Özgür Özel o hikayeyi ilk kez anlattı! 'Erdoğan kendini çekti, cezayı Akın Gürlek verdi'

Özgür Özel o hikayeyi ilk kez anlattı! 'Erdoğan kendini çekti, cezayı Akın Gürlek verdi'

CHP’nin ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitingleri devam ediyor. Özgür Özel’in dikkat çeken açıklamalarda bulunması beklenirken, yurttaşlar bu akşam Sultangazi’de bir araya geldi. Ekrem İmamoğlu mitinge gönderdiği mektupta "Bize duyulan kin ve öfke, milletimizin bizim yönetim becerimize ve ahlakımıza gösterdiği büyük teveccühe karşı duyulan kin ve öfkedir. Bize duyulan kin ve öfkenin nedeni, Sultangazi’ye kazandırdığımız kreşlerdir, Kent Lokantası’dır, Ahmed Arif Kütüphanesi’dir" dedi.

CHP’nin ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitingleri devam ediyor.

İstanbul'da yurttaşlar 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' demek için bu akşam bu Sultangazi'de bir araya geldi.

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ise tutuklu cumhurbaşkanı adayı ve seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mektubunu okudu:

"Sevgili İstanbullar, benim güzel hemşerilerim… Sultangazi’nin değerli hanımefendileri, beyefendiler, sevgili gençler, canım çocuklar… Hepinizi saygıyla, sevgiyle, hasretle selamlıyorum, dostlukla kucaklıyorum. Burası, milletin iradesini yok sayma hadsizliğini gösterenlere karşı, hukuka ve demokrasiye sahip çıkanların meydanıdır. Burası, adalet ve hürriyet sevdalılarının meydanıdır. Birliğin ve kardeşliğin meydanıdır. On milyonların umudu bu meydandadır. Sizler; umudun, cesaretin, direncin simgelerisiniz. Her birinizle gurur duyuyorum, yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. Bir yıldır süren, her türlü imkânın seferber edildiği bir soruşturmanın sonucunda ortaya konan iddianame, bir utanç vesikasıdır. Hukuk adına, demokrasi adına, siyasi ahlak adına bir utanç vesikasıdır. Hukukun, devlet ciddiyetinin gerekleri ayaklar altına alınmış, iddianame adı altında ortaya bir ‘siyasi niyet beyanı’ konulmuştur. Bu iddianameyle iktidar; rakiplerine hayat hakkı tanımama, milli iradeyi baskı altına alma niyetini açıkça ilan etmiştir. Kanıtsız, tutarsız, hukuksuz bir iddianameyle, bizi siyasetin dışına atmaya çalışanlar, milletin özgürce seçim yapmasından korkuyorlar. Belediyelerde ortaya koyduğumuz olağanüstü performanstan korkuyorlar.”

“BİZE DUYULAN KİN VE ÖFKENİN NEDENİ…”

“Bize duyulan kin ve öfke, milletimizin bizim yönetim becerimize ve ahlakımıza gösterdiği büyük teveccühe karşı duyulan kin ve öfkedir. Bize duyulan kin ve öfkenin nedeni, Sultangazi’ye kazandırdığımız kreşlerdir, Kent Lokantası’dır, Ahmed Arif Kütüphanesi’dir. İhtiyaç sahiplerine en adil biçimde sunduğumuz sosyal destek ve yardımlardır. İş arayan vatandaşlarımızı iş verenlerle buluşturduğumuz Bölgesel İstihdam Ofisimizdir. Bize duyulan kin ve öfkenin nedeni, onlardan kat be kat fazla yaptığımız metrolardır, imar çetelerinden kurtarıp halka açtığımız yeşil alanlardır. İnancı, kimliği, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, yaşam tarzı ne olursa olsun herkese aynı gözle bakıp, eşit davranma ahlakını bu şehrin yönetimine hâkim kıldığımız için bize karşı kin ve öfke duyuyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarihinde, hatta ülkemizin tarihinde ilk kez bir ‘İnanç Masası’ kurarak, camilere, cemevlerine, kiliselere, sinagoglara eşit hizmet ettiğimiz için bize düşmanlık besliyorlar. Çünkü biz; bu eşitlikçi, adaletli yönetim anlayışımızla, onların elindeki ‘kutuplaştırarak iktidarda kalma silahını’ etkisiz hale getiriyoruz.”

“ONLAR, MİLLETTEN KORKUP KAÇANLAR; BİZ İSE MİLLETE GÜVENİP, KUCAK AÇANLARIZ”

“Onları iyi tanıyın. Onlar, milletten korkup kaçanlardır. Biz ise millete güvenip, kucak açanlarız. Onları iyi tanıyın. Onlar; hukuku yok sayıp, siyasi rakiplerini yargısız infaz etmeye kalkanlardır. Beni, Silivri’de bir hücrede tutmak yetmiyor onlara. Sesim hiç duyulmasın, fiziki varlığım hiç görülmesin, düşüncelerim, sözlerim hiç yayılmasın istiyorlar. Benim kişisel sosyal medya hesabımı kapatmak yetmedi onlara, şimdi de Cumhurbaşkanı Adayı kimliğimle yaptığım paylaşımları engellemek için ‘Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’ hesabımızı kapattılar. İddianameye karşı gerçeklerin ortaya konulmasını engellemek için internet sitelerini, sosyal medya hesaplarını kapatıyorlar. Ben, aylardır ‘yargılama canlı yayınlansın, millet gerçeği görsün’ diyorum, onlar, aylardır bu talepten kaçacak delik arıyor. Ama yolun sonu göründü. Korku kaybedecek, cesaret kazanacak. Kötülük kaybedecek, iyilik kazanacak. Bir kişi kaybedecek, bir büyük millet kazanacak. Onlar için yol bitti. Biz ise yolun başındayız. Millet sırtını döndü, onların umudu kalmadı. Artık umut sizsiniz. Umut sizsiniz!”

AHMED ARİF’İN DİZELERİYLE SESLENDİ: “BİR UMUDUM SENDE / ANLIYOR MUSUN?”

“Sultangazi’ye açtığımız Ahmed Arif kütüphanemizin duvarlarında ne yazar biliyorsunuz değil mi?

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,

Namuslu, genç ellerinle.

Kızlarım,

Oğullarım var gelecekte,

Her biri vazgeçilmez cihan parçası.

Kaç bin yıllık hasretimin koncası,

Gözlerinden,

Gözlerinden öperim,

Bir umudum sende,

Anlıyor musun?

Hep birlikte umudu büyüteceğiz, her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak! Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in konuşmalarından satır başları şu şekilde:

"Benim şatafata değil, bu meydana ihtiyacım var!

Gencecik bir anne, kolunda çocuğu... Bir dakika dedi, çantasından anne kartı buldu, çıkardı. Ekrem Başkan'a kalp yaptı. Ben o gün, çocuğuna bakmak için çalışamayan ama anne kartın avantajıyla bir yere gidebilen, anne kartın annelere yaptıklarıyla minnet dolan birisinin, o sıcaklığı o ilgisini gördüm. CHP, Ekrem Başkan, diğer başkanlarımız o kadar çok insanın hayatlarına öyle dokundular ki... O yüzden bu ülkenin geleceğinde Ekrem Başkan'lar var. Bu yüzden hedefteyiz!

90'larda Gazi'de yaşananlar dün gibi. O zaman bu ilçenin barışını, kardeşliğini hedef aldılar. Şimdi burası uyuşturucu çetelerinin hedefi altında.

AKP'nin kara düzeni kimseye iyi gelmedi. Bütün dünyada suç endeksi yakından takip ediliyor. En çok suç işlenen 10. ülkeyiz. Bizden daha çok suç işlenen, Myanmar, Meksika, Lübnan... Irak'ta bizden daha az suç işleniyor. Uyuşturucu ticaretinde hem transit hem hedef ülke. Öyle bir durumdayız ki bununla mücadele ediyormuş gibi yapıp, bir takım çetelerin korunması herkesin dilinde. Her gelen iç işleri bakanı bir öncekini bununla mücadele etmemekle suçlayıp bilgi sızdırıyor.

Bu iktidar döneminde mücadele edilen bir suç var, o da Erdoğan'ı yenme suçu. İmamoğlu bu suçu üst üste 3 kez yedi diye, o bu gece burada değil Silivri'de yatıyor. Erdoğan ülkeyi şirket gibi yönetirken, sağlık bakanı atadı, hastane zincirleri var, kültür bakanı atadı, turizm şirketi var.. Şirketinin adı da KADAŞ. Kara Düzen Anonim Şirketi.

