar bunu dedi’ diyemem, dememem lazım ama ihtiyatlı bir iyimserlik içindeyim diye söylemiştim. O iyimserlik içinde takip edeceğiz.”
“İyi siyasetçiler gerilimin kimseye faydası olmadığını görüyor”
İktidar kanadında da gerçekten normalleşmeyi isteyen “iyi siyasetçiler” olduğunu belirten Özel, şunları söyledi:
“İyi siyasetçiler şunu görüyorlar: Bu gerilimin kimseye faydası yok, artık iktidara da yok. Çünkü gerilim siyasetinde her iki taraf da gerilimden besleniyor, kendi taraftarları arkasında konsolide oluyor. Bu da büyük parçanın lehine oluyor, seçmenler arası geçiş olmuyor. Kurultayımız bittikten sonra, ekibimizle yaptığımız değerlendirmede, birtakım ölçme değerlendirmelerle, odak grup çalışmalarıyla oturduk, düşündük, taşındık ve şuna karar verdik. Gerilim belki iki tarafa da yarıyor ama onları iktidarda tutuyor, muhalefeti kendi içinde iktidarda tutuyor.”
“Önemli olan gerilim siyasetini terk etmek”
“Önemli olan gerilim siyasetini terk etmek, yumuşamak, yerel seçimi yerel seçim gibi yaşamak, iyi adaylar belirlemek ve toplumun gerçek sorunlarını konuşmak. Böyle yaparak gerilimi düşürürsek, bu bizden uzak duran ama aslında bizim seçmen kadar işsiz, bizim seçmen kadar yoksul, bizim seçmen kadar emekli maaşıyla geçinemeyen, bizim seçmen kadar mağdur insanları bize yaklaştırabilir. Seçim sonucu bunu doğrular nitelikteydi.”
“İYİ Parti’ye saldırıyormuş gibi bir görüntü vermek istemeyiz”
İYİ Parti’den istifa eden Bahadır Erdem, Sevinç Atabay ve milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu CHP’ye katıldı. İYİ Parti’den transferler hakkında Özel, “Bir milletvekili ve çok üst düzey katkısı olabilecek iki akademisyen. Zaten iyi eğitimli, kentli seçmenin çok dikkatini çeken ve CHP seçmenine cazip gelen isimler bunlar. Bu isimlerin artık CHP’de toplanmasında bir mahsur yok ama hepsi birden İYİ Parti’ye saldırıyormuş gibi bir görüntü vermek istemeyiz” diye konuştu.
“İnsanlar kazanmayı hazmedebildiğinizi görürse size bu ülkeyi de yönettirir”
Özel, 31 Mart Yerel Seçimleri’ni birinci parti olarak tamamlamalarının ardından kibire kapılmamaları gerektiğine ilişkin konuştu:
“Seçimi kazananların kibrine, şımarıklığına sert tavırlarına yıllardır tepki gösteriyorsam bunu kendim yapmamam lazım. Çünkü bu fırsat bir kez ele geçiyor. Seçimi kazandığınız akşam insanlar size ‘Bu yönetmeye hazır mı, kazanmayı hazmedebiliyor mu’ diye bakıyorlar. Eğer sizin kazanmayı hazmettiğinizi, kimseyi ezmediğinizi ve hemen işinizi yaptığınızı görürse size bu ülkeyi de yönettirirler. Ama bir yerel seçim başarısını, kibre dönüştüren bir partiye ülkeyi emanet etmezler.”
“Manisa’da beş yıl anlattıklarımı burada da tekrar ettim”
“Tüm kadrolarımızı sürekli uyardım. Ayrıca bu çok yeni veya bu seçime özgür bir şey değil. 2019’da Manisa’da dört belediye kazanmıştık, dördünde de balkon konuşması yaptım. ‘Kimseyi rahatsız etmeden gidip uyuyun, kimsenin kapısında penceresinde davul çalmayın’ dedim. Bizim oralarda kaybedenin kapısında davul çalma vardır. Onlar bize çaldığında, çocuklarımız nasıl üzülüyordu, korkuyordu, eşlerimizin yüzüne bakmakta nasıl zorlanıyorduk? ‘Kimseyi karısına mahcup etmeyin, çocuğunu korkutmayın. Yarından itibaren de oy vermeyenleri oy verenleri gidin kucaklayın’ demiştim. Manisa’da beş yıl önce dört ilçe belediye başkanım bir yanımda, ilçe başkanlarım bir yanımda anlatmıştım, burada da onu tekrar ettim. O yaklaşım Manisalılar için sürpriz değildi mesela.”
“Manisa’da yerel seçimde hep Özgür Özel mağduriyeti vardı, bilirler bunu”
Ruşen Çakır’ın Özel’e memleketi Manisa’da CHP’nin seçimi büyük bir farkla kazandığını hatırlatması üzerine, il örgütünün kendisine “Seni mahçup etmeyeceğiz” sözü verdiğini şu cümlelerle anlattı:
“Manisalılar beni çok iyi tanıyorlar ve şunu çok iyi biliyorlar. Ben 2019’da yerel seçim kaybettim, 2014’te kaybettim. 2004’te CHP’nin Manisa’daki yerel seçimdeki oyu yüzde 6. Ben 2009’da yüzde 15 aldım, 2014’te yüzde 20 aldım. Kazanabileceğim bir seçimde, ‘Tatava yapma bas geç’ ile ‘Manisa, Adana, Mersin’de MHP’ye, tüm Türkiye’de CHP’ye’ denen kampanyanın kurbanıyım ben, yüzde 29’larda başa yarışıyorken düştüm. Manisa’da yerel seçimde hep Özgür Özel mağduriyeti vardı, bilirler bunu. Manisa merkez sağın çok güçlü olduğu bir yerdir. Meclis’i izleyenler beni kavgacı falan sanıyorlar. Oysa ki ben ne Manisa’da ne bir başka yerde, meslek siyasetinde hiç kavgacı birisi değilimdir.”
“14-28 Mayıs’ta beş partiyle yüzde 29 oy oldığımız şehirde 10 ay sonra yüzde 58 oy aldık”
“Ben genel başkan seçildim. Tanju Tosun Manisa’da bir çalışma yapmış. Geldi bana, çok ciddi bir kısmı AK Parti ve MHP seçmeni olan toplam yüzde 14’lük bir kesimin ‘Hiç CHP’ye oy vermedim, Özgür Özel’in hatırına verebilirim’ dediğini söyledi. ‘Partide büyük bir sıçrama var, doğru bir adayla şansınız olabilir’ dedi. Biz de benim gibi bir aday belirledik. Tıraşçı Ahmet’in oğlu, o sırada il başkanımız, benim yakın arkadaşım ama çok pozitif bir kişi. Hem Özgür Özel’in memleketi meselesini örgüt çok iyi kullandı. Bir süre sonra ben Manisa’ya gittiğimde koluma giren herkes ‘Seni mahcup etmeyeceğiz’ diyordu. AK Parti’nin bir dönem önceki yöneticisine ‘Sen de mi oy vereceksin’ dedim, ‘Ispartalıların Süleyman Demirel’e oy vermesi gibi biz de sana vereceğiz’ dedi. Birisi ‘Manisalılar, kadir kıymet bilmiyor, Genel Başkan çıkmış sahip çıkmıyorlar dedirtmem’ dedi mesela. Bu duygu çok hakim oldu. İkincisi bütün adaylar çok doğruydu. Geçen sene beş parti birden yüzde 29 oy aldığımız şehirde biz 10 ay sonra yüzde 58 oy aldık, tam iki katı.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.