Özgür Özel: Demokratikleşme olmadan kalıcı barış sağlanamaz
CHP lideri Özgür Özel, "Birileri, terörü bitirip Kürt meselesini belli boyutlarıyla çözüp, demokrasi sorununu ve otoriter rejimi aynen koruyarak yoluna devam etmek istiyor. Bu mesele demokratikleşme adımları olmadan kalıcı biçimde çözülemez" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İlke TV’de “Konuşma Zamanı” programına konuk oldu. Özel, programda Dilek Odabaş, Banu Güven ve Ercüment Akdeniz’in sorularını yanıtladı.
Özel'in konuşmalarından öne çıkan kısımlar şöyle:
Kurultay sonrası yol haritası
“Şu anda partide görünen, yani normal parti süreçleri içinde yer alan herkes aynı hedefe kilitlenmiş durumda: İktidar ve bunun için mücadele. Bunu kurultay konuşmamda da açıkça söyledim. Ben kimseye güzel günler, kolay bir yoldan iktidar yürüyüşü vaat etmedim. Acı çekmeyi ama direnmeyi, zulüm görmeyi ama teslim olmamayı vaat ettim. Mücadele vaat ettim. Eninde sonunda da iktidar vaat ettim.
Bu konuda parti içinde tam bir mutabakat var, ortada hiçbir şüphe yok. Anahtar listemiz olağan kurultaydan hiç delinmeden geçti. Zaten listemiz Türkiye İttifakı’nı temsil ediyor. Kürt demokratlar, muhafazakâr demokratlar, milliyetçi demokratlar, sosyal demokratlar var. Hepsi CHP’nin tüzüğüne ve programına bağlı ama birbirinden farklı renkler taşıyor.
Parti içinde geçmişte yaşanan tartışmalar artık geride kaldı. Son seçimlerde, Sayın Kılıçdaroğlu ile yarıştığımız kongrede en sert itirazları dile getiren isimlerden Zeynel Emre bugün partinin sözcüsü. Bu da gösteriyor ki biz o tartışma dönemlerini kapattık.
Parti bu birlikteliği sağlarken, hâlâ dışarıda bir yerlerde tartışma yaratan, huzursuzluk üretenlerle artık meşgul olmayacağız. Kurultaydan sonra çıkıp, partinin çıkmadığı televizyonlarda çok ağır sözler söyleyenlerle yolları ayırdık. Bundan sonra bir bütünü tek başına enfekte etmeye çalışan tekil odaklarla da zaman kaybetmeyeceğiz.”
Cellat tartışması
“31 Mart’taki darbeden sonra bütün partiler büyük bir dayanışma gösterdi. Hepsine müteşekkiriz. Orada burada. Ayrıca diyorum HDP’nin eş genel başkanlarının hapiste olması Zafer Partisi’nin genel başkanın beş ay hapiste tutulmuş olması ve 19 Mart darbesi bizatihi partilerden çok halkın seçme hakkına vurulmuş darbelerdir diyorum. Ve hangi siyasi partiden olursa olsun bunu izleyebilirsiniz. Herkesi Stockholm Sendromu’na karşı uyarıyorum. Celladınıza aşık olmayın diyorum. Ben burada bir ama burada bir gerçeklik var. Bunu DEM Parti’ye söylemedim. Eşgenel başkanlarına da açıkladım kendilerini kastetmediğimi.
Bizim DEM Parti’yle ilişkileri bozma lüksümüz yok bu siyasi çıkarlar açısından değil. Türkiye’nin ortak geleceği, çözüm umudu, barış umudu, demokrasi umudu, bu baskılardan kurtulma birlikte bir ortak yarına yürümek için DEM ile CHP ayrı düşemez. Hatta sandıktan ümidi olan kimse birbirinden ayrı düşemez. Ben 19 Mart, 26 Mart arası, Saraçhane’de otobüsün üstünde aynı anda hem Selahattin Demirtaş’ı hem de Zafer Partisi’nin genel başkanının meselesini söyledim. Israrla kurtuluş yok tek başına dedik. Bu bir demokrasi meselesidir.”
İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı
Tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda başka bir plan olup olmadığıyla ilgili soruya şöyle yanıt verdi:
“İmamoğlu’yla ilgili soruya yanıtım net: Ekrem Başkan’ın meselesi bizim A, B, C, Z planımız. Sonuna kadar. Bunun başka bir yorumu yok. Çünkü aksi bir tartışma, iktidara yakın medyanın özellikle kaşımaya çalıştığı, CHP içinde ayrılık ve belirsizlik var algısına hizmet eder. Biz bu oyuna gelmeyiz.
Adayın belirleneceği güne kadar Ekrem İmamoğlu bizim adayımızdır. Ben partinin genel başkanı olarak istersem kendim aday olabilirdim, doğal aday da olurdum. Ama bunu yapmayacağımı söyledim. MYK’dan aday belirlemedik, PM’den aday belirlemedik. İki milyon üyemizle ön seçim yapacağız dedik. Tüzüğümüzde olan halk yoklamasını, bu darbe girişimine karşı “dayanışma sandığı” adıyla hayata geçirdik.
On beş buçuk milyon kişi oy kullandı. CHP’nin üye sayısı iki milyon. Demek ki en az 13 milyondan fazla yurttaş, CHP üyesi olmadığı hâlde gelip oy verdi. Bu tablo şunu gösteriyor: Ekrem İmamoğlu artık sadece CHP’nin adayı değil, halkın adayıdır. Ben bu noktadan sonra o adayı çekip yerine başka birini koyamam."
