Taylan Özdemir yazdı: Bir Portre İsmail Utkan Adıyaman
Kıraç topraklarda ekinlerin arasından bir yaz serinliği gibi geçer göçmen kuşların sevdalarına ortak olurdu. O gün ise kalabalığın yaprak döken yalnızlığından mı bilemem ama bir devrimcinin yürek sızan gidişine teslim olmuştuk, herkesin canından çektiği bir iz bırakmıştı.
Yolun düşerse kıyıya bir gün,
Ve maviliklerini enginin seyre dalarsan,
Dalgalara göğüs germiş olanları hatırla.
Selamla, yüreğin sevgi dolu.
Çünkü onlar fırtınayla çarpıştılar
Eşit olmayan savaşta
Ve dipsizliğinde enginin yitip gitmeden,
Sana liman gösterdiler uzakta..
(Pierre-Jean de Béranger)
1982’in sıcak bir günde doğmuştu Utkan tarih yaprakları 4 Ağustos’u gösteriyordu. Adıyaman ailesinin sevincini o an görmemiştik ama anlatılan hikayelerde çok şahit olmuştuk. Hikayesi bir devrimcinin yaşam hikayesi idi. Zonguldak’ta başlayıp İstanbul’a uzanan bir karayağız adamın hikayesi. Okuyacağınız yazı Devrimci Öğretmen Utkan Adıyaman için yazıldı…
“Dönüp bakmadı arkasına, ıraktı gözleri çok ırak..
İzi kalır mı bilmem yürüdüğü yolda, kalsa da silinir gider, yalnızca bir ağıt gibi çakılır ardıca gelenlere gözlerini bıraktığı yerde..
Ben ölümü asıl az ötede titreyen annenin, eşin, çocuğun ve yoldaşlarının soluk benzinde gördüm. Anladım ki küllenen sigaradır, soğuyan bir bardak çay kadardır bizim ömrümüz..
Günlerden nedir bilinmez, ıslak ve kayıp bir hüzün sarı buğday tanesi yağmur, yüreğime nerden dokunursan dokun hüzün -acı çekip gidenler. Bir anne düşün göz pınarları kurumuş hasretini yüreğine basmış, suskun göz bebeklerinde bir evlat resmi gökyüzü...Yüreğimizin neresine bakarsan karanlık, orada yitik bir anne ağlıyor, yitik bir evlat, yitik bir kardeş ağlıyor..
Bu yüzden bir sızıdır herkesin içinde. O gün başını eğen de kaldıran da aynı umutsuzluk içerisindeydi. Gülüşü dağılmış yürekleri önce toparlar sonra bir şekilde tamir ederdi. Benim kalbim ağzıma kadar büyümüş, gözyaşlarım yanaklarımdan kuruyan dudaklarıma değmeden yüreğimdeki ateşe teslim olurdu. Kocaman kentte iyiliğe teslim etmiş bir yürekti o. Kıraç topraklarda ekinlerin arasından bir yaz serinliği gibi geçer göçmen kuşların sevdalarına ortak olurdu.
O gün ise kalabalığın yaprak döken yalnızlığından mı bilemem ama bir devrimcinin yürek sızan gidişine teslim olmuştuk, herkesin canından çektiği bir iz bırakmıştı. Göçmen kuşlar o gün evimizin çatısında sesleri duyulmayan bir çığlığa dönüşüyordu, bir devrimci uğurlanıyordu aslında herkes o devrimciyi son kez görebilmek için birbirleriyle yarışıyor, kimi son kez görmek, kimi ise bir kere teslim edilmiş bedenine dokunmak istiyordu.
Az ötede kimsenin göremediği bir kadın belirmişti. Yüreği Karadeniz’in hırçın dalgalarından daha sert, öfkesi yeryüzünü yutacak tufandan daha belirliydi. Başını ellerinin arasına almış saçlarını yoldukça, yer gök "Utkan!" diye inliyordu, çaresiz değildi o kadın.. Yüreği tükenmiş, gözyaşları kurumuştu. Dilsizlerin dile geldiği bir yiğit geçiyordu bu topraklardan güneşin bile utandığı, toprağın sarardığı gündü bugün..
Gökyüzü yiğidin toprağa sarılışını bekliyor, ilk kez Mayıs ayında güneşin kendine esir olacağı saati bekliyordu.
Kimse yaşamak adına ayrımcılık etmeden o adamın gidişine ağlıyordu. Kendini bilen herkes için yalnızlık, arkasını döndüğünde başlamıştı. Saçları kömür karası, elleri işçi eliydi, yürüdüğü yollar titrek, heybeti uzaklardan fark edilirdi. O yorulunca bizim için uyku vakti uyanınca ise dünya telaşı başlar idi.
O gün geceyi bölük bölük bölmek isteyen adamların ıssızlığına yaslanıp gözlerimle simsiyah bir hırsla bir mucizeyi bekliyorduk oysa yollar onunla uzar onunla kısalırdı her gelenin kısık kısık baktığı ayrılığın resmiydi o gün.
Yağmuru sevdiren adamdı, rüzgarı güzelleştiren sevdaydı, sonbaharda yaprak dallarının yeryüzüne savrulan hazanıydı. Yeri gelir yoksulluk bile onun acısını unutur…”
4 Ağustos 2019’da dostları, yoldaşları Utkan Adıyaman’ı anlattı yazdıkları yazılarla… ileri haber’de yayınlanan yazıları okumanızı tavsiye ediyorum;
https://www.ilerihaber.org/icerik/dostlari-ve-yoldaslari-utkan-adiyamani-anlatiyor-101500.html
Bu dünyadan bir devrimci daha sonsuzluğa gitti.. bugün doğum günü Utkan’ın bugün 41 yaşına girdi. Gerçi doğum günü kutlamazdı, pasta yerine içilen bir kadeh rakının etrafında birleşen güzel insanlarla yapılan dost sohbetleri daha bir anlamlıydı..
İyi ki doğdun Utkan…
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.