Özel'den Manavgat Belediyesi açıklaması: Baklavacı sizin işbirlikçiniz! Kaçak içki ve uyuşturucudan almışlar, bir ay eğitip baklava kumpasını planlamışlar!
CHP'nin "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin bugünkü adresi Antalya oldu. Mitingde konuşan Özel, Manavgat Belediyesi operasyonuna ilişkin "Polisin bir ay önce alıp saldığı baklavacı sizin işbirlikçiniz! Elimizde 32 saatlik görüntü var, dakika dakika baklava kumpasını planlamışlar!" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, son operasyonda tutuklanan belediye başkanlarına destek için o illere öncelik vermişti. Dün akşam Zeydan Karalar'a destek için Adana'da gerçekleştirilen miting sonrası, CHP'liler bugün de Antalya'da bir araya geldi.
Geçtiğimiz hafta tutuklanan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'e destek olmak gerçekleştirilen miting alanına halk akın etti.
İMAMOĞLU'NUN MESAJI OKUNDU: "BU KİRLİ BOZUK DÜZEN TARİHE GÖMÜLECEK"
CHP Antalya İl Başkanı Mahir Kamacı CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mesajını okudu:
“Sevgili Antalyalılar… Benim cesur kardeşlerim. Bir daha asla seçimi kazanamayacak olanlar. Yargı eliyle siyaseti şekillendirmeye, milleti dize getirmeye çalışıyorlar. Milletimiz kendi iradesine yönelik bu darbe girişimine meydan meydan giriştikçe, onlar da telaş içinde daha saldırganlaşıyor. Değerli yol arkadaşım Muhittin Böcek Başkanımıza reva görülen bu haksız hukuksuz muamelede çaresizliklerinin sonucudur. Çeyrek asırdır bu şehirde başkanlık yapan, şehre nice değerler kazandıran Muhittin Başkan’ın bir kitabı var. Adı ‘Ben bu şehire aşığım’… Antalyalılar da bu sevgiyi karşılıksız bırakmamış, Muhittin Başkanımızı iki kez üst üste belediye başkanlığı yapmıştır. Halkın bu sevgisine takdirine katlanamıyorlar. Kendileri milletin gözünden düştü, bizleri de düzmece davalarla milletin gözünden düşürebileceklerini zannediyorlar. Ama başaramayacaklar. Bizleri bu milletin gönlünden söküp çıkaramayacaklar. Elbette seçim sandığı bir gün halkın önüne gelecek, elbet millet bu haksızlıkların hesabını kesecektir. Bir avuç insanın kirli bozuk düzeni tarihe gömülecek, adaletin hürriyetin devri başlayacaktır” dedi.
MUHİTTİN BÖCEK CEZAEVİNDEN SESLENDİ
Sanatçı Alpdoğan Esenoğlu, tutuklanarak cezaevine gönderilen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in mesajını okudu.
Muhittin Böcek, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Sizlere 8 metrekarelik hücremden sesleniyorum. Bu hücrenin bir duvarında, sizlerin yüzlerini görüyor, sizleri duyuyorum. Bir duvarında bir Türk bayrağının, kim ne yaparsa yapsın şanla, şerefle dalgalandığını görüyorum. Bir duvarında benimle birlikte yol yürüyen, belediyedeki ekip arkadaşlarımı görüyorum. Dört duvarın sonuncusundaysa hiçbir şartta vazgeçmemeyi, yılmamayı, yorulmamayı öğrendiğim mavi gözlü devin gözlerini görüyorum.
Bu duvarlar bizleri tutsak etmiş gibi gözükse de meydanlarda yüz binler, milyonlar olmamızı sağladı. Bunu da biliyorum. Ben Torosların, şu dağların hemen yanı başınızdaki köylerinde doğmuş, büyümüş bir Yörük çocuğuyum. Vatan diye ektiğim toprakta Cumhuriyet sayesinde, milletin oylarıyla uzun yıllardır Antalya'da belediye başkanlığı yapıyorum. Çok zorlu dönemler gördüm. Acıları, sıkıntıları, hatta sizlerin dualarıyla sağ çıktığım COVID dönemini yaşadım. Ama ben bugüne kadar hukukun ve vicdanların bu derece keyfi hale geldiğini ilk kez görüyorum.
Bizler belediye başkanlarıyız. Hesap vermenin bir vazife, bir sorumluluk olduğunu biliriz. Çok şükür ne Antalya'ma ne de vatanıma veremeyeceğim hiçbir hesabım yok. Ben tüm partilerin oyuyla, desteğiyle seçilmiş, altı kez mazbata almış olduğum için buradayım, biliyorum. Türkiye'nin en borçlu belediyesini alıp, hiçbir bahaneye sığınmadan, ne devlete, ne kurumlara, ne de çalışanına borcu olmayan bir belediyeye dönüştürdüğüm için buradayım.
Kendi ata toprağımı devletime, milletime, eğitim için bağışladığım için buradayım. Akdeniz'i daha ileriye götürmek için çalışıp, Akdeniz Belediyeler Birliği Başkanı seçildiğim için buradayım. Biz hesap veririz. Kimse merak etmesin. Ama hesap sorma biçimi, şekli aslında tüm vatandaşlarımız adına bir tehlikeyi açıkça gösteriyor. Sözde itirafçı, özde iftiracıların yorum ve söylemleriyle buradayım. Ancak hiç kimsenin şüphesi olmasın. Tüm bu iftiracılar hukuk önünde adil şekilde yargılansınlar diye hayatım boyunca mücadele edeceğim ve yapılanları yapanların yanına asla bırakmayacağım.
Bu meydanda genel başkanımızın yanında durup, sizlere bakamamak, sizlere seslenememek bizlere reva görüldü. Ama inanıyorum ki bu meydan biz olup dolup taştıkça bu zulüm, bu yok etme mantığı sona erecek. Antalya'yı sizlerin takdiriyle, namus saydığım oylarınızla iki kez üst üste kazanmış başkanınız olarak, bir hücrede de olsam Toroslar gibi dimdik duruyorum. Sizlerin kalpleriyle kalbimi iyileştiriyorum.Bugün suçlandığım şeyler olsa olsa hep birlikte gördüğümüz ve güzel yarınlara uyanacağımız bir kabustan ibarettir. Ve bu kötü rüya bitip uyandığımızda yeniden umuda, yeniden yarınlara, yeniden vatandaş için aralıksız çalışmaya döneceğiz hep birlikte.
Buradan Antalya'ma, güzel şehrimizdeki her bir vatandaşımıza selamlarımı iletiyor, genel başkanımızı benim yokluğumda sizlere emanet ediyorum. Sevgiyle kalın, adaletle kalın, cumhuriyetle kalın, Atatürk'le kalın."
ÖZEL: “İRADEMİZ ÇELİKTENDİR BÜKEMEZSİN!”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel Antalyalılara seslenirken büyük bir coşkuyla karşılandı.
Özel’in konuşmasından satır başları şöyle…
“-Ey Erdoğan bu meydanı görüyor musun… Dalga dalga operasyonlarla bu milleti sindirebileceğini mi sandın. Bir o köşede bir bu köşede saldırarak CHP’nin mücadelesini kırabileceğini mi sandın? Buradayız, birlikteyiz. Enerjimiz yüksek bitiremezsin. İrademiz çeliktendir bükemezsin. İnsanımız yüreklidir korkutamazsın. Bizi yolumuzdan asla çeviremezsin. Yolumuz iktidar yolu biz kazanacağız, biz başaracağız…
-Muhittin Böcek bir kumpasla içeride tutuluyor ona sahip çıkmaya geldik. Benim Muhittin Böcek başkanla özel bir ilişkim var. Covidden hastanede yattı. Hergün kardeşiyle görüştüm. Bir gün ümit yok dediler. Ben dua ettim. Allah Muhittin Başkanı bize geri verdi. O günlerde kapıda olan kardeşinin eşi, kardeşini covidden kaybettik yenge hanım bize emanettir.
-Böcek ailesi öyle bir aile ki... Muhittin Böcek'e diyorlar ki 'oğlun eşinden ayrıldı eşi daire istedi verilen dairenin parasını mütahhide vermediniz bu rüşvettir". Oyla Muhittin başkanın oğlu kendi daire yapıyor. O zaman yeni başlamış. Birinden borç olarak istemiş. Veren kişi de bunu mahkemede böyle anlatmış 'Borç olarak istedi verdim. Bitirince ondan geri alacaktım" MASAK kayıtlarına bakıp daire verilmiş para verilmemiş diye rüşvet diyorlar. Yok ama diyelim ki bir yanlış var oğlan suç işledi diye baba belediye başkanlığından alınır mı? Örneği var mı? Var... 'Ne yaptın oğlum paraları. Sıfırladım babacım..." Baba ile oğlu aynı suçu işleyenler ülkenin başında Muhittin başkan cezaevinde."
MANAVGAT AÇIKLAMASI
Özel konuşmasında önemli açıklamalarda bulunarak, Manavgat Belediyesinde "kumpas" olduğunu açıkladı. Özel, "Antalya'da hepimizin canını sıkan görüntüler ortaya çıktı. Önümüzdeki günlerde raporun gereğini yapacağız. Ama şimdi Türkiye öyle bir şey öğrencek ki dudağımızı ısıracağız. Polis geliyor, "Aç kutuyu" diyor açıyor, eli de titremiyor. O baklavacı var ya, bir ay önce polis onu almış, kaçak içkiden ve şüpheli paketten, yüzde 99 uyuşturucuyla yakalamış. O baklavacıyı bir ay eğitmişler, oraya göndermişler. Baklava kutusunu 1 aydır planlamışlar. Baklavacıyı kendince itirafçı yaptılar!" dedi.
Özel'in Manavgat Belediyesi'ndeki operasyona ilişkin anlattıkları şöyle:
"Bir yandan, bir yandan Antalya Büyükşehir Belediyesi'nde bunlar olurken bir yandan da Manavgat'ta hepimizin yüzünü öne eğen, canını sıkan görüntüler ortaya çıktı. Yalan yok. 'Gördüm, montaj değilse tamamını atacağız partiden' dedim. İki tane muhakkik görevlendirdim. Gönderdim, çalıştı. Raporları geldi. Önümüzdeki günlerde raporun gereğini yapacağız.
Ama şimdi bütün Türkiye öyle bir şey öğrenecek, öyle bir şey duyacak ki bunların ne olduğuna bir kez daha hepimiz dudağımızı ısıracağız, 'Bu kadar da olmaz' diyeceğiz. Bakın, günlerdir baklavacı var ya, baklavacı. Hani polis geliyor, 'Aç kutuyu' diyor, açıyor. Açarken eli bile titremiyor. Gayet sakin, hazırlıklı. Kimi öyle diyor, kimi böyle diyor. O baklavacı var ya, bir ay önce polis onu almış. Onu bir ay önce çevirmede kaçak içkiler ve şüpheli bir paketle yüzde 99.9 uyuşturucuyla yakalamış.
Dinle. O baklavacıyı bir ay boyunca eğitmişler. O baklavacıyı oraya, peşinden de çantacıyı yollamışlar. Elimizde 32 saatlik görüntü var. Dakika dakika planlamışlar. Yani o hani dün dedim ya, Melih Gökçek'in oğlu. Bozuk tohum, bozuk tohum!
Onun baklavacı var ya, bize hesabını sorduğu baklava kutusunu bir aydır planlamışlar. Peki, plan ne? Baklavacıyı aldılar. Baklavacıyı aldılar. Baklavacıyı kendince itirafçı yaptılar. Manavgat'ta AK Parti ile CHP arasında üç belediye meclis üyesi fark var. Baklavacı dört isim söyledi, dördünü içeri aldılar ve hızla belediye meclis seçimine gidip Manavgat'ı AK Parti'ye geçirmeye çalıştılar. Tam o sırada, tam o sırada, içerideki belediye meclis üyeleri istifalarını, üçü istifalarını verdiler, iletildi. Onların yerine belediye meclis üyeleri yedekten geldi.
AKP'nin, dinle, AKP'nin hesabı o anda tutmadı. Peki ne oldu? Savcı baklavacıyı yeniden çağırdı, baklavacı dört belediye meclis üyesinin daha adını verdi, "Ben itirafçıyım." dedi, dördünü de aldırdı.
Yeniden AK Parti, CHP'nin önüne geçti. Hemen seçim yapıp Manavgat'ı, Manavgatlı'nın AK Parti'ye vermediği Manavgat'ı alacaklar. O sırada ortaya çıktı ki belediye meclis üyelerimiz gözaltına alınırken hepsi istifa etmiş belediyeden. Yerine, yerine yedekler yeniden çağrılacak. AK Parti başvuruyor. 'Çağıramazsınız. Önce belediye meclisi toplanacak, başkanı seçeceğiz, sonra çağıracaksınız' Bu konuda, bu konuda, bu işlemi yapan savcının eşi Manavgat, Manavgat, Manavgat İlçe Seçim Kurulu Başkanı. Biz, 'Olmaz' dedik, itiraz ettik ve itiraz Ankara'ya, Yüksek Seçim Kurulu'na gitti. YSK, 'CHP haklıdır' dedi, bugün 3'te yazıyı yolladı." Bu kumpasa karşı Savcının eşi imzayı atmak yerine rapor aldı. Merak etmeyin YSK'nın kararı kapı gibi. Akşam üstü başka bir hakim görevlendirildi. Gereğini yapacak. Ama buradaki önemli husus şudur. Ben baklava kutusu... Ayakkabı kutusu... İkisinin de Allah belasını versin. Milletin malına el uzatanın kolu kırılsın. Baklava kutusunu CHP'ye mal edenlere, Baklava üstüne Atamızın emaneti CHP'nin 6 okunu koyanlara... Foyanız ortaya çıktı. Ayakkabı kutusu da baklava kutusu da sizin. İletişim Başkanlığı baklava kutusunun çıktığı gün bütün vekillere, bakanlara üzerinde CHP yazan baklava resimleri yolladı. İnceledik, gördük ki baklavacı sizin işbirlikçiniz! Kaçak içki, uyuşturucu işiyle almışlar, bir ay salmışlar, kumpası kurmuşlar! Baklavanın üstünde ampül yanmış!"
