Erdoğan: İsrail bir güvenlik sorunu haline geldi

Erdoğan: İsrail bir güvenlik sorunu haline geldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da, İslam İşbirliği Teşkilatı oturumuna katıldı. Erdoğan burada İsrail'e yönelik "Tüm bölgeyi etkileyen bir güvenlik sorunu haline geldi" dedi.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 51’inci Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı, Türkiye'nin ev sahipliğinde yapıldı.

Burada konuşan Erdoğan, İsrail-İran arasındaki çatışmalara dair "İsrail’in saldırganlığının artık tüm bölgeyi etkileyen bir güvenlik sorunu haline geldi" ifadelerini kullandı.

İran'ın aldığı tedbirler meşrudur

Erdoğan, İsrail’in Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve İran’a yönelik saldırının “haydutluk” olduğunu söyledi. “İran'ın İsrail'in bu devlet terörü karşısında nefsi müdafaa çerçevesinde halkını savunmak amacıyla aldığı tedbirler gayet doğal, meşru, hukukidir’’ diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Teşkilatımızın küresel barış ve refahın sağlanmasına verdiği desteği alacağınız kararlarla bir kez daha dünyaya duyuracağınızdan eminim. Fevkalade kritik bir dönemde gerçekleştirdiğiniz toplantının etkileri sadece ülkelerimizde değil, inşallah tüm dünyada hissedilecektir.

Konuşmamın başında İsrail ordusu tarafından Gazze'de şehit edilen, yüzde 65'inden fazlasını çocuk ve kadınların oluşturduğu 55 bini aşkın kardeşimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Aynı saldırılarda yaralanan 128 bin kardeşimize Rabbimden şifalar diliyorum. Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimizin acısını acımız, hüznünü hüznümüz biliyoruz. Filistinli kardeşlerimiz de bilsinler ki zulmün bugün karanlığı ne kadar koyu olsa da inşallah adalet tecelli edecek, zafer mutlaka inananların olacaktır.

Allah'ın izniyle acıları, zulümleri, ölümleri değil zaferleri, sevinçleri ve barışı konuşacağımız güzel günleri göreceğimize ben yürekten inanıyorum."

Netanyahu bölgesel barış önündeki en büyük engeldir

İsrail'in Batılı güçlerin desteği ile yıkım gerçekleştirdiğini vurgulayan Erdoğan "Önce Gazze'ye ve Batı Şeria'ya saldırdılar, tüm dünyanın gözleri önünde Gazze'yi devasa bir enkaza çevirdiler. Sağlık tesislerini, okulları, camileri ve kiliseleri bombaladılar. Sadece bir çuval un almak, bir tas çorba, bir kuru ekmek alabilmek için yardım sırası bekleyen insanları hunharca katlettiler. Her gün çoğu çocuk ve kadın yüzlerce masum sivil, İsrail güçleri tarafından bilerek şehit ediliyor. Gazze'de yaşayan 2 milyon kardeşimiz, Nazilerin temerküz kamplarını bile geride bırakan kötü şartlarda tam 21 aydır hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Gazze ile birlikte İsrail Lübnan'ı, Yemen'i ve Suriye'yi de hedef aldı. Hava bombardımanlarının yanı sıra Suriye'deki çeşitli grupları yönetime karşı kışkırtarak orayı da karıştırmaya, orada da kargaşa çıkarmaya çalıştı. Şimdi de İsrail'in devlet terörüne 13 Haziran'dan bu yana komşumuz İran muhatap oluyor.

Şunu bir defa açık ve net söylemek isterim; bütün bu saldırılarıyla Netanyahu hükümeti bölgesel barışın önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha ispat etmiştir."

İsrail'in nükleer konusunda şeffaf değilken başkalarına laf söylemesi riyakarlıktır

İran'ın kayıpları için taziye dileklerini sunan Erdoğan, "Şu gerçeğin de bilinmesinde fayda görüyorum; İsrail'in Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve son olarak İran'a gerçekleştirdiği saldırıların tanım ve tarifi haydutluktur. İran'ın İsrail'in bu devlet terörü karşısında nefsi müdafaa çerçevesinde halkını savunmak amacıyla aldığı tedbirler gayet doğal, meşru, hukukidir" ifadelerini kullandı.

İsrail'in nükleer politikasını da eleştiren Erdoğan şunları söyledi: "Saldırıların İran'ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerin yoğunlaştığı bir dönemde vuku bulması elbette manidardır. Nükleer çalışmalarında hiçbir denetime tabi olmayan, şeffaflık noktasında kimseyi umursamayan İsrail'in, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasına taraf başkalarına söz söylemesi büyük bir riyakarlıktır.

Netanyahu hükümeti 13 Haziran'daki saldırılarıyla aslında müzakere sürecini baltalamayı hedeflemiştir. Yaşananlar aynı zamanda Netanyahu ve cinayet şebekesinin herhangi bir meselenin diplomatik yollarla çözülmesini istemediğini de gösteriyor.

Yine İsrail, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğü haiz, bağımsız bir Filistin devletiyle yan yana barış içinde yaşamak yerine savaşı tüm bölgeye yaymaya çalışıyor. Bakınız, bundan tam 90 yıl önce Hitler'in çaktığı kıvılcım, nasıl ki Pasifik'ten Atlantik'e, Hint Okyanusu'ndan Kuzey Denizi'ne kadar bütün dünyayı ateşe attıysa, bugün Netanyahu'nun Siyonist emelleri de bölgemiz ve tüm dünyayı büyük bir felakete sürüklemekten başka bir gaye taşımıyor."

İki devletli çözüm çok daha hayati bir boyuta geldi

Konuşmasında aklıselim ve sağduyulu politikalara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Erdoğan "Bugün buradan bir kez daha çözümün diplomasi ve diyalogdan geçtiğini vurguluyor, kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum. 13 Haziran’dan bugüne kadar adeta yüreğimizi ortaya koyarak sükunetin tesisi için çok ciddi gayret sarf ettik. İnşallah netice alınıncaya kadar bu temaslarımızı sabırla sürdüreceğiz.

Bu şartlarda iki devletli çözüme ulaşılması çok daha hayati hale gelmiştir. Daha fazla ülkenin Filistin devletini tanıması teşvik edilmeye devam etmeli, İsrail’e karşı uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler şartı temelinde zorlayıcı tedbirler alınması için girişimlerimizi eş güdüm halinde sürdürmeliyiz. İki devletli çözümü ilerletmek için bu hafta New York’ta Suudi Arabistan’ın öncülüğünde yapılması planlanan ancak son saldırılar nedeniyle ertelenen uluslararası konferansın da ilk fırsatta tertiplenmesini temenni ediyoruz. Suudi Arabistan’a bu girişiminde şimdiden muvaffakiyetler diliyorum."

Erdoğan son olarak teşkilatın üyelerini birlik ve beraberlik içinde hareket etmeye çağırdı.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.