Ümit Özdağ hakim karşısında: Savcı mütalaaya ek yaptı, istenen ceza arttı

Ümit Özdağ hakim karşısında: Savcı mütalaaya ek yaptı, istenen ceza arttı

'Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği' suçlamasıyla 148 gündür tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, ikinci kez hakim karşısına çıktı. Savcı, önceki mütalaaya ek yaparak istediği cezayı '7 yıl 10 aya kadar hapse' yükseltti.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 19 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik “Son bin yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan'ın ve AKP'nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir" sözlerinden bir gün sonra Ankara’da gözaltına alındı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen ve ardından İstanbul Adliyesi’ne götürülen Özdağ, 'halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme' suçlamasıyla tutuklandı.

Özdağ’ın dosyası 17 Şubat’ta tefrik edildi.

'Cumhurbaşkanına hakaret' suçlamasıyla 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle dava açılan Özdağ’ın bu dosyadaki ilk duruşması 29 Nisan’da Çağlayan’da bulunan İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

'Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve aşağılama' suçundan tutuklu bulunduğu davanın ikinci duruşması İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.

Duruşmayı takip edenler arasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın da olduğu görüldü.

Salona jandarma eşliğinde getirilen Ümit Özdağ, alkışlarla karşılandı. Mahkeme başkanı gelmeden salonda İstiklal Marşı okundu.

'SUÇU ZİNCİRLEME ŞEKİLDE İŞLEDİ'

Ardından savcı ve mahkeme başkanı geldi. Duruşma, saat 11:01 itibariyle kimlik tespitiyle başladı.

Savcı esas hakkındaki mütalaasını bir değişiklikle tekrar etti. İlk mütalaadan farklı olarak suçun 'zincirleme şekilde işlendiği' iddia edildi. İstenen ceza '4 yıl 6 aya kadar'dan '7 yıl 10 aya kadar hapse' yükseldi.

ÖZDAĞ: KAMUOYUNDAN GİZLEYEMEYECEKLER

Özdağ ise savunmasında şunları söyledi:

- "Savcının mütalaası bir hukuk cinayetidir! Savcılık imzasız, kim tarafından yazıldığı dahi belli olmayan bir kağıt parçası ile beni suçluyor. Savcılık Türk Milleti’ne büyük bir yalan söylüyor.

- Kayseri olayları benim attığım X’ler sebebiyle değil; 27 yaşındaki Suriyeli bir sapığın, 7 yaşındaki yeğenini taciz etmesi sebebiyle gerçekleşmiştir. Bunu kamuoyundan gizleyemeyecekler.

- Sovyetler zamanında iktidar önce suçluyu tespit eder sonra suçlamaları oluştururdu. 2025 Türkiye’sinde de benim için durum aynen budur.

- Benim hiçbir X paylaşımım şiddete çağrı yapmadı. Hiçbir X paylaşımım halkı suç işlemeye teşvik etmedi. İddianamedeki X’ler benim yıllar önce ülkemizin geleceği ve kamu düzenine ilişkin yaptığım paylaşımlardan ibarettir."

'VİCDANSIZLIĞI TEMSİL EDİYOR'

- Sayın hakim, bu X’lerden hiçbirisi TCK m. 216/1 ve Yargıtay içtihatlarına göre, halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmiyor. Hiçbirisi ile ilgili, aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen bir suçlama yapılmamış. Savcılık sadece hukukun sınırlarına tecavüz etmiyor, vicdansızlığı da temsil ediyor.

- Sayın hakim, Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar Şube Müdürlüğü’nün hazırladığı ve Kayseri olaylarını kışkırtan sosyal medya hesaplarının listesini içeren resmi raporun dosyaya dahil edilmesini istedik.

- Bu hesaplar arasında benim hesabımın veya herhangi bir Zafer Partisi resmi hesabının, hatta herhangi bir Zafer Partili’nin hesabının olmadığı açık. Eğer olsaydı zaten, Kayseri Başsavcılığı soruşturma başlatırdı.

- Sayın hakim, lehimde delilleri koymayarak, lehimde delilleri karartarak iddianameyi hazırlayan savcılık; şimdi de suç olmayan X paylaşımlarımdan dolayı suçlu olduğumu iddia etmekte ve cezalandırılmamı istemektedir. Elbette bu utanç kaynağı olacak iddianame ve mütalaa üzerine eğer mahkemeniz ceza verirse istinafa ve Yargıtay’a gidecektir.

'ALLAHTAN KORKMUYOR MU'

- Ancak benim merak ettiğim husus bir hukuk insanının, bir savcının, sanığın suçsuz olduğunu bilmesine rağmen, suçlu ilan ettikleri durumda nasıl bir psikolojiye sahip olduklarıdır. Bir insan, bir hukukçu nasıl suçsuz olduğunu bildikleri kişiye suçlu der? Sonra eve gidip nasıl başını yastığa koyar ve uyur?

- Hiç Allah’tan korkmaz mı? Allah, 'Kendinizin ve anne babanızın ve akrabalarınızın aleyhine de olsa adaletten ayrılmayın… Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız, bilin ki Allah yaptığınızdan haberdardır' diyor. Sayın savcı bilmelidir ki, yaptığı adaletsizlikten Allah da haberdar, kul da haberdar. Savcının Allah’ın ilahi adaletini er geç yaşayacağına eminim.

'İŞİNİZ HİÇ KOLAY DEĞİL'

- Sayın hakim, sizin için çok zor bir dava, çok zor bir karar olduğunu biliyorum. Ben burada siyasi bir soruşturma çerçevesinde bulunuyorum. İktidar yanlısı bir politikacı olsaydım, hiç önünüze gelmezdim. Gelseydim bile, beraat kararı vermeniz çok kolay olurdu.

- Ancak, ben iktidar yanlısı değilim ve bunun suç olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bundan dolayı işiniz hiç kolay değil. Üzerinizde büyük bir baskı olduğuna eminim. Sizin iyi bir hukukçu olduğunuzu, sizi tanıyan herkes söylüyor.

'TEK BİR KARARLA İNSANLARA MESAJ VEREBİLİRSİNİZ'

- Bugün vereceğiniz tek adil karar olan beraat kararı ile 86 milyon insana, merakla bu davanın sonucunu bekleyen Türk milletine, ülkemizde bağımsız yargı olmasa da bağımsız yargıçlar olduğu mesajını verecek ve insanların adalet için tekrar umutlanmasını sağlayacaksınız.

- Dosyadaki deliller ve iddianame ile savcının mütalaasının ne kadar boş olduğunu siz de gördünüz. Yargıtay kararlarında, 'failin subjektif olarak kin ve düşmanlığı hedeflemesi gerekir' diyor. Oysa ben, size; kin ve düşmanlığı engellemek için yaptığım açıklamaları, hatta yaptığım suç duyurularının kanıtlarını gösterdim.

- Savunmamda ortaya koyduğum deliller ise her türlü tartışmayı engelleyecek şekilde; benim, Türkiye’nin güvenliğini tehdit altında bırakmayacak bir insan olduğumu size göstermiştir. Yargının gerçekten bağımsız olduğu bir ülkede yaşasaydık, ben 149 gündür hapishanede yatıyor olmazdım. Sizinle bu konuşmayı yapıyor olmazdık.

'SİZDEN İSTEDİĞİM ŞEYİN ZOR OLDUĞUNU BİLİYORUM'

- Sayın hakim, sizden istediğim şeyin zor olduğunu biliyorum. Avukatım, hakimlerin sahip olması gereken özellikler arasında cesaretin olmadığını ifade etti. Hukuk devleti olsaydık haklı olurdu. Size korkmayın diyorum, size 'Allah’tan başka kimseden korkmayın' diyorum.

- Bir korku ikliminin olduğu, yargıçlar üzerinde nasıl baskı kurulduğunu bildiğim için size korkmayın derken bunun ne kadar zor olduğunu da biliyorum.

- Size 'korkmayın' derken beraat kararı vermeniz durumunda, size yönelik baskıları bugün için durdurabilecek durumda olduğumu da söyleyemem. Ancak vereceğiniz beraat kararı; hukukun en temel ilkeleri ile Anayasa ve yasaların gereği olacaktır. Allah yardımcınız olsun."

İLK DURUŞMADA NELER OLMUŞTU?

7 yıl 10 ay 15 güne kadar hapsi istenen Özdağ'ın tutuklu bulunduğu davanın ilk duruşması 6 gün önce, 11 Haziran’da 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü.

Kimlik tespitinin ardından Özdağ, 51 sayfalık yaklaşık iki buçuk saat süren savunma yapmıştı. Savunma avukatların savunmalarının ardından ise savcılık, esas hakkında mütalaasını vererek Özdağ’ın tutukluluğunun devamı yönünde görüş bildirmişti. Özdağ ve avukatları mütalaaya karşı savunmalarını gerçekleştirmiş, Özdağ; “Savcılığın mütalaasını hayretle dinledim. Ortada bu olayları kışkırtığıma dair kanıt yok. Hiçbirisinde TCK 216’nın çerçevesini çizdiği suç yok. Savcılık o tek kişilik hücrede yatmamı talep ediyor. Bu hukuk değil artık. Muhalif olduğumdan ötürü Anayasal ve yasal haklarım askıya alındığı için, sığınabileceğim tek adalete sığınırım, Allah’ın adaletine...” demişti. Özdağ’ın konuşmasının ardından salonda alkış sesleri yükselmiş ve mahkeme, Özdağ’ın tutukluluk halinin devamına karar vermişti. Salondan “Yuh!” sesleri yükselirken, dışarda ise "Hükümet istifa" , "Ümit Özdağ yalnız değildir", Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" sloganları atılmış ve Andımız okunmuştu.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.