Sadece zenginlerin çıkarları ve beyefendilerin koltukları güvende. Ant olsun ki değiştireceğiz, AKP'nin kara düzenini yıkacağız. Bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak. 

Yıllardır mecliste de söyledim. Bu ülkede Alevilerin eşitlik sorunu vardır. Bu sorunu görmeyen ahmaktır, alçaktır. Cami ne kadar ibadethaneyse, cemevi o kadar ibadethanedir, nokta! Alevilik kültür değildir, inançtır. İnanç olduğu için saygındır, saygı duyulacaktır. 

Aleviler eşit yurttaştır, haklarını alana kadar mücadele sürecektir. Açıkça söylüyorum. Madımak utanç müzesi yapılacak. Cemevi ibadethane yapılacak. 

Bu yalanları atanlar hala televizyonda konuşuyorlar. Buradan söylüyorum. Bu yapılan 8 aylık zulmü unutmam. Yaz gelir, kış gelir. Kurt yediği ayazı unutmaz.

İftira at, kanıt bulama. Ben uyardım. Savcılar kendilerini kurtarır.

TRT yayınlasın, iftirayı da iftiracıyı da göreyim. Aslan gibi arkadaşlarımızın cevaplarını da millet görsün.

19 Mart'ta 3 gizli tanık vardı, 3 odun. İddianamede 'Meşe' yok. 'Meşe' kafayı yemiş. 'Meşe'yi iddianameye koymadılar. 'İlke' diye birine kopyalayıp yapıştırdılar. Gizli tanık bir gerçek kişidir, yüzü, sesi gizlenir. 8 ay sonra 'ben tanık değiştirdim, Meşe değil, İlke söyledi' olmaz. 

Mahkemede tanık değiştirilir mi? Savcı oyuncu değiştiriyorsa, bu oyundur. Suçüstü yakalanmışsındır.

Sayın Erdoğan'a sesleniyorum. Bugün darbecilerin Zekeriya Öz'ü yurtdışına kaçtı. Mustafa Balbay da, İlker Paşa da alnı açık geziyor. Ak toroslar çetesinin arkasında duramadığını görüyorum. O bomboş iddianameyi savunamacağını görüyorum. Bu işlerde baltayı taşa vurdunuz.

Tutuksuz yargılama yapın, TRT'den canlı yayınlayın. Artık hizmet yarışı olsun. 

Bir yandan birileri "barış" diyecek, bir yandan bizim 10 belediyemiz, DEM'in üç belediyesi kayyumla yönetilecek, DEM'in belediyelere girmesi suç sayılacak, Tayfun Kahraman, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala içeride olacak, siz "Barış" diyeceksiniz! Barış isterken bunu getirmeyen, derenin boyunu görmek için, "Ben girmeyeyim, boğulursa MHP boğulsun" diyen Erdoğan'a söylüyorum! Her şeyi sen yöneteceksin, sıkışınca MHP'yi öne süreceksin, kötü olursa sıyrılacaksın, başkalarından hesap soracaksın!

 

İlk kez Sırrı Süreyya Önder'in anlattığı bir hikayeyi paylaşayım. Sırrı Süreyya Önder dedi ki, bu Akın Gürlek'i sen bilmezsin, ben bilirim. 2015'te Dolmabahçe sürecine girdik. Nevruz'da mektubu sen okuyacaksın dediler, barış olsun diye okudum. Sonra Erdoğan zoru görünce Dolmabahçe'den haberim yoktu dedi. Duracak bayrağın yerine kadar telefonda konuşuyordu, haberim yoktu. Beşir Atalay'ı, kendi heyetini siyaset dışına attı. Bizimkileri de mahkemelerin önüne attı dedi. 2025'te okuduğum mektuptan 3.5 yıl hapis cezası aldım dedi. Cezayı veren Akın Gürlek. Kürsüye yürüdüm, uzattı başını, 'Bana buradan ceza verme, başka maddeden ver' dedim. 'Niye?' dedi, 'Bir daha barış için inisiyatif alacak başka birini bulamaz bu devlet' dedim. Sırıttı, bastı 3,5 yıl cezayı."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.