“ÖZGÜR ÖZEL SÖZÜ; GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAYACAĞIM”
“19 Mart’ta biliyorsunuz bunlar ‘560 milyar yolsuzluk var’ diye yola çıktılar, dün İBB’nin şoförlerini tutuklamışlar. 560 milyar diye yola çıkan bir aciz başsavcı var. En son dün İBB şoförlerine otostop çekiyordu. Sebebi ne? Sebebi şu. Diyormuş ki onlara ‘Arabada dururken sizin yanınızda konuştu mu? Şundan şunu alayım, buna bunu vereyim dediler mi?’ ‘560 milyarlık yolsuzluk’ dediler, hani böyle eskiden ortası delik, metalik vardı ya, bir kör kuruş, bir kör kuruşluk ispat bulamadılar. Dönüp Manavgat’taki baklavaya sarıldılar. Baklavacının da kendi adamları olduğunu gizleyemediler. Suçüstü yakalandılar. Şunu söyleyeyim. İki tane muhakkikin raporu var. Manavgat’ta baklavacızade olmuş devletin adamı, ajanmış. Ama Cumhuriyet Halk Partililerden de yanlış yapan, milleti zarara uğratan kim varsa, aha da Özgür Özel sözü. İlk günden beri söylüyorum. Gözünün yaşına bakmayacağım. Söz veriyorum. Erdoğan bak bu meydanı bir gör. Jimmy jib veya drone şu meydanı bir göster. Partinin Genel Başkanı diyor ki ‘Ben hile yapan, hırsızlık yapan, rüşvet alan çıkarsa partiden gözünün yaşına bakmayacağım.’ Hepsi birden alkışlıyor. İşte Cumhuriyet Halk Partisi budur. Öbür tarafta ‘Hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu keserim’ dedi zamanında Başbakan. Sen Cumhurbaşkanıydın. Başbakan’ın kafasını kopardın. ‘Siyasi Etik Kanunu’ dedik, ‘Bir ilçe başkanı, il başkanı bulamam’ dedin. AK Parti siyasetinin paçasından pislik akmaktadır, bir de utanmadan CHP’ye kara çalmaktadır. İşte meydan, işte dürüst siyasetin insanları. Hepinizi alnından öpüyorum. Biliyorsunuz ‘560 milyar’ dediler, bir kuruş çıkmadı. ‘Bavullarla para topluyor’ dediler, kendi dönemlerinden, Kadir Topbaş’tan kalan jammerler çıktı. ‘Lüks otomobilleri var, garaj dolu’ dediler, Milliyetçi Hareket Partili kendi milletvekillerinin çıktı. 114 günün sonunda arkadaşlarımızın alnı açık, başı dik. Meydanlardayız. ‘30 gün sonra birbirinizin yüzüne bakamazsınız’ diyordunuz. Aha Pikachu gelmiş. Pikachu’nun gözünün içine baka baka söylüyorum. Gel, Pikachu gel. Mahmut Tanal ne diyor buna? ‘Picasso gelmiş’ diyor. Bundan 114 gün önce Tayyip Erdoğan, ‘Bir aya kalmaz foyaları çıkacak, kanıtlar çıkacak. Birbirlerinin yüzüne, ailelerinin gözüne bakamayacaklar’ dedi. Şimdi Pikachu’nun gözünün içine baka baka söylüyorum. Pikachu, arkadaşlarımızın içinden utanacak bir işi olan hiç çıkmadı. Milletin gözüne bakıyorum, Antalya’nın yüzüne bakıyorum. Ekrem Başkan’la, bütün başkanlarımla gurur duyuyorum. Orada bir Can Atalay gördüm, TİP’li kardeşim. Bir de Can Atalay’ı görün. Bizim bu mitinglerimiz, çağrıcısı CHP olsa da mağdurlar CHP’li belediye başkanı olsa da seçme ve seçilme hakkına yapılan darbeye direniş mitingleridir. Bu meydanlarda en sağdan en sola bütün partileri, bütün demokratları görüyoruz. Sosyal demokratlar muhafazakar demokratlarla, liberal demokratlar milliyetçi demokratlarla, Kürt demokratlarla birlikte meydanları dolduruyor. Seçildiği halde Meclis’e yollanmayan Hatay Milletvekilli Can Atalay’ı da partisi Türkiye İşçi Partisi’ni de yürekten selamlıyorum. Bu meydanda bizimle birlikte olan Sol Parti’ye, HKP’ye, İYİ Partililere, DEVA’lılara, Saadetlilere yürekten teşekkür ediyorum. Geleceği birlikte kuracağız. Hep birlikte çalışıp hep birlikte başaracağız. Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz. İşte Antalya’da bu birliktelik, bu enerji oldukça, sendikalar bizimle birlikte oldukça, sivil toplum bizimle birlikte oldukça, toplumun tüm kesimleri AK Parti’nin zulmünden, zammından, yalanından, talanından, iftirasından şikayet eden herkes omuz omuza oldukça hiç yolu yok. Biz kazanacağız, biz başaracağız. Buradan hem Ekrem Başkan’a, hem Muhittin Başkan’a, hem Türkiye’nin dört bir yanında cezaevlerinde yatan masumlara bir selam yollamak için. Bir de sağ olun, en büyük sahip çıkışlardan biri sizden geldi. Ferdi Kardeşimin vefatında Antalya’nın desteğini, dayanışmasını en derinden, en yürekten gösterdiniz. Teşekkür ediyorum. Ne bir kuruş haram yiyip ne de bir cana kıyanlara gelsin. Yiğidim, aslanım orada yatıyor.”
“MİLLETİN YÜZDE 75’İ HAKİKATE İNANIYOR”
“Değerli Antalyalılar dünya kadar iftirayı atıp hiçbirini ispatlayamayınca, biz Pikachu'nun gözünün içine bakabilip, onlar Pikachu’dan meydan meydan kaçınca anketlere baktılar. Milletin yüzde 25’i onlara, yüzde 75’i hakikate inanıyor. İftiralara inanan; dört kişiden biri. Dört kişiden üçü hakikate inanıyor. Böyle olunca siyasetçiler kusuru iletişimcide bulur. Böyle olunca Fahrettin Altun’u, İletişim Başkanı’nı dün görevden aldılar. TRT, Anadolu Ajansı Başkanları, Genel Müdürleri sırada. Teker teker iletişimcileri değiştiriyorlar. Çünkü Erdoğan şöyle söylüyor her seferinde: ‘Medya elimizde, RTÜK elimizde, Basın İlan Kurumu, Anadolu Ajansı, TRT bizde. Merkez medya kontrolümüzde. Nasıl oluyor da oluyor. Bir otobüs, bir mikrofon, 2,5 kanal; biri açık, biri kapalı. Ama Türkiye onlara inanıyor. Ey Erdoğan Türkiye hakikaten peşinde, dürüstlerin yanında. temizlerin, iyi insanların yanında. Aç karınları algıyla, iletişimle doyuramazsın. İşsiz gencin anasını iletişim yaparak rahatlatamazsın. Asgari ücretle geçinemeyenleri, kasabın önünden geçemeyenleri iletişimle avutamazsın. Açlık sınırının yarısı kadar emekli maaşı verdiklerinin hakkını algı yaparak ödeyemezsin. Bu millet gerçeği yaşıyor. Bu millet sefaleti yaşıyor. Bu millet açlığı da yoksulluğu da işsizliği de iliklerine kadar hissediyor. Bunun için bu millet senin koltuğunu değil, memleketin geleceğini düşünüyor. Onun için ‘Cumhuriyet Halk Partisi’ diyor.”
“SÜRPRİZ HAZIRLIYORLAR AMA MİLLET HAKKINI İSTİYOR”
“Şimdi çıkmış diyorlar ki İletişim Başkanı yeni değişmiş, ilk sürpriz. Yarın kampa gidiyorlar. Üç gün kampta kalacaklar. Erdoğan, yarın bir konuşma yapacak. ‘Tarihi açıklama, büyük sürpriz, büyük açıklama’ diye iletişim yapıyorlar. Sürpriz hazırlıyorlar. Ben burada açıkça söylüyorum. Bu millet hakkını istiyor. Yarın çık, ‘Asgari ücreti 30 bin lira yaptım’ de. Yarın çık, ‘Emekli maaşını asgari ücrete çıkardım’ de. Yarın çık, atanmayan öğretmenlerden özür dile, atamalarını yapacağını söyle. Çiftçilere, köylülere destek açıkla. Don mağdurlarının mağduriyetini gidereceğini açıkla. Staj mağdurlarını, emeklilikte yaşa takılanları, kademe bekleyenleri rahatlat. Bunları yaparsan ‘Diplomasız Erdoğan demeyeceğim’ diyeceğim ama o kadar da değil. Böyle diyormuş, ‘Duyamadım, ne diyorlar?’ diyormuş. ‘Diplomasız Erdoğan…’ Şimdi yarın bir müjde verilecekse, verilse emekliye, asgari ücretliye, çiftçiye, gence işsize. Ben ona müjde derim. Yarın çıkıp da bunları söylemeyecek olduktan sonra ki söyleyemez. Zam yapmadıktan sonra yapmaz, yapamaz. Bunun bir müjdelik tarafı yoktur. Ama yarın bir karar alırsa, o zaman emeklinin de yüzü güler, asgari ücretlinin de gençlerin de işsizlerin de. Yarın vereceği müjde, erken seçim müjdesidir. Gideceğini söylerse herkes rahatlar. Buradan 15 Temmuz’da, 17 Temmuz’da Meclis’i kapatıp da gitmeyi düşünenlere… Emekli maaşını bir asgari ücret yapacak, asgari ücreti 30 bin 205 lira yapacak ve memur emeklisine 16 bin lira seyyanen zammı verecek ve çerçeve sözleşmelerin yapılmasında sendikaların talebine bir ay yanıt verilmediğinde, bu talebi geçerli kabul edecek kanuni değişiklikleri yapılması için biz Meclis’teyiz. Birileri kaçıp tatile gitmek istiyor, millet bu haldeyken Meclis’i kapatmak, kaçıp gitmek, tatil yapmak olmaz. Bu yaz millete huzur yoksa, millete zam yoksa, Meclis’e de tatil yok. Meclis çalışacak, bu milletin isteklerini yerine getirecek. Onun için Antalya’dan bir kez daha haykırıyoruz. Ara zam hakkımız, söke söke alırız. Bunlar zammı da vermez, asgari ücreti de artırmaz, hiçbir şey de yapmaz. Ama bunların hepsini yapacak olan, milletin karnını doyuracak olan, emeklinin elinden tutacak olan, hepimizin yüzünü güldürecek olan birisi var. O da 19 Mart’ta darbe girişimi yapıp 23’ünde içeri attıkları ve en çok korktukları, Ekrem İmamoğlu. Şimdi Antalya’dan bütün Türkiye’ye sesimizi duyuralım. Ey Erdoğan, ben halkım. Ben milletim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. 2 Kasım’da o sandık gelecek, bizim helal diploması olan seçime girecek, diplomasız Erdoğan evine dönecek.”
“ERDOĞAN’I GÖNDERMEYE HAZIR MIYIZ?”
“Burada bizim gençlik kollarından ellerinde davul olan bir ekip var. Ben diyorum ‘Asgari ücret’ bunlar bağırıyor ‘Diplomasız Erdoğan.’ Ben diyorum ‘Baklava kutusu’ bunlar bağırıyor ‘Diplomasız Erdoğan.’ Sonra en sonunda ben dedim ‘Diplomasız Erdoğan.’ Bunlar da bağırdı ‘Diplomasız Erdoğan.’ Tebrik ediyorum. Bu sefer tutturdular. Şimdi Antalya Gençlik Kollarına destek olarak hep beraber bağırıyoruz. Diplomasız Erdoğan… Muhittin Başkan için ne bağırıyordunuz? Toroslar’ın evladı, Muhittin Böcek… Antalya Gençlik Kolları ile uyumu yakaladığımıza göre, gecenin sonuna doğru geldiğimize göre, el ele, omuz omuza, kol kola iktidara yürümeye hazır mıyız? 2 Kasım’da erken seçim sandığını alıp Erdoğan’ı göndermeye hazır mıyız? Ekrem Başkan’ı Cumhurbaşkanı yapmaya hazır mıyız? Bütün başkanlarımızı ve bütün siyasi tutsakları kurtarmaya hazır mıyız? Hep birlikte yürüyecek miyiz? Yürümeye var mıyız? O zaman yürüyelim arkadaşlar.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.