"CHP’nin olmadığı komisyondan korkun"
Özel, Meclis’te kurulan komisyona dair şunları söyledi:
"Komisyon tartışmaları yapılırken, nitelikli çoğunluk–basit çoğunluk ayrımı başta olmak üzere pek çok konuda mücadele verdik. Seyahat gibi teknik kararlar basit çoğunlukla alınabilir ama hayati kararların nitelikli çoğunlukla alınması gerektiğini savunduk ve buraya kadar geldik. Bu komisyona girerken yalnızca çözüm vaat etmedik; aynı zamanda bu meseleden rahatsızlık duyan, geçmiş çözüm sürecine ciddi tepki göstermiş kırılgan kesimlere de açıkça şunu söyledik: CHP’nin olduğu komisyondan değil, olmadığı komisyondan korkun. Biz orada hepinizin güvencesiyiz."
"Halka açık olunmadı"
Özel, geçiş yasasının nasıl uygulanabileceğiyle ilgili soruya şöyle yanıt verdi:
“Aslında bu soruya iki yönlü cevap vermek lazım. Önce olumsuz tarafından başlayayım. Bu sürecin buraya geleceği baştan belliydi. Şu anda herkes aynı resme bakıyor ama farklı tarifler yapıyor. Rahmetli Sırrı Süreyya Önder’le bu konuları ilk konuştuğumuzda bana şunu söylemişti: 'Geçen sefer önce çözüm sonra barış dedik, bu sefer önce barış sonra çözüm diyoruz.' Ben de itiraz ettim, 'Olur mu böyle?' dedim. Bana, 'Kırk yıldır süren bir meselede bir çözüm umudu varsa, uzatılan eli tutarsın' dedi. Haklıydı.
Ama geldiğimiz noktada görüyoruz ki, bu işin doğası gereği bir süreci var. Ön görüşmeler, müzakereler, karşılıklı güven artırıcı adımlar, ön hazırlıklar, kamuoyunun bilgilendirilmesi, toplumsal desteğin sağlanması, yasal düzenlemeler ve bir geçiş süreci… Bunlar olmadan bu iş çözülmez. Devletin belli evreleri bu süreci zaten yaşamış durumda. Bunu söylediğimizde başta kızıyorlardı ama öyle bir süreç olmadan buraya gelinemezdi.
Şimdi de görüyoruz ki belli bir noktaya kadar yol alınmış. Ama siyasi kaygılarla, seçmenlerine 'kayıtsız şartsız silah bırakma var, başka hiçbir şey yok' deniliyor. Bunun böyle olmadığını herkes biliyor. Bu şekilde anlatırsanız süreç burada tıkanır. Silahlar nereye bırakılacak, nasıl bırakılacak, kim nasıl gelecek; bunların konuşulmuş olması gerekir ve konuşulmuş. Ama halktan gizleniyor.
Açık söyleyeyim: Böyle bir sürecin evreleri konuşulmadan, planlanmadan, karşılıklı mutabakat olmadan kimse siyasi partilere 'biz hazırız' demez, kimse de bu muhataplık ilişkisine girmez. Bu belli bir noktaya gelmiş. Ama en baştan en büyük hata yapıldı: Halka açık olunmadı. Halka anlatılamayacak şeyler gizli tutuldu. Oysa baştan anlatmak, toplumsal desteği sağlamak gerekiyordu. 'Hiçbir şey yok, sadece kayıtsız şartsız silah bırakma var' denildi. Şimdi bunun böyle olmadığı ortaya çıkıyor. Komisyona yapılan sunumlar da, devlet yetkililerinin partilere verdiği bilgiler de bunu gösteriyor.
Olumsuz tarafı bu. Böyle yapılmamalıydı. Yapılınca da herkes kendi metnini yazıyor, süreç kilitleniyor gibi görünüyor.
Pozitif taraftan bakarsak şunu söyleyeyim: AK Parti ve MHP’nin kendi metinlerini yazmasında başlı başına bir mahsur yok. Zaten bize ilk geldiğinde, İmralı heyeti ve DEM heyeti de şunu söylemişti: İmralı bütün inisiyatifi eline alarak mutlak bir silahsızlanmayı sağlamakta kararlı. Kim sözünü tutmasa o tutacak. Bugün Devlet Bahçeli de o sözün tutulduğunu ve artık devletin adımlar atması gerektiğini söylüyor. O zaman bu iş bir şekilde çözülür.
Ama benim itirazım başka bir noktada. Birileri, terörü bitirip Kürt meselesini belli boyutlarıyla çözüp, demokrasi sorununu ve otoriter rejimi aynen koruyarak yoluna devam etmek istiyor. Ben buna itiraz ediyorum. Bu mesele demokratikleşme adımları olmadan kalıcı biçimde çözülemez.
'Özel yasa olacak mı, geçiş nasıl olacak?' gibi sorular soruluyor. Açık söyleyeyim, özel yasayı yazmak benim işim değil. Çünkü benim MİT’im yok, ordum yok; kaç mağara var, kaç silah bırakılacak, nasıl olacak bilmiyorum. Bunları bilecek ve planlayacak olan devlettir. Ama siyaset kurumu olarak bizim görevimiz, bu sürecin demokratikleşmeyle birlikte, topluma açık ve kalıcı bir çözüme evrilmesini sağlamaktır.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.