Özel, Erdoğan'a seslendi: 'Bir vesikalık resme yenileceksin. Sen gideceksin'
CHP'nin, İmamoğlu’nun tutuklanmasının 100. günü dolayısıyla Saraçhane’de yaptığı miting başladı. Mitingde yurtdışında olan Mansur Yavaş ve tutuklu olan İmamoğlu'nun mesajları okundu. Özel konuşmasına Nâzım Hikmet'in şiiriyle başladı. Özel, Erdoğan'a "Sen gideceksin İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak" diye seslendi.
CHP, 19 Mart’ta başlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik operasyonlarla tutuklanan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve görevden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının 100. gününde Saraçhane’de miting düzenliyor.
İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından CHP lideri Özgür Özel, Saraçhane'ye gelmiş ve günlerce burada miting yapmıştı.
Özel bugünkü mitingi sosyal medya hesabından "Saraçhane'deyiz! Direnişin başladığı yerde, 100 kara gündeki 30. eylemde yine omuz omuzayız!" ifadeleriyle duyurdu.
Mansur Yavaş'ın mesajı okundu
Yurtdışı programı nedeniyle mitinge gelemeyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın mesajı okundu.
Yavaş, mesajında şunları ifade etti:
"Bugün öyle bir dönemden geçiyoruz ki artık bir ve beraber olmaktan başka ne şansımız var ne de çaremiz kaldı. Bu artık tercih olmanın ötesinde bir zorunluluk oldu. Eğer bu gidişatı durdurmazsak sadece bugünümüzü değil geleceğimizi de kaybetmiş oluruz. O yüzden ayrılıkları değil ortak paydaları büyütmek zorundayız. O yüzden omuz omuza vermekten başka bir yolumuz yok. Unutmayın o sandık gelecek. Sonra da ülkeye hak gelecek, hukuk gelecek, adalet gelecek."
İmamoğlu mesaj gönderdi
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Silivri'de tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu'nun Saraçhane'ye mesajını okudu. İmamoğlu'nun mesajı şöyle:
"Sevgili İstanbullular, yüreği vatan sevgisiyle çarpan, içi adalet ateşiyle yanan kıymetli hemşehrilerim, bir kez daha evinizde Saraçhane'deyiz. Sizinle gurur duyuyorum. Hoş geldiniz. Yüz gündür onurla ve cesaretle sahip çıktığınız, darbe heveslilerine bırakmadığınız Saraçhane milletin evidir. Tıpkı Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi Saraçhane'de de ancak milletin seçtikleri görev yapabilir. Yetkiyi millet verir, millet alır. Seçilmiş belediye başkanlarını bırakın kesinleşmiş mahkeme kararlarını daha ortada iddianame bile yokken tutuklayıp görevden almaya kalkanların hedefi doğrudan milletimizdir. Rakibini hukuk dışı yollarla saf dışı ederek seçim kazanma planları yapanların hedefi doğrudan milletimizdir.
Onlar seçimle gelenin seçimle gitmediği, muhalefetsiz bir rejim inşa etmek için millete boyun eğdirme peşindeler. Onun için milletimiz 100 gündür kendi hak ve hürriyetlerini savunuyor. 100 gündür meydan meydan artarak yükselen adalet talebiyle milletimiz vatanına sahip çıkıyor. Adalet ve hürriyet için ayağa kalkan bir milletin karşısında hiçbir güç duramaz. Kim kendini ne sanırsa sansın, kim kendini hangi aynada görürse görsün, millet, milletimiz herkesten büyüktür.
Mühür, kendini sultan zannedenlerde değil milletimizdedir. Günü gelir, sandık kurulur ve milletin vicdanı son kararı verir. Sevgili hemşehrilerim, ben Silivri zindanında geride bıraktığım günlerin hesabını tutmuyorum. Yüz gün de olsa, bin gün de olsa fark etmez. Milletimin vicdanında mahkum olmadığım sürece kendime esaret altında kabul etmiyorum, etmeyeceğim.
Asıl esaret altında olanlar, sahip oldukları bütün güce, yetkiye rağmen milletle yüzleşme korkusuyla saraydan sokağa bir adım bile atamayanlardır.
Asıl esaret altında olanlar, koltuklarını kaybettikleri gün etraflarında tek bir kişi bile bulamayacak olanlardır. Ben 19 Mart'tan önce İstanbul'un sokaklarında, meydanlarında, çarşılarında, pazarlarında hangi duyguyla dolaşıyorsam, buradan çıktığım günde aynı duyguyla dolaşacağım. Hemşehrilerim, daha önce beni nasıl karşılıyorsa yine öyle karşılayacaklar. Ben 19 Mart'tan önce Türkiye'nin dört bir yanında her siyasi görüşten, her köken ve inançtan vatandaşımın gözlerinin içine nasıl bakıyorsam, buradan çıktığım gün de öyle bakacağım. Vatandaşlarımız da daha önce beni nasıl karşılıyorlarsa, o gün de öyle karşılayacaklar."
Özel konuşmasına Nâzım Hikmet'in şiiriyle başladı
CHP lideri Özel, konuşmasına Nâzım Hikmet'in Hürriyet Kavgası şiirini okuyarak başladı:
"Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır."
'Erdoğan artık cumhurbaşkanı değil, cunta başkanıdır!'
Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Bundan tam 100 gün önce Erdoğan televizyonların karşısına çıktı. Sizin 4. eylem gününüzdü. Dedi ki 1 ay sonra birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Ey Erdoğan, bu sözden beri 3 ay geçti. 100 gün geçti. Biz bugün ailelerle beraberiz. Omuz omuzayız. Birlikteyiz. Kimsenin kimseden gözünü kaçıracak hali yok. Biz birbirinin gözüne değil, birbirimizin emanet evlatlarına bakacak kadar kardeşiz.
Bu meydan birilerinin sandığı gibi bir siyasi partiye bir görüşe ait değildir. Burası milletin meydanıdır. Demokratların meydanıdır. Bu meydana gelen herkes bilir ki bu meydanın ötekisi yoktur, itilen kakılan yoktur. Kurtuluş yok tek başına!
19 Mart akşamı tek başına kurtulmayacağımızı, hep beraber mücadele edeceğimizi bilerek, sadece Ekrem Başkan'a değil, tüm belediye başkanlarımıza, bütün genel başkanlara, siyasi tutsaklara özgürlük isteyerek bir araya toplandık. Bizim arkadaşlarımız belki zindandalar ama moralleri yüksek. İnanıyorlar biz haklıyız biz kazanacağız. Onları zindanlara atanlar saraylarda oturuyor ama korkuyorlar yerin yedi kat dibindeler. Kaybedecekler!
Bu darbenin başında bir cunta başkanı var. Milletin Cumhurbaşkanı olarak seçtiği Recep Tayyip Erdoğan artık cumhurbaşkanı değil, cunta başkanıdır!
'Bu ülkeyi teslim olanlar değil, direnenler kurdu'
Bu millet bu darbeye direndi. Özgürlüğünüz, iradeniz için direndiniz. Siz cumhuriyet tarihinin en büyük mücadelesini ortaya koydunuz. Sizlerle gurur duyuyoruz.
Ey Akın Gürlek, ey Erdoğan, gel şu Saraçhane'ye bir bak. Bu ülkeyi teslim olanlar değil, direnenler kurdu. Ey Erdoğan, biz korkuyu evde bıraktık.
Buradan kimler geldi, kimler geçti. Erdoğan bu binada başkanlık yaptı. Bir gün evine, evinin kapısına, eşinin evladının yanında kapısına polis dayanmadı. Bir gün tutuklanmadı. Tutuksuz yargılandı. Kapıdan çıktı, meydana geldi, millete seslendi, davulla zurnayla cezaevine gitti.
'Onun bir vesikalık resmine yenileceksin İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak'
Erdoğan, bugün kendisine yapılmayan her şeyi rakibine, rakibinin ailesine, sevdiklerine yapıyor. Ekrem İmamoğlu halihazırda bu belediyenin seçilmiş belediye başkanıdır. Sadece tutuklu olduğu için yanına yerine geçici olarak başkan vekili seçilmiştir. Ünvan belediye başkanıdır. Ancak onun resmini belediyeden, ismini billboardlardan, sesini metro istasyonlarından kaldırmaya çalışıyorlar.
Erdoğan belediye başkanlığını kaybettiğinde ona yapılmayan muamele belediye başkanı ünvanı sürerken yapılıyor. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. Ekrem Başkan'ın afişinden, broşüründen, resminden, sesinden korkuyorsun ancak korkunun ecele faydası yok. Onun bir vesikalık resmine yenileceksin, bir vesikalık resmine yenileceksin. Sen gideceksin, Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak, Cumhurbaşkanı olacak.
‘O gün Bülent Ecevit, o gün Mesut Yılmaz, her akşam başsavcıya telefon açıyor muydu?’
Biz bu yargı darbesine direnirken birisi de çıkmış, 'Ben şiir okudum diye ceza aldım. Hukuk mücadelesi verdim. Yargıyı tanımıyorum demedim' diyor. Bugün çıkmış, 'Ben şiir okudum. Yargıya kafa tutmadım' diyor. O dönem Türkiye'de hukuk varmış ki hukuk mücadelesi verdin. O dönem Yargıtay'dan karar kesinleşene kadar kimsenin aklından seni tutuklamak geçmemiş. Bir de çıkmış hukuk hatırlatması yapıyorsun.
O gün başsavcıyla konuşan var mıydı? O gün Bülent Ecevit, o gün Mesut Yılmaz, her akşam başsavcıya telefon açıyor muydu? Başsavcılar gelip cumhurbaşkanıyla, başbakanla direkt konuşup onlara sana verdikleri gibi tekmil veriyorlar mıydı? Senin gibi yargıya talimat veriyorlar mıydı? Ancak şu kadarını söyleyeyim, utanmadan, sıkılmadan 'Ben yargıyı tanımıyorum' demedim diyorsun. Sana soruyorum Erdoğan. Daha geçen sene en üst mahkemeyi, Anayasa Mahkemesi'ni, 'Kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum' diyen sen değil miydin? Hiç utanmıyor musun?
‘Bin yerde operasyon yapsan bin yerde direneceğiz’
Maalesef hukuksuzluğu bugün de İzmir'e sıçrattılar. 100 kara günü anlatacağımız bugünde yine bir şafak operasyonuyla adaleti lekelediler. Erdoğan daha beş gün önce başka şehirlere de sıçrayacağını söylüyordu. Sen gizli dosyaların savcısı mısın, yargıcı mısın, bunların hepsini bilip siyasete alet ediyorsun ve sanıyorsun ki bizim mücadelemizi İzmir'de bir iş yaparak İstanbul'da zora sokacaksın. Buradan sana açıkça meydan okuyoruz. Bir yerde, iki yerde, on yerde değil, bin yerde operasyon yapsan bin yerde direneceğiz, bin kere direneceğiz.
'AK Parti’ye oy verenler, üye olanlar korkmasın. Bir tek hırsızlar, yolsuzlar, çeteler korksun'
Bundan sonraki seçim CHP’nin kazanacağı ama kimsenin kaybetmeyeceği seçimdir. AK Parti’ye oy verenler, üye olanlar korkmasın. Bir tek hırsızlar, yolsuzlar, çeteler, talimat verenler, talimat alıp da adaleti katledenler korksun. Onlardan hesap soracağız."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.