SOSYAL DEMOKRASİ DERNEĞİ: “TEK ADAM REJİMİNİN NEFESSİZ BIRAKTIĞI TÜRKİYE’DE, KADINLAR AYRIMCILIĞA VE ŞİDDETE MARUZ KALMAKTADIR”
Sosyal Demokrasi Derneği (SDD) Genel Başkanı Sami Doğan, “Bugün tek adam rejiminin sonucu olarak nefessiz bırakılan Türkiye’de, kadınlar da her alanda eşitsizliğe, ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktadır. Bir insan hakkı ihlali olan kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği Türkiye’nin önündeki en önemli sorun alanlarından biridir” dedi.
Sosyal Demokrasi Derneği (SDD) Genel Başkanı Sami Doğan, “Bugün tek adam rejiminin sonucu olarak nefessiz bırakılan Türkiye’de, kadınlar da her alanda eşitsizliğe, ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktadır. Bir insan hakkı ihlali olan kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği Türkiye’nin önündeki en önemli sorun alanlarından biridir” dedi.
SDD Genel Başkanı Sami Doğan, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için yazılı açıklama yaptı. Doğan, Türkiye’nin ilk imzacılarından biri olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin kadın haklarına vurulmuş en büyük darbe olduğunu belirtti. Sami Doğan, “Sosyal demokrat bir örgüt olarak biliyoruz ki kadın hakları için savunuculuk yapmak, sosyal demokrasinin görevidir. Toplumsal cinsiyete dayalı olumsuz yargılarla mücadele etmek sosyal demokrasinin görevidir” dedi.
Sami Doğan’ın yazılı açıklamasışöyle:
“Dünya Rusya/Ukrayna savaşı ile boğuşurken, ülkemiz ekonomik kriz altında ezilirken bu zorlukların en başta kadınları ve çocukları derinden etkilediğini biliyoruz. Bugün tek adam rejiminin sonucu olarak nefessiz bırakılan Türkiye’de, kadınlar da her alanda eşitsizliğe, ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktadır. Bir insan hakkı ihlali olan kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği Türkiye’nin önündeki en önemli sorun alanlarından biridir.
Bu mücadeleyi kuvvetlendirmek için 45 ülke tarafından imza altına alınan ve Türkiye’nin ilk imzacılarından biri olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek ise kadın hakları kazanımına vurulmuş en büyük darbelerden biridir. Sivil toplumun kadın hakları konusunda verdiği mücadelede yaşadığı zorlukları, baskıları da göz önüne aldığımızda bugün geldiğimiz noktada Cumhurbaşkanlığı kararıyla bir gecede lağvedilen İstanbul Sözleşmesi’nin önemini çok daha iyi anlıyoruz. Türkiye’de hâkim olmak isteyen karanlık zihniyetin; kadına karşışiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen ilk uluslararası düzenleme olan İstanbul Sözleşmesi’nden neden korktuğunu da anlıyoruz.
Onlar, demokratik bir toplumda kadınların temsil ettiği her şeyden; özgürlükten, dayanışmadan, bağımsızlıktan, eşitlikten korkuyorlar. Sosyal demokrat bir örgüt olarak biliyoruz ki kadın hakları için savunuculuk yapmak, sosyal demokrasinin görevidir. Toplumsal cinsiyete dayalı olumsuz yargılarla mücadele etmek sosyal demokrasinin görevidir. Bu anlayışla, siyasette ve toplumsal yaşamda kadın ve erkeğin eşit temsil edildiği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin koşulsuz şartsız her alanda kabul gördüğü, kadınların cinsiyet yargılarından bağımsız var olabildiği bir yaşama idealini hayata geçirmek adına mücadelemizi bugün her zamankinden daha güçlü sürdürmeye kararlıyız. Temel hak ve özgürlüklerin güvenceye alındığı bir Türkiye için, barış ve adalet için diyