CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, AB 2020 yılı Türkiye İlerleme Raporu'nu böyle değerlendirdi

CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, AB 2020 yılı Türkiye İlerleme Raporu'nu böyle değerlendirdi

Ülkemizin tam üyelik müzakerelerine devam etmesi ve diğer üye ülkelerde olduğu gibi önyargısız ve tarafsız bir şekilde birliğe tam üye olabilmesi için AB’yi kendi içişlerinde Türkiye’ye karşı olan sorun ve tutumları çözmeye davet ediyoruz.

AB Komisyonunun her yıl aday ülkeler için açıkladığı ülke raporlarından “2020 Türkiye Raporu” son yıllarda olduğu gibi yine ülkemiz için karamsar bir tablo çizmektedir.

Rapor özellikle 2016 yılında başlayan ve 2018 yılına kadar süren OHAL’in etkilerinin bugün hala devam ettiğinin altını çizerken demokrasi ve temel haklar konularındaki geri gidiş ve Avrupa Konseyi tavsiyelerinin yerine getirilmediğini söylüyor.  

Türkiye’de bizim de parti olarak  dile getirdiğimiz gibi başkanlığa geçişle beraber kurumların bağımsızlığının ortadan kalktığı, Meclisin denetim görevinin etkinsizleştiği, güçler ayrılığının zarar gördüğü gibi tespitlere yer verilirken yargı bağımsızlığı ile ilgili kaygıların da giderilmediği ve daha da kötüye gittiğine dair tespitler yer alıyor.

İdarede artan siyasileşme ile beraber liyakat ve yolsuzluk gibi alanlarda da bir ilerleme kaydedilmediğinin vurgulandığı raporda yine insan hakları ve temel özgürlükler gibi Kopenhag Kriterlerinde de endişeleri arttıran gelişmelerin yaşanmaya devam ettiği belirtiliyor.

Rapor ayrıca Türkiye’de iktidarın uyguladığı dış politikanın AB öncelikleriyle uyuşmadığını söylerken üye ülkelerle yaşanan gerginliklere de dikkat çekmektedir. Bu noktada 1 Ekim’de kabul edilen AB Zirvesi sonuç bildirgesine atıfta bulunularak gerginliklerin düşürülmesine yönelik çabaların sürmesi gerektiğini not etmiştir.

Tüm bu tespitler 2005 yılında resmen müzakerelere başlamış olan ülkemizin 15 yıl sonra demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve temel hak ve özgürlükler gibi alanlarda sergilediği kötü performans ile Avrupa Birliği tam üyeliği ve AB değerlerinden uzaklaştığımızı göstermektedir.

AB yayınladığı bu rapor ile Türkiye’nin AB üyelik şansının giderek azaldığını belirtirken Türkiye ile ilişkileri daha çok mülteci meselesi üzerinden konumlandırmaktadır. Mülteci sorunu ile mücadelede Türkiye’ye duyulan ihtiyaç AB’nin de çıkarları gereği müzakere sürecini tamamen sonlandıran taraf olmaktan alıkoymakta bunun yerine dondurulmuş bir şekilde ağır aksak devam etmesini tercih etmektedir.

Bununla beraber AB’nin Türkiye’nin ulusal çıkarlarını yok saydığı ve bazı üye ülkelerin kendi politika ve çıkarlarına yönelik karar aldırma çabaları arasında sıkıştığını da not etmemiz gerekmektedir. Bir taraftan mülteci meselesinin tekrardan gündem olmasından çekinen AB, diğer taraftan da bazı üye ülkelerin Türkiye ile ilişkilerinde yaşanan gerginliklerin gölgesinde karar alıyor olması da AB’nin tarafsızlığının sorgulanmasına neden olmaktadır.

2020 Türkiye Raporu ile birlikte ortaya çıkan tespitler partimizin ülkemizi görmek istediği konumdan uzaklaştığını göstermekle beraber, ülkemizin tam üyeliği hak ettiğine olan inancımız devam etmektedir. Ancak bu üyelik hedefinin bugünkü iktidar ve politikaları ile mümkün olmayacağı 2014 yılından beri açıklanan raporlarla da artık açıkça gözükmektedir.

Bize göre, iktidarın da tam üyeliğe yönelik bir hedefi artık yoktur. Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olan Türkiye’nin gerek Avrupa Konseyi gerekse de AB’den gelen eleştiri ve tavsiyeleri dikkate almadan, yok sayarak yoluna devam etmesi bunun en açık kanıtıdır. 1 Ekim 2020 tarihinde açıklanan AB Zirvesi sonuç bildirgesi de bize Türkiye’nin AB üye ülkeleri tarafından artık bir aday ülke olarak değil “stratejik bir ortak” olarak görüldüğünü gösterirken, iktidarın bundan bir rahatsızlık duymuyor olması üzücüdür.

Türkiye’nin demokrasi değerlerini içselleştirmiş, işleyen bir demokrasi ile yönetilen bir ülke olması talebimiz iktidar tarafında duyulmuyor olacak ki, iktidar Türkiye’nin Kopenhag kriterlerinde her yıl daha da geriye gittiğine dair tespitlerin düzeltilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmaktan kaçınmaya devam etmektedir.

Ülkemizin tam üyelik müzakerelerine devam etmesi ve diğer üye ülkelerde olduğu gibi önyargısız ve tarafsız bir şekilde birliğe tam üye olabilmesi için AB’yi kendi içişlerinde Türkiye’ye karşı olan sorun ve tutumları çözmeye davet ediyoruz. Ancak en büyük sorumluluğun Türkiye’yi bugün AB değerlerinden uzaklaştıran iktidara düştüğünü de belirtmek isteriz. Türkiye’nin 2020 yılında aday ülke konumundan stratejik ortak konumuna gelmesine neden olan politikaların gözden geçirilmesi ve demokrasi, temel hak ve özgürlükler ile hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi konularda gerekli düzenlemelerin daha fazla geciktirilmeden derhal hayata geçirilmesi gerektiğini bir kez vurguluyoruz.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.