İmamoğlu, Silivri'den yazdı: ‘Tek yol bir adalet ve demokrasi devrimidir’

İmamoğlu, Silivri'den yazdı: ‘Tek yol bir adalet ve demokrasi devrimidir’

Silivri'de tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet'e yazdığı yazıda "Bu akıldan kurtulmanın tek yolu bir adalet ve demokrasi devrimidir" dedi ve "Tek adamcılıktan, intikamcı muhterislerden bu memleketi kurtaracağız" ifadelerini kullandı.

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve görevden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Cumhuriyet gazetesine yazdı.

İmamoğlu, "Adalet devrimi" başlıklı yazısında 2019 seçimlerini kazandıktan sonra "rejimin ve zatı muhteremin baskısı" ile seçimin iptal edildiğini söyledi. Milletin 23 Haziran 2019’da 13 bin farkı 806 bin farka çıkartarak hak, hukuk ve demokrasi dersi verdiğini kaydeden İmamoğlu, "Tarihte bir seçilmişin başka bir seçilmişe yaptığı görülmemiş biçimde özel operasyon birimleri kurulmuş, onlar adı konmadık olağanüstü yetkiler ve imtiyazlarla donatılmış, yargı tacizi dünya siyaset tarihine geçecek boyutlara ulaşmıştır. Bu sürecin gerçek savcılığını üstlendiklerini de 'turbun büyüğü' diyerek ilan etmiş oldular" dedi.

‘Bu akıldan kurtulmanın tek yolu bir adalet ve demokrasi devrimidir’

Ekrem İmamoğlu, "Devletimizi, yargıyı, idari kurumlarımızı itibarsızlaştıran kumpas, yalan, iftira, gizli tanık uygulamalarıyla büyük bir mücadele içinde olacağız. Sanatçısına, gencine, emeklisine, iş insanına, sendikacısına zulmeden, vatandaşlarını yargıyla korkutup sindirmeye çalışan bu rejime karşı milletin birliği, kuvveti ve iradesine yaslanarak mücadele edeceğiz. Biliyoruz ki tarihin hiçbir zamanında bu millet devletin gücüyle kendine diz çöktürmeye çalışan, oligarşik iktidarlarını millete dayatanlara boyun eğmemiştir, yine eğmeyecektir. Bu akıldan kurtulmanın tek yolu bir adalet ve demokrasi devrimidir" ifadelerini kullandı.

‘Gençlerimiz bütün fedakârlıklarıyla birleşti’

İmamoğlu'nun Silivri cezaevinden yazdığı ve Cumhuriyet'te yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:

“105 yıl önce gençlere emanet edilen bir devrimden bugün gençleri birbirine düşürmeye çalışan, birbirine kin beslemelerini isteyen ve kendi iktidarı için toplumu bölen, birbirine karşı kutuplaştıran bir iktidara ve onun başındaki tek adama geldik. O kadar ki milletimizin genç evlatları, adil bir ülke, barış içinde huzurlu bir toplum arzusunu anayasal haklarını kullanarak en barışçı şekilde dile getirdikleri için şiddete uğruyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, hapse atılıyor, beraat edecekleri dosyalarda peşinen cezalandırılıyor.

Bugün 18-25 yaşları arasındaki gençler, içinde doğup büyüdükleri bu iktidarın baskıcı, despotik rejimine itiraz etmekte, onun kötülüklerine boyun eğmemekte ve bu iktidarın yönetimine karşı çıkmaktadır. Gençlerimiz vatanseverlik duygularıyla sevgi dolu, önyargısız, Cumhuriyete ve demokrasiye bağlı; hukukun üstünlüğünü, kişisel hak ve özgürlüklerini korumak ve savunmak için ayağa kalkmış, muazzam bir nesil olduğunu göstermiştir. Gençlerimiz bütün fedakârlıklarıyla birleşmiş, kindar nesil yaratma arzusuna sahip muhterislerin planlarını bozmuş, bir dayanışma nesli olduğunu ortaya koymuştur.

b8887094-a308-410e-9662-b23d3c911486-w960-r1-778-fpx55-39-fpy44-99.jpg

‘Yaptıkları, gayrı meşru, gayrı hukuki müdahalelerdir’

Başta gençlerimiz olmak üzere tüm milletimiz adalette, vicdanda, ortak kaderde, demokrasi ve hukukun üstünlüğü anlayışında birleşmiş; vatandaşının emeğine, birikimine, malına, mülküne, tapusuna, diplomasına, itibarına, hayatına el koyma cüretini kendinde gören bu anlayışa karşı itirazını en yüksek seviyeye çıkarmıştır. Milletimiz bu anlayışa ve onun dayattığı sisteme karşı mücadele kararlılığındadır.

Toplumumuz bütün farklılıklarıyla Saraçhane’de, miting meydanlarında, önseçim sandıklarında, boykotlarda, imza kampanyalarında, bedel ödeme pahasına tavrını ortaya koyuyor, gücünü ve iradesini gösteriyor. Anayasal haklarını en yaratıcı yöntemlerle kullanan milletimiz, meşru demokratik yöntemlerden uzaklaşmıyor, tam aksine iktidarı da meşru ve demokratik yöntemlere çağırıyor.

Barışçı, demokratik, anayasal haklara dayanan meşru eylemleri zorla, şiddetle bastırmaya, hukuksuz kararlarla milleti pes ettirmeye çalışanlar bilmelidir ki; bu yaptıkları milletin kararlı, inançlı, vatansever duruşuna, onun haklılığına karşı girişilmiş gayrı meşru, gayrı hukuki müdahalelerdir.

‘Mızrak çuvala sığmamaktadır’

Mızrak çuvala sığmamaktadır. Bu millet seçtiklerine sınırlı ve geçici yetkiler vermiştir. Millet seçtiklerini devletin sahibi kılmamış, devletin tapusunu onlara vermemiş, devleti mülk edinme yetkisini devretmemiştir. Millet; iktidar yetkisi verdiklerine millete zulmetme hakkını, rakiplerini ortadan kaldırma ve milleti seçeneksiz bırakma yetkisini de vermemiştir. Tam tersine buna tevessül eden muktedirlere karşı mücadele kararlılığını geçmişte olduğu gibi bugün de ortaya koymaktadır.

2017 yılında milletimizin başına bela edilen, ekonomiyi, liyakati, hukukun üstünlüğünü, bağımsız yargıyı ortadan kaldıran, milletin huzurunu perişan eden bu rejim, ilk büyük hukuksuzluğuna 2019 yılında imza atmıştır. Anamızın ak sütü kadar helal oylarla kazandığımız İstanbul seçimlerinin iptali, ülkeyi adım adım sürükledikleri uçurumun ilk basamağı olmuştur.

Seçimi kaybettikleri gece bir yandan devletin kanalları diğer yandan hısım, akraba, eş, dosta sahiplendirilen medyaları ile milletin iradesini yok saymaya başlamışlardır. Bir oyla bile seçim kazanılan bir sistem olan demokraside 'Sen 13 bin oyla seçim kazanacağını mı sanıyorsun' diyecek kadar demokrasiden ve hukuktan uzak olduklarını milletimize göstermişlerdir.

‘Zatı muhteremin baskısı ile iptal kararı aldırmışlar, seçimi iptal ettirmişlerdir’

6 Mayıs’ta demokrasi tarihimize kapkara bir leke olarak geçecek bir kararı rejimin ve zatı muhteremin baskısı ile aldırmışlar ve ne yazık ki 16 milyonun iradesini yok sayarak seçimi iptal ettirmişlerdir. Ancak kendi seçmenleri de bu tutumlarını ahlaki bulmamıştır. Sonuçta milletimiz demokrasiye inancının tam olduğunu ortaya koymuş, bu ahlaktan ve hukuktan yoksun karara cevabını 23 Haziran 2019’da 13 bin farkı 806 bin farka çıkararak hak, hukuk ve demokrasi dersiyle vermiştir.

İktidar milletin bu büyük uyarısından dersini almamış, milletin güçlü iradesiyle yetkiyi bize vermesini hazmedememiştir. O günden sonra idari tacizleriyle sayısız teftiş ve denetimleriyle hukuki ve finansal engellemeleriyle İBB’nin ve İstanbul’un malına, mülküne el koymalarıyla hukuksuz ve baskıcı müdahalelerini artırmıştır. Tek adam rejiminin bir avuç şürekâsıyla yürüttüğü tüm bu adaletsiz, hukuksuz, sorumsuz çabalar sonuç vermemiş, 2024 yerel seçiminde milletimiz büyük bir teveccüh ile 1 milyonun üzerinde farkla tarihi bir oy sayısıyla görevi, emaneti yine bize teslim etmiştir.

‘Turbun büyüğü diyerek ilan etmiş oldular’

6 yılda 1300’ün üzerinde denetim, teftiş ve icat edilmiş suçlamalarla, soruşturmalarla beni ve yönetimimi baskı altına almışlardır. İktidarın başı, 17 bakanıyla İstanbul’da bana karşı seçim yürütmüş, seçimi kaybedince hazımsızlıkları daha da büyümüş ve yeni bir seçim daha kaybetmek korkusuyla yepyeni baskı araçlarını, yöntemlerini ve aparatlarını devreye sokmuştur. Kaybedilen seçimlerin hazımsızlığı, kaybedilecek seçimlerin korkusu akıllarını başlarından almıştır.

Tarihte bir seçilmişin başka bir seçilmişe yaptığı görülmemiş biçimde özel operasyon birimleri kurulmuş, onlar adı konmadık olağanüstü yetkiler ve imtiyazlarla donatılmış, yargı tacizi dünya siyaset tarihine geçecek boyutlara ulaşmıştır. Bu sürecin gerçek savcılığını üstlendiklerini de 'turbun büyüğü' diyerek ilan etmiş oldular.

Cumhurbaşkanı turbun büyüğü diyerek başta yargı ve yürütme olmak üzere tüm organların, tüm makamların yetkilerini kendinde topladığını da ilan etmiş oldu. Daha önce Ergenekon sürecinde de kendisinin tüm hukuksuz davaların savcısı olduğunu ilan etmiş ve o zaman 'Aldatıldık, affedin' diyerek işin içinden sıyrılmıştı. Ancak bu sefer millet ona bu şansı vermeyecek, millet bu kez kendi iradesine göz koyan bu anlayışa geçit vermeyecektir.

‘Bu millet, oligarşik iktidarlarını millete dayatanlara boyun eğmemiştir, eğmeyecektir’

Bizler milletçe 'Devletin dini adalettir' inancına sahip çıkan, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' hümanizmini çağlar boyu devlet geleneğimiz gören bir anlayışa sahibiz. Bu anlayıştan vazgeçmeyecek, Çanakkale’den İstiklal Mücadelesi’ne, Cumhuriyetin ilk yüzyılından ikinci yüzyılına, 86 milyon yurttaşımızın eşit hissedar olduğu bu vatanı; hak, hukuk, adalet, demokrasi ve zenginliğe kavuşturma mücadelemize sarsılmaz bir inanç, kararlılık ve iradeyle devam edeceğiz. Devletimizi, yargıyı, idari kurumlarımızı itibarsızlaştıran kumpas, yalan, iftira, gizli tanık uygulamalarıyla büyük bir mücadele içinde olacağız. Sanatçısına, gencine, emeklisine, iş insanına, sendikacısına zulmeden, vatandaşlarını yargıyla korkutup sindirmeye çalışan bu rejime karşı milletin birliği, kuvveti ve iradesine yaslanarak mücadele edeceğiz.

Biliyoruz ki tarihin hiçbir zamanında bu millet devletin gücüyle kendine diz çöktürmeye çalışan, oligarşik iktidarlarını millete dayatanlara boyun eğmemiştir, yine eğmeyecektir.

‘Bu akıldan kurtulmanın tek yolu bir adalet ve demokrasi devrimidir’

Milletin vergisiyle ayakta duran devletin kanalı TRT ve iktidara göbekten bağlanmış yandaş medyalarında şahsıma, aileme, anneme, eşime, kutsalıma, haysiyetime hakaret eden; mübarek ramazan ayında kul hakkı yemekten, 2019’da bir ramazan gününde seçimi, 2024’te bir ramazan iftarında 31 yıllık diplomamı iptal etmekten imtina etmeyen, cesaretle, mertçe yarışmaktan kaçan bu bir avuç muhterise teslim olmayacağız. Korkuları, bana yönelik operasyon günü zirveye çıkmış, bütün bir şehri adeta bir sıkıyönetim uygulamasıyla darbe günlerinde olduğu gibi ablukaya almışlardır. İşte bu bile aldıkları kararı millete anlatamayacaklarının en büyük göstergesiydi.

Bu akıldan kurtulmanın tek yolu bir adalet ve demokrasi devrimidir. Okula aç gidip gelen çocuklar için gelirde, vergide adaletsizlikler yaşayan, kaliteli eğitime, eşit sağlık hizmetine ulaşamayanlar için sistemin altında ezilen, dünyadaki akranlarının her geçen gün gerisine düşen gençlerimiz için mülakat mağdurları için ayrımcılığa uğrayan herkes için 'adalet devrimi'. Diploması, işi, gücü, tarlası, evi, tapusu, bankadaki parası hatta geçmişi ve geleceği tehdit altında olan hepimiz için bir adalet devrimi vaat ediyorum. Kuracağımız özgürlükçü parlamenter demokrasi tüm vatandaşlarımız için adil, eşit ve güvenilir bir devletin garantisi olacak. Tüm bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunduğu güvenilir ve güçlü bir devlet yapısı, bizi küresel rekabette ileri taşıyacak.

‘Şucular, bucular demeden partizanlıktan uzak bir anlayışla var edeceğiz’

Adil bir Türkiye’nin, 86 milyonun yetenekleri ile 21. yüzyılda, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında; ekonomide, bilimde, teknolojide, eğitimde, sağlıkta, üretimde, tarımda, hayatın tüm alanlarında zenginleşeceğine ve kazanan ülkeler arasında yer alacağımıza inancım tamdır. Bu yolculukta dünya tarihinin en demokratik, en büyük katılımlı, en örgütlü, en güçlü seçim hazırlıklarını yapacağımızı taahhüt ediyorum.

Adalet devrimini, özgürlükçü ve demokratik parlamenter sistemi, üreten, zenginleşen, adil paylaşan Türkiye’yi her zaman, her koşulda adalet isteyen milletimizle 'şucular bucular' demeden, partizanlıktan uzak bir anlayışla ver edeceğiz.

15.5 milyon oyla cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildiğim, tarihin en katılımcı anlayışı ve yurttaş iradesiyle tabandan başlayan bu yolculuk yepyeni bir geleceğin habercisidir. Tek adamcılıktan, kula kulluk edenlerden, intikamcı kalpleri olan muhterislerden bu memleketi, milletimizi kurtaracağız.

Türkiye dünyaya ilham kaynağı olan yeni bir dönemi hak ediyor. Bu yeni dönemi gençlerin öncülüğünde adalet ve demokrasi talep eden milletimizle getireceğiz."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.