İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cenk Özatıcı, “İktidar, ana muhalefet partisinin cumhurbaşkanı adayını erken belirlemesini istiyor olabilir. Çünkü cumhurbaşkanının erken belirlenmesiyle ana muhalefet partisinin içerisinde ve diğer muhalefet partileri arasında bir fay hattı oluşturulmasını istiyor olabilir. Muhalefetin parçalanması, bölünmesi gibi bir stratejisi de olabilir” dedi.

İYİ Parti Milli Güvenlik ve Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cenk Özatıcı, ANKA Haber Ajansı’na gündeme dair açıklamalarda bulundu. Özarıcı, siyasetçilere ve gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların daha da artacağını belirterek, muhalefetin bu sürece karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi.

CHP’nin cumhurbaşkanı belirleme sürecine ilişikin Özatıcı, “İktidar, ana muhalefetin cumhurbaşkanının erken belirlenmesiyle hem CHP’nin içerisinde hem de diğer muhalefet partileriyle arasında bir fay hattı oluşturulmasını istiyor olabilir. Onun için bence burada muhalefetin yapması gereken somut siyasi ittifaklardan ziyade şu anda bu hukuk, demokrasi ve adaletinin askıya alınmasına ilişkin; dilde, fikirde, işte birlik yapması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Özatıcı, iktidarın muhalefete ve basına yönelik tutumunun daha da sertleşeceğini belirterek, şöyle konuştu:

"2017 referandumu ile mühürsüz oy pusulalarının da geçerli sayılması hasebiyle meşruiyeti tartışmalı bir referandumla Türkiye yüzde 51 ile bir tek adam rejimine geçmişti. Bu sistemde bütün siyasi irade bir kişinin uhdesine verilmişti; yürütme, yasama, yargı her şeyi kontrol altına almıştı. Zaten biz bu yarı otoriter rejimle yönetiliyorduk. Şu anda toplumsal muhalefet, siyaset, kültürel hegemonya, sanat camiası hızla tasfiye edilerek ve yargı bir siyasi sopa olarak kullanılarak Türkiye'nin içinde bulunduğu süreç bana göre bu yarı otoriter rejimden tam otoriter değişime geçiştir. Özellikle Sayın Bahçeli'nin protesto hakkına yönelik sert tutumu ve yargının bu şekilde pervasızca sopa olarak kullanılması, gelecekte hükümetin alacağı çok tartışmalı ve toplumda infial yaratacak birtakım kararlarından önce yapıldığı kanaatindeyim. Bu toplumda infial yaratacak kararları gelecek muhtemelen toplumsal reaksiyonları sönümlendirmek için bu kadar pervasız, bu kadar sert, bu kadar yargı sopasıyla hareket ediyorlar. Dolayısıyla ben bu tutuklamaların siyasetçilere, gazetecilere devam edeceği ve daha da sertleşeceği kanaatindeyim. Çünkü artık Sayın Erdoğan görüyor ki toplumsal desteğini yani yüzde 50 artı 1’i tamamen kaybetti" değerlendirmesinde bulundu.

İktidarın her geçen gün toplum desteğini kaybettiğini söyleyen Özatıcı, "Erdoğan’ın adil ve demokratik bir seçimde kazanma şansı kalmamış, rakiplerini sandıkta yenemeyeceği için rakiplerini elediği, kendi rakiplerini kendi seçtiği aslında bir nevi bir Rusya modeline doğru Türkiye sürüklemek istiyor. Sovyetler Birliği'ndeki Stalin'in baskısı, siyasi kuvvetiyle bütün rakiplerini elimine etmesi, demokrasi tamamen askıya alınması, hukukun askıya alınması sürecine benzer bir şekilde ve Sovyetler Birliği'nden Rusya'ya miras kalan otoriter rejime doğru şu anda Türkiye sürükleniyor. Türkiye acaba Suriye mi olur, Irak mı olur diye İran mı olur diye tartışılırken geldiğimiz noktada Türkiye, Rusya olmaya doğru gidiyor" dedi. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in cumhurbaşkanı adayını iki ay içerisinde partililere sorarak belirleyecekleri yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Özatıcı, "CHP bir siyasi parti olarak istediği kararı arzu ettiği şekilde alabilir. Herkes buna saygı duymak zorundadır. Fakat şu anda cumhurbaşkanı adayının seçime belki de 2-3 yıl varken belirlenmesi birtakım enfeksiyonları beraberinde getirebilir. İktidar, ana muhalefet partisinin cumhurbaşkanı adayını erken belirlemesini istiyor olabilir. İktidar, ana muhalefetin cumhurbaşkanının erken belirlenmesiyle hem CHP’nin içerisinde hem de diğer muhalefet partileriyle arasında bir fay hattı oluşturulmasını istiyor olabilir. Muhalefetin parçalanması, bölünmesi gibi bir strateji içerisinde olabilir. Onun için bence burada muhalefetin yapması gereken somut siyasi ittifaklardan ziyade şu anda bu hukuk, demokrasi ve adaletinin askıya alınmasına ilişkin dilde, fikirde, işte birlik yapması gerekiyor. Bunun ne zaman somut bir ittifaka dönüşeceği takvime bağlanmalı. Şu anda itibaren muhalefetin bu anlamda milliyetçilerin, cumhuriyetçilerin ve vatanseverlerin adalet, hukuk ve demokrasinin askıya alınması konusunda ortak hareket etmeli" diye konuştu.

Muhalefetin iktidarın cumhurbaşkanı tuzağına düşmemesi gerektiğini söyleyen Özatıcı, "İktidarın çok hevesle ‘cumhurbaşkanı adayınızı açıklayın’ söylemlerinin asıl nedeni muhalefet adaylık tartışmaları ile meşgul olsun, "kimin aday olacak" konuşulsun ve Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik buhran tartışılmasın, vatandaşların ne kadar büyük zorluklarla hayatını devam ettirdiği konuşulmasın, demokrasi ve hukukun nasıl katledildiği gündemden düşürmek. Muhalefetin doğru bir kurmay akılla, doğru bir strateji ile yaşanan ekonomik ve hukuksal sorunlara karşı ortak hareket etmesi gerekiyor. İktidarın türlü tuzaklarla muhalefeti birbirinden koparmasına izin verilmemeli. Hükümetin muhalefeti bölme tuzağına düşmemek gerekiyor. Muhalefet geçmişte yaptığı hatalardan ders çıkarmalı ve ortak aklı inşa etmeli" değerlendirmesini yaptı.