Emekli Tuğgeneral Ali Er, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin çoklu cephelerde sıkıştırılarak tuzağa düşürülebileceği uyarısında bulundu.

Emekli Tuğgeneral Ali Er, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin çoklu cephelerde sıkıştırılarak tuzağa düşürülebileceği uyarısında bulundu.

AB ve ABD’nin Türkiye’yi tavize zorlayacağını öngören Er, “Çıkış İhvan gözlüğünü çıkarmaktan geçiyor. Mısır ve İsrail ile işbirliği şart. Suriye’de de işimiz zor” dedi. 

“Tuzaktan çıkış yolu, İhvan gözlüğünü çıkarmakta” diyen emekli Tuğgeneral Er: Türkiye tavize zorlanabilir

Emekli Tuğgeneral Ali Er, “Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, artık ‘küresel oyuncuların’ jeopolitik öncelikleridir. Bölgesel güç potansiyeline haiz Türkiye ise onlara baş ağrısı olabilir. Bu nedenle Türkiye çoklu cephelerde sıkıştırılarak denize düşen ‘yılana’ sarılırcasına AB ve ABD’ye, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta tavize zorlanabilir. Bu tuzaktan çıkış yolu ilk adım olarak ‘İhvan’ gözlüğünü çıkarmaktan, Mısır ve İsrail başta olmak üzere bölgesel işbirliği mekanizmalarını kurmaktan ve ‘Esad gitsin’ takıntısından kurtulmaktan geçiyor” dedi.

Emekli Tuğgeneral Er, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve Kıbrıs’ın jeostratejik konumuna ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.

- 1 Ekim’e ertelenen AB toplantısından nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

Doğu Akdeniz başta olmak üzere Türkiye her cepheden sıkıştırılırken 1 Ekim’deki AB zirvesinden çıkabilecek Türkiye’ye karşı önlemlerden sonra da sular durulacakmış gibi görünmüyor. Ne AB’nin Doğu Akdeniz’den elini ayağını çekmeye ne de Türkiye’nin anasının ak sütü kadar helal gördüğü hak ve menfaatlarından vazgeçmeye niyeti var. AB’nin referans aldığı “havuç-sopa stratejisi!” ile Türkiye’yi ikna edemez. Çünkü Doğu Akdeniz ve Kıbrıs vazgeçilmez öneme haiz.

‘Yunanistan yalnızlığımızı fırsat biliyor’

- AB toplantısının ardından, Yunanistan’ın tavrı değişir mi?

Yunanistan vazgeçer mi? Hayır. Çünkü Türkiye, tarihinde görülmemiş yalnızlık içinde; bunu Yunanistan tarihi fırsat görüyor, üstelik Fransa ve AB desteği tam, ABD’ye sırtını dayamışken. GKRY’e karşı silah ambargosunun kaldırılması bir taraftan da Batı Trakya’da sınırımızın dibinde Yunan-ABD tanklarının “yetenek(!)” gösterisi hiç de hayra alamet değil.

- Son dönemlerde ‘Suriye’ adını duymuyoruz. Bu süreçte Suriye’de neler oluyor?

“Suriye bizim iç işimizdir” “Orası Osmanlı’nın bakiyesidir” söylemleri ile bulaştığımız Suriye’de Fırat Kalkanı, El-Bab, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı derken İdlib’de cihatçı artıklarının Türkiye’nin başına sarılması yetmezmiş gibi sonunda hem Rusya ile hem de ABD ile “papaz olduk!”. Rusya İdlib’de açığımızı arıyor ‘buraya kadar pılını pırtını topla Türkiye’ demek için. Suriye’nin doğusunda kök salan PKK/YPG terör örgütü ile ABD işbirliğinin devletleşme sürecinde ilerlemesi işin cabası. Suriye’de, Rusya ve ABD stratejik hedefleri doğrultusunda kalıcı olurken Türkiye’nin politik hedeflerinden gerçekleşen var mı? Yok. Üstelik 4 milyon Suriyeli içimizde bir o kadarı da bir kıvılcımla yine sınıra dayanabilir. Yüzlerce şehidimizin ardından hâlâ şehit haberleri ile diken üstündeyiz; rakamlar muhtelif 40-50 milyar doları bulan maddi kayıplarla ekonomide “elde var sıfır” Türkiye belki de tarihi bir ekonomik burhan ile karşı karşıya...

- Doğu Akdeniz’deki enerji kontrolünde, ülkeler nasıl konumlanıyor?

‘RUSYA, TÜRKİYE’YE YAKIN DURMUYOR’

Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de de ABD’nin enerji kaynaklarının kontrolü ve güvenliği, Çin’in çevrelenmesi politikaları bağlamında Türkiye yalnız. Putin sıcak denizlere inmişken menüde olmaya hiç niyeti yok. Hem Libya’da hem Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye artık yakın durmuyor. AB Türkiye’yi gözden çıkarmış, daha rahat kullanabileceği GKRY ve Yunanistan üzerinden hem Türkiye’yi sıkıştırmak hem de “ya çıkarsa!” diye bölgeden enerji güvenliğini sağlamak ve Rusya’ya enerji bağımlılığından kurtulmak peşinde. Çin ise konumunu, “bir kuşak bir yol” projesi ile belirlemiş durumda. İngiltere’nin mahallenin abisi olarak sahne almak için uygun koşulları beklediği aşikâr. Çünkü Brexit sonrası İngiltere’nin garantörlük haklarından vazgeçmesi, Fransa, ABD ve AB’nin Kıbrıs’ta stratejik üstünlük kazanmasına sessiz kalması hiç de olası değil.

- Kıbrıs’ın jeostratejik konumunun Türkiye için önemi nedir?

Bu jeo-politik ve güvenlik ortamında Guterres’in KKTC’deki seçimlerin ardından siyasi süreci yeniden başlatacağını söylemesi “rastlantısal” olmasa gerek. Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de kabul edilemez baskılar masaya sürülebilir. İçeride terör diğer taraftan da Kafkaslar ve Suriye’de kriz tırmandırılarak Türkiye kuvvet açmazına düşürülebilir. Çünkü TSK’nın önemli çaptaki askeri gücü ile Suriye’de çakılıp kaldığı görülüyor ve biliniyor. Suriye konusunda görüşler farklı olsa da Kıbrıs halkımızın içselleştirdiği “Milli Dava”dır. Uluslararası anlaşmalar ve Kıbrıslı soydaşlarımızın hakları kadar Türkiye’nin milli güvenlik ve savunması bakımından da Kıbrıs vazgeçilmezdir. Kavramak için “derin” analizlere hiç de gerek yok. Dünya deniz ticaretinin yüzde 30’nu taşıyan deniz ulaştırma yollarının buluşma noktasıdır. Yeni hidrokarbon rezervleri bölgeye enerji politik yön kazandırmıştır. Türkiye üzerinden Akdeniz’e ulaşan petrol boru hatları ve bölgedeki liman tesislerimizin küresel enerji merkezi olma kapasitesini rakipsiz kılmaktadır.

- Atılması gereken adımlar neler?

Doğu Akdeniz ve Kıbrıs artık küresel oyuncuların jeopolitik öncelikleridir. Bölgesel güç potansiyelini haiz Türkiye ise baş ağrısı olabilir. Bu nedenle Türkiye çoklu cephelerde sıkıştırılarak denize düşen “yılana” sarılırcasına AB ve ABD’ye, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta tavize zorlanabilir. Artık Türkiye’nin “Milli Güç” unsurlarını evvel emirde toparlayıp TSK’nin çoklu cephelerdeki çatışma sarmalı içinde eritilmesine, milli gücünün zayıflatılmasına ve Türkiye’nin yalnızlaştırılmasına dayanan bu oyun planına son verme zamanı gelmiştir. Bu, geç olmadan görülmelidir. Bu tuzaktan çıkış yolu ilk adım olarak “İhvan” gözlüğünü çıkarmaktan, Mısır ve İsrail başta olmak üzere bölgesel işbirliği mekanizmalarını kurmaktan ve “Esad gitsin” takıntısından kurtulmaktan geçiyor. Hâlâ bunu görmemek başlı başına milli güvenlik ve beka sorunudur.

KIBRIS, AVRUPA’NIN İLERİ KARAKOLU OLUYOR

- Türkiye, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta adımlar atmak için geç mi kaldı?

Kıbrıs ve Doğu Akdeniz küresel enerji mücadelesinin yeni merkezi olarak öne çıkarken Türkiye geç kalmış, Mısır ve İsrail’i de yanına çeken GKRY ve Yunanistan’ın stratejik güç kazanmasını adeta “İhvan” gözlüğü ile seyretmiştir. On sekiz yılda “İhvan aşkı” Suriye ve Mısır’ı karşımıza aldı. “One minute” ardından Mavi Marmara olayı İsrail ile ilişkilerimizi çıkmaza soktu. Üstelik Yunanistan ve GKRY ekonomileri, 2008 krizinde dibe vurmuşken Türkiye, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta inisiyatif almak şansını dahi kullanamadı. Yunanistan ve GKRY’nin ise biraz olsun nefes alınca inisiyatifi ele almaları; iktidarın dış politikadaki ibretlik resmidir. Bu olumsuzluklar yetmiyormuş gibi Rusya’nın bölgede güçlenmesi, Çin’in bir yol bir kuşak projesinin deniz ulaştırma yolları üzerindeki Kıbrıs’ın Avrupa’nın ileri karakolu konumuna yükselmesi ise işin cabası...

 

 

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.