CHP lideri Özgür Özel Bakırköy'den seslendi: “Hiçbirimiz tek başına kurtulamayız”

CHP lideri Özgür Özel Bakırköy'den seslendi: “Hiçbirimiz tek başına kurtulamayız”

“Millet İradesine sahip çıkıyor” mitinglerinin bu haftaki adresi Bakırköy Cumhuriyet Meydanı oldu. CHP lideri Özgür Özel Bakırköy'den halka seslendi: “Hiçbirimiz tek başına kurtulamayız”

“Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerin buluşma adresi bu hafta Bakırköy Cumhuriyet Meydanı oldu. 

Rekor sıcaklıklara rağmen İstanbullular elinde bayraklarıyla Cumhuriyet Meydanını doldurmaya başladı. 

Image

Tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mesajının okunduğu mitingde Özgür Özel de yurttaşlara seslendi.

DEVA Partisi'nden istifa eden Evrim Rızvanoğlu ve Cem Avşar CHP'ye katıldı, miting alanında rozetlerini Özgür Özel taktı

ÖZEL: 'BİZ BAŞARACAĞIZ'…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel mitinge katılan İstanbullulara seslendi. Özel’İn konuşmasından satır başları şöyle: 

"Burası Bakırköy Özgürlük Meydanı. Geçmişte sadece bir meydandı. 2023 yılında Ekrem Başkan el attı, fonksiyon kattı. Bakırköy'e bu meydanı kazandırdı. Bugün yanındaydım. 'Bakırköy'e selam olsun, hemşehrilerime selam olsun' dedi. Bugün Ekrem Başkan'ın bize kazandırdığı bu meydanda özgürlüklerimize, farklılıklarımızdan güç alarak, birbirimize sarılmanın, dayanışmanın gerekçesi olarak gördüğümüz; uzaklaştıranlara, kutuplaştıranlara, böylelikle arkasını kalabalıklaştıranlara karşı sarılmaya geldik. Kutuplaştıranlara inat sarılmaya geldik. Bu ülke Alevisi ile, Sünnisi ile, Türk'ü ile, Kürt'ü ile, Lazı ile bu ülke Gazi Mustafa Atatürk'üm Cumhuriyetine sahip çıkanların ülkesidir.

Ağzından çıkanları kulağı duymayanlar. Onlara şunu söyleyelim; bu ülke bir ülkenin büyükelçisinden yalan yanlış bildiği yok efendim Osmanlı millet sistemi... Diğeri yalan yanlış bildiği, yılları, dönemleri, şekilleri karıştırdığı, önermeleri duyacak değil. Bu coğrafyada ulus devletler İsrail için tehditmiş. Ulus devlet mi bıraktınız? Coğrafyada ulus devlet Türkiye Cumhuriyeti var. Kimseye tehdit değil ama hiçbir tehdide de boyun eğecek değil.

'Yurtta barış, cihanda barış' diyen Gazi'nin partisi olarak Sevr'i yırtıp atan yarınki yıl dönümüdür, huzurunda olacağız. Lozan'ı yapacanların partisi olarak bunlara pabuç bırakmayacağız. Kimse endişe etmesin elbette dinimize saygımız sonsuz ama kimse şunu düşünmesin; Bu ülkeyi mezhepçilikle, cumhuriyetin değerleriyle değil de bambaşka sınıflandırmalarla, Misak-ı Milli sınırına saygı duymadan, Cumhuriyet'in kazanımlarını görmeden, Gazi'nin çizdiği doğru hattı takip etmeden ama macerayla ama tavizle bu ülkeyi tartıştıranların değil, bu ülke Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhuriyetine sahip çıkanların olacak. Burada kimse dışarıda değil. Kimse öteki değil. Bu ülkenin birliğiyle, beraberliğiyle, kardeşiyle, bayrağıyla sorunu olmayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile sorunu olmayan Türkiye'nin bütün demokratları var. Türkiye ittifakıyız biz. Bu Türkiye ittifakının simge mekanı Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Türkiye'nin baba evidir. Öyle ya herkes baba evine doğar, orada büyür sonra kimi büyüğünü arar, kimi küçüğüyle yetinir. Kimi ırakta oturur, kimi yakında oturur. Ama herkes bilir ki günün birinde başım sıkışırsa, dara düşersem orada bir baba evi var. Şimdi o baba evine geçmişte ne sebeple olursa olsun ayrı düşmüş olanlar Türkiye İttifakı'nın demokratlarıdır. Onlar ki çağrıyı duyup gelirler, kapılar ardında kadar açıktır. Çünkü o baba evinin tapusu ne Özgür Özel'dedir ne bir başkasında. O tapu bir kişiye kayıtlıdır o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk."

 

Image

DEVA PARTİSİ'NDEN İSTİFA EDEN İKİ İSME ROZETLERİNİ TAKTI

Özel, "Bu çağrıya kulak verenler var. Buraya iki ismi çağıracağım. İki yanımda da İstanbul ve Tekirdağ il başkanlarım var" diyerek DEVA Partisi'nden istifa edip CHP'ye geçen İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar'ı kürsüye davet ederek rozetlerini taktı.

özel konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bir yandan birileri kaybettikleri morali, yaşadıkları sıkıntıyı atlatmak için bir başka süreci siyasi ittifak gibi göstermeye çalışıp ertesi gün yalanlanlansınlar. Bir başka partinin listesinden seçilmişleri şimdi iktidar safına katıp da güçlenecekmiş gibi bir izlenim yaratmaya çalışsınlar... Siyasetteki başarının üç temel gerekliliği var. Birincisi ahlaki üstünlük. Bir tarafta sürecin bir taraftan siyasi tarihimizin en ahlak dışı saldırılarıyla ailelere, çocuklara, kadınlara, haysiyete yapılan saldırı; bir yandan buna karşı sıcağa bakmadan buralara gelen sizler. Ahlaki üstünlük bizde. Psikolojik üstünlük bizde. Çoğunluk enerjisi bizde. Biz başaracağız.

 

ÇOCUKLARINI KAYBEDEN AİLELER İLE DAYANIŞMA MESAJI

"Bu meydan aynı zamanda adalet arayanların meydanı. Mattia Ahmet Minguzzi... O güzel Ahmet'imiz kaykay malzemesi almak için gittiği Kadıköy'de bir pazar yerinde hunharca bir saldırıya uğradı. Hepimizin yüreğini dağladı. Annesi kendi acısını hem yaşadı hem hepimize hissettirdi. Sonra da bir büyük mücadeleye girişti. Üç gündür bu meydanda Yasemin Hanım evladı için adalet nöbeti tuttu. Onunla bütün Türkiye dayanıştı. Ama isimlerini anmak isterim: Muhammed Mutluay'ın annesi Derya Hanım, Abdurrahman Balcı'nın anneciği Zeynep Hanım, Batuhan Kurt'un annesi Mümine Hanım, Kadir Özkök'ün annesi Ayşe Hanım, Sedef Güler'in annesi Gülizer Hanım, Ata Emre Akman'ın annesi Zuhal Hanım. Son dönemde evlatlarını kaybettiklerinde evladımızı kaybetmiş gibi hissettiğimiz bu acılı anneler burada oldular, dayanışma gösterdiler. Bugün de burada bu meydanda adalet çığlığını yükseltiyorlar. Onlara dayanışmamızı en yürekten dayanışmamızı gösterelim."

ÖZEL’DEN ORMAN YANGINLARINDA HAYATINI KAYBEDEN İŞÇİLERE BAŞSAĞLIĞI

Eskişehir’deki orman yangınlarında 11 orman işçisinin hayatını kaybetmesi üzerine CHP lideri Özel, “Seyitgazi’de iki gündür yangın sürüyor. Kontrol ettik diyorlardı. Fethiye bölgesinden çok acı haber geldi. 11 orman işçimizi arkadaşımızı kaybettik hepimizin başı sağ olsun. Bu kolay ölümler ülkesinde… Artık dünyada böyle ölümler yok… Almanya'da Fransa'da İngiltere'de yüz yıldır amdenlerde böyle ölümler yok. Ne bazı mesleklerin fıtratında bu var, ne orman yangınıyla mücadele ederken şehit vermenin izahı var. Tam acıları, adaleti konuşurken bu acı haberi alıyoruz… Başımız sağ olsun. Bu sorumsuzluğun bu kötü yönetimin hesabını bu millet soracak elbet" dedi.

 

“HİÇBİRİMİZ TEK BAŞINA KURTULAMAYIZ”

Ardından konuşmasına devam eden Özel şunları söyledi:

“Tüm milletimize buradan sesleniyorum. Kimse ama kimse; ne emekli, ne asgari ücretli, ne esnaf, ne memur, ne emekli, ne astsubay, binbaşı, ne atanmayan öğretmen, ne staj ve çıraklık mağduru, ne emeklilikte adalet isteyenler, hiçbirimiz tek başına kurtulamayız. İşçi kurtulmadan emekli kurtulmaz. Gençlerin mücadelesine emekliler destek vermezse hiçbir şey olmaz. Esnafın derdine hep birlikte dertlenmeden, çiftçinin eylemine hep birlikte sahip çıkmadan, atanmayan öğretmene hep birlikte destek olmadan teker teker kimse kendini kurtaramaz. Ama biz birlikte olursak, mücadeleyi biz hep birlikte yaparsak elimizden de kimse kurtulamaz. ‘Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.’ 

Bu televizyonu izlerken diyormuş ki ‘Ya bu nasıl iş? Bunlar bunları nereden topluyorlar, nereden taşıyorlar?’ Sanıyor ya Manisa’da miting var, Soma’dan madenci taşıyor. Eski sistem… ‘Efendim orada miting var, devlet memurlarını taşı. Burada miting var, yandaş müteahhidin çalışanlarını taşı.’ Tayyip Bey bak Bakırköy Özgürlük Meydanı. Burada miting yapıyoruz sanıyorsan yanlış anlıyorsun. Biz burada miting yapmıyoruz, eylem yapıyoruz.” 

“İMAM HATİP İSTİSMARINDA O ÇOCUKLARA BU MEYDAN SAHİP ÇIKIYOR”

“Madem istifaya davet edeceksiniz haklı bir gerekçe söyleyeyim de. 1 milyon öğrencinin kafasını karıştırdılar, hakkını yediler. Ailelerini mağdur ettiler. LGS sınavını yaptılar, sorulara sahip çıkamadılar. Sınav sırasında sorular Whatsapp gruplarına dağıldı. Bunu söyleyenlere önce saldırdılar. Sonra mızrak çuvala sığmayınca soruşturma başlattılar. 29 kişiyi tutukladılar, Bilgi İşlem Genel Müdürü’nü görevden aldılar. Ama bir yandan da çıkıyor, diyorlar ki ‘Sınav güvenliği bizim işimiz.’ Kardeşim sen bu çocukların babalarının, annelerinin FETÖ zamanında KPSS sınavını çaldırdın. Üniversite sınavlarını çaldırdın. Liseye giriş sınavlarını çaldırdın. Aldılar kendi şakirtlerine dağıttılar. Kamuyu, üniversiteleri, hepsini yerleştirdiler. Bu kadar vatandaşın hakkını yediler. Şimdi namusuyla çalışıp birinci olanı da zan altında bırakan sensin. Ama ‘Ben bu kadar çalıştım, gerilerde kaldım’ diyeni de kahreden sensin. Küçücük çocukları kahredip oradan da çıkıp ‘Efendim ben imam hatipliyim, imam hatiplilere laf ediyorlar.’ Bak Erdoğan görüyor musun meydandaki vicdanı? Burası Bakırköy. Burada yüzde 80 gücü var CHP’nin. Senin imam hatip istismarında, o çocuklara bu meydan sahip çıkıyor. Buradan söylüyorum. Anadolu lisesi de bizimdir, teknik lise de bizimdir, endüstri meslek de bizimdir, imam hatip de bizimdir. Hiçbirisi senin tapulu malın değildir. Sözüme değer veren herkese söylüyorum. Sosyal medyadaki üç-beş meczubun peşine takılıp kimse bir bütün olarak, 1 milyon 400 bin imam hatipliyi, annesini, babasını zan altında bırakmasın. Pırıl pırıl memleket evlatları. Herkesin derdi aynı, herkesin derdi; ülkeyi kutuplaştıran, herkesi kendi arka bahçesi sayan, polisi arka bahçesi sayan, astsubayı kendine tabi sayan, imam hatipliyi arka bahçeye bağlayacağını sanan, gencecik pırıl pırıl yüreklerin umutlarını karartan Recep Tayyip Erdoğan. Bu ülkenin bütün gençleri, pırıl pırıl çocuklardır. Hepsi bizimdir. Hiçbirisini senin insafına bırakmayacağız. Hepsine biz sahip çıkacağız. Şunu söyleyeyim, bu ülkede şöyle bir ayrım yok. ‘Solcular burada, sağcılar burada. Muhafazakarlar burada, ilericiler burada.’ Hiç böyle bir şey yok. Muhafazakar neyi muhafaza etmek istiyorsa anasının ak sütü gibi helaldir. Milliyetçi neye sahip çıkıyorsa onun da teminatı Cumhuriyet’i kuran bu partidir. Solcular adalet istiyorsa, gelir dağılımında eşitlik istiyorsa, bu paranın geçeceği kursak AK Partili’nindir, MHP’linindir, DEM’linindir, İYİ Partili’nindir. Biz bu ülkeye adaleti getireceğiz. Artık bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak.” 

 

“ADALETİN TERAZİSİNE SAYGI DUYAN YARGI MENSUPLARININ ÖNÜNDE EĞİLİYORUM”

“19 Mart darbesinin üzerinden tam 125 gün geçti. Tek bir delil bulamadılar. Halen daha iddianameyi yazamadılar. İzmir’de İzmir Büyükşehir’e operasyon olmuştu… Bütün sağlık emekçileri biliyorsunuz Covid’de ölümü göze aldılar, bizi yaşattılar. Dedi ki Erdoğan ‘Hakkınız ödenmez.’ Hakikaten haklarını ödemedi, biliyorsunuz. Bütün sağlık emekçilerine; doktorundan hemşiresine, acil tıp teknisyeninden hastanede çalışan işçisine kadar bir yürekten kocaman minnet alkışı alayım. Yeliz geldin mi sen? Hazırda bekle, çağıracağım seni. Yeliz gelmiş. O Yeliz değil, bizim Yeliz. Memlekette her şeyin bir iğrenci var, bir de güzeli var. Ben size güzelini göstereceğim bu akşam. Şimdi İzmir’de Büyükşehir Belediyesi’ne operasyon oldu. Gittim oraya, dedim ki ‘İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’na, savcılığına, görevli savcılara sesleniyorum. Hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. Yargı mensuplarının tamamını aynı kefeye koymuyoruz. Akın gibi davrananlar, Akın gibi muamele görürler. Ama hukuka uygun, aldığı eğitime uygun davrananlar bizden asla kötü söz duymayacaklar. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 9 günde iddianame yazdı. Yolladı mahkemeye, mahkeme tensip tutanağı ile şöyle bir şey yazdı. ‘Kişiler bunlar, iddianame burada. İddiaları inceleyeceğiz. İddialar yargılanmaya muhtaçtır. Yargılamada tutuksuz yargılama esastır’ dedi, hepsini tahliye etti. Şimdi canlı yayında söylüyorum bütün Türkiye'nin önünde. Özgür Özel çıksa, eline mikrofonu alsa, İzmir’e laf etse, savcıya laf etse, hakime laf etse kim inanır, kim güvenir? Neden? Çünkü iddianameyi 9 günde yazdı. İçeridekileri evladıyla tehdit etmedi. ‘İstediğim gibi şuna iftira at, evine git. Yoksa süreyim seni. Bolu’ya git, Afyon’a git. 40 kişilik koğuşta 60 kişi kalın. Yerlerde yatın’ demedi. Kimseyi hasta evladını tutuklamakla tehdit edip, iftira atmayınca evladını içeriye atmadı. Kimsenin sağlığıyla oynamadı. Yargılamayı başlattı. Bu vakitten sonra, tutuksuz yargılama olduktan, iddialar olduktan sonra savcı konuşur, avukat konuşur. Mahkeme dinler, bir karar verir. Suçu olan varsa cezasını çeker. Geri kalan kimsenin haysiyetiyle oynanmaz. Ben bugün İstanbul’daki kötü örnekten ayrışan, tutuksuz yargılamaları tekrar gündemine alan, okuduğu kitaba, vicdanına, adaletin terazisine saygı duyan bütün yargı mensuplarının önünde saygı ile eğiliyorum. İşte bu kadar.” 

“AK TOROSCULAR ÇAĞLAYAN’DA OTURUYOR, YAZIKLAR OLSUN”

“Bu İstanbulda yapılsaydı, İstanbul’da tutuksuz yargılama olsa, gizli tanık iftirası olmasa, millet evladı ve çocuğuyla tehdit edilmese, iftiracılarla haysiyet cellatlığı yapılmasa, eşle, babayla, evlatla, aile kurumuyla uğraşılmasa ne işi var Bakırköy’ün bu akşam bu meydanda? Ama karşımızda 30 yıllık bir öğretmen. 30 yıl her sabah kalkıp derse gidip geliyor. Emekli oluyor, 1 milyon lira veriyorlar. Karşımızda sadece kalacağı lojmana 46 milyon lira masraf yaptırılan şımarmış bir yapı var. Satın alma değil. Hanımefendi havuz istemiş, havuz yaptırmış. Bozdurup, bozdurup yaptırmış. Oradan bilmem ne gelmiş, oraya bir… Yahu Boğaziçi’nde villa, 46 milyon lira masraf. Neymiş efendim? ‘Biz’ diyor, ‘Hazırlıklarına bu Başsavcı gelmeden başladık.’ Önce sarayını hazırlamışlar, sonra o şımarığı oraya atamışlar. 80 yıllık maaşına denk gidip de yatlara bakan, lojman diye villalarda oturan, 46 emekli öğretmenin emekli ikramiyesini bir lojmana harcayanlar var. Ülkenin Cumhurbaşkanı öyle bir yapıyı şımarttı, başımıza bela etti ki. Şimdi çıkıyor, bir süreçte beyaz Toroslardan bahsediyor. Diyor ki ‘Beyaz Toroslar Kürt meselesinde çok can yaktı. PKK’ya çok güç kattı.’ Dediği gün o savcılardan biri, beyaz Toros’a elini koyup millete diyor ki ‘Mekanın sahibi biziz.’ ‘Bizden korkun. Cumhurbaşkanı kim oluyor? Onu biz tutuyoruz. Korktuğu Ekrem’i içeriye biz attık’ diyor. ‘Bu’ diyor, ‘Biz olmasak Cumhurbaşkanı’nın ne hükmü var? Ben beyaz Toroscuyum.’ Ey Erdoğan, beyaz Toroslar JİTEM’deydi. AK Toroscular, milletin başına bela ettin, Çağlayan’da oturuyorlar. Yazıklar olsun hepsine.” 

İMAMOĞLU: ‘GÜCÜME GÜÇ KATIYORSUNUZ’

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Ekrem İmamoğlu'nun Silivri Cezaevi'nden gönderdiği mesajı okudu. O mesajda şu ifadeler yer aldı:

"Nice haksız, hukuksuz muamelelere maruz bırakıldığımız, zulme uğradığımız dönemdeyiz. Bu dönemde iki şey gücüme güç, kararlılığıma kararlılık katıyor. Birincisi sizlerin ve ülkenin dört bir yanındaki on milyonlarca vatandaşımızın demokrasi ve adalet mücadelesini meydan meydan büyüten cesaret ve azmi. İkincisi, tüm baskı ve engellemelere rağmen belediyelerimizin derdine derman olmaya devam etmesidir.

İki hafta önce, Bakırköy’de açılan Bölgesel İstihdam Ofisimiz (BİO) de içimi mutlulukla, umutla doldurdu. Değerli yol arkadaşım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Nuri Aslan’a, Bakırköy Belediye Başkanımız Ayşegül Ovalıoğlu’na ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Bölgesel İstihdam Ofislerimiz, daha önce örneği olmayan, benim çok önem verdiğim projelerden biridir. İstihdam ofislerimizi, işsizlik ve gittikçe ağırlaşan ekonomik şartlar altında ezilen vatandaşlarımıza destek olabilmek için hayata geçirdik. Bu ofisler sayesinde başta gençler, kadınlar, engelliler olmak üzere, iş arayan herkesi eğittik, yönlendirdik, işverenlerle buluşturduk. ‘İş bulmak bizim değil, hükümetin görevidir,’ demedik. ‘Vatandaşın acil ihtiyacı ne ise o bizim de görevimizdir,’ dedik ve kolları sıvadık. Hiçbir aşamasında partizanlık içermeyen, tamamen liyakate dayalı bir süreçle yüz binlerce hemşerimizin işe yerleşmesini sağladık. BİO’lar iktidarın kriz yaratan, çözüm üretmekten aciz politikalarının yol açtığı büyük tahribata karşı vatandaşı koruyup kollayan projelerimizden sadece biri.

Bununla birlikte ulaşım yatırımlarımızdan Ataköy-İkitelli metro hattımız da Bakırköylü vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıran hizmetlerimiz arasında. Hiçbir siyasi parti ya da görüş ayrımı yapmadan, ihtiyacı olan ailelere sunduğumuz kreş hizmetimiz, restore ederek vatandaşlarımızın kültür sanat hayatına kazandırdığımız miras eserimiz Baruthane ve şehre nefes aldıran Ayamama Yaşam Vadimiz de yine icraatçı ve halkçı iş yapma modelimizi özetleyen örnekler arasında. Benim ve diğer belediye başkanı arkadaşlarımızın uyduruk sebeplerle, belgesiz, kanıtsız tutsak edilmemizin en önemli sebeplerinden biri de işte bu, icraatçı kimliğimiz ve halkçı projelerimizle, milletin gönlünde edindiğimiz yer ve bu sebeple mevcut iktidar tarafından büyük bir tehdit olarak görülmemizdir.”

Bizi içeri atarak, vatandaşın gözünde itibarsızlaştırmaya çalışarak, koltuklarını muhafaza altına alabileceklerini sandılar. Ama bu kirli ve zavallı planları ellerinde patladı. Bugün yaptıkları her hukuksuzluk, kurdukları her kumpas, onları kaçınılmaz sonlarına daha hızlı yaklaştırıyor. Sandıktan ne kadar büyük bir zaferle çıkacağımız çok daha net görülüyor. Bu; hakkı yenen, kıymeti bilinmeyen, yok sayılan milyonların zaferi olacak. En temel hak ve hürriyetlerinden mahrum edilenlerin, güvencesizlerin zaferi olacak. Sandıktan çok büyük bir zaferle çıkacağız. Bu; emeğinin, yatırımının karşılığını alamayanların zaferi olacak. Gençlikleri, gelecekleri, hayalleri çalınanların zaferi olacak. Sandıktan çok büyük bir zaferle çıkacağız. Bu; demokrasinin, milli iradenin zaferi olacak. Adaletin, hürriyetin ve haysiyetin zaferi olacak. Bir avuç insan kaybedecek, büyük ve aziz bir millet kazanacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri zindanı.”

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.