CHP NATO’ya ‘İran raporu’ sundu, ‘Körfez Arap ülkelerini de NATO’ya alalım’ dedi!
AKP son adımlarla İsrail’le normalleşmenin yollarını döşerken, CHP’den de destek geldi. CHP, İran’a karşı Körfez Arap ülkelerinin de NATO’ya alınmasını önerdi.
CHP Milletvekili Utku Çakırözer, NATO Parlamenterler Asamblesi’ne “İran tehdidi” konulu, 28 sayfalık bir rapor sundu.
Tam boy Amerikancı bir çizgiden kaleme alınan rapor, sonuç ve öneriler kısmında, NATO’nun Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez Arap ülkelerini kapsayacak şekilde genişlemesi tavsiyesinde bulunuldu.
Bu hafta Trump ve İsrail’in, Erdoğan’ın da desteğiyle ilan ettiği ateşkes, Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri normalleştirme yoluna girmesinin ilk adımı oldu.
CHP’nin NATO’ya sunduğu rapor, iktidarın Amerikancı-İsrailci bir çizgiyi sahiplendiği bir dönemde, muhalefetin de bu çizgiye destek vereceğinin açık göstergesi oldu.
Raporda neler var? Batı karşıtları için ‘kargaşa ekseni’ tanımı
“İran’ın Bölge ve Avro-Atlantik Güvenliğine Yönelik Tehdidi” başlıklı raporda, İran’ın yakın zamanda güç kaybetmiş olmasına rağmen hala hem bölge güvenliğine hem de Avrupa-Atlantik güvenliğine yönelik bir tehdit olduğu öne sürüldü.
CHP raporu, İran’ın Çin, Rusya ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’yle (KDHC) ilişkisini de “geniş bir Batı karşıtı işbirliği ekseni” olarak niteledi. Raporda, bu “Batı karşıtı” eksen için “kargaşa ekseni” adlandırması kullanıldı:
İran’ın Avrupa’daki Rus saldırganlığına verdiği destek, daha geniş bir bağlamda, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) gibi diğer revizyonist rejimlerle kurduğu hizalanmanın bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Bu rejimler, “Kargaşa Ekseni” (Axis of Upheaval) olarak adlandırılan, ABD ve müttefiklerinin egemen olduğunu düşündükleri kurallara dayalı uluslararası düzeni altüst etmeye çalışan devletler koalisyonunun üyeleridir.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin uyardığı gibi: “Rusya, Çin, ama aynı zamanda Kuzey Kore ve İran da, Kuzey Amerika’yı ve Avrupa’yı zayıflatmak için yoğun biçimde çalışıyorlar […] Küresel düzeni yeniden şekillendirmek istiyorlar. Daha adil bir düzen yaratmak için değil, kendi etki alanlarını oluşturmak için. Bizi sınamaktalar. Ve dünyanın geri kalanı da bizi izliyor.”
Kürecik’teki radar üssünün NATO kullanımında olmasına övgü
Rapor, İran’a karşı NATO’nun savaş mimarisinde Türkiye’nin hayati bir rol oynadığına değinerek, “Türkiye, Malatya’nın Kürecik ilçesinde, İran’a yaklaşık 500 kilometre mesafede bulunan AN/TPY-2 X-band radarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu radar, NATO’nun olası füze tehditlerini tespit etme, izleme ve önleme kapasitesini artırmaktadır” ifadelerini kullandı.
Çakırözer imzalı raporda, NATO’nun Irak’taki varlığının da çok önem taşıdığı ve artırılması gerektiği tavsiye edildi.
‘Körfez Arap ülkeleri NATO’ya alınsın’ önerisi
Tüm raporun en çarpıcı kısmı, “Sonuç ve Tavsiyeler” bölümünde dile getirilen, NATO’nun Ortadoğu’da genişlemesi gerektiğine dair bölüm oldu:
NATO’nun yeni kurulan Güney Komşuluk Birimi ve Orta Doğu, Kuzey Afrika ile Sahel bölgesinde daha fazla istikrar sağlamayı hedefleyen politikası doğrultusunda, İstanbul İşbirliği Girişimi (ICI) çerçevesini geliştirme ve güncelleme yolları araştırılmalıdır. Yirmi yıllık, değeri kanıtlanmış bu girişim temelinde, NATO’nun Körfez ülkeleriyle işbirliğini derinleştirmeyi ve bölgedeki diğer ülkeleri de kapsayacak şekilde genişlemeyi değerlendirmesi gerekmektedir.
İran’ın bölgesel konumunun zayıflamış olması, Müttefikler için etkili bölgesel aktörlerle ortaklıkları güçlendirmek adına stratejik bir fırsat sunmaktadır. Türkiye, özellikle diplomasi, caydırıcılık ve savunma işbirliğine dayalı, koordineli bir bölgesel stratejinin şekillendirilmesinde merkezi bir rol oynamaktadır.
Kritik öneme sahip olan unsur ise Rusya’nın İran ile derinleşen ortaklığıdır. Bu ortaklık, İttifak’ın güney ve doğu kanatlarını birbirine bağlayarak, acil dikkat gerektiren birleşik bir tehdit yaratmaktadır. İran silahlarının ve askerî danışmanlarının Avrupa’daki bir savaş sahnesine dahil olması, NATO müttefiklerinden kararlı bir yanıt verilmesi gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır.
Ayrıca, Rus yetkililerin, Rusya’nın nükleer silahları veya teknolojiyi İran’a (ya da ABD’nin herhangi bir düşmanına) aktarabileceğine dair açıklamaları ciddiyetle ele alınmalıdır. Müttefikler, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik yasadışı işgaline dair olası müzakereler sırasında, balistik füzeler karşılığında nükleer teknoloji, malzeme veya bilgi aktarımının kesinlikle yasak olduğunu Kremlin’e açıkça belirtmelidir.
Son olarak, müttefik ülkeler İran’ı, Rusya’nın yasa dışı ve haksız savaşına verdiği tüm desteği sonlandırmaya çağırmalı ve yalnızca balistik füze değil, aynı zamanda İHA’lar ve ilgili teknolojilerin transferini de durdurmak amacıyla yaptırımların genişletilmesi yollarını araştırmalıdır. Bu teknolojiler, hem Ukrayna halkı hem de geniş anlamda Avrupa-Atlantik güvenliği için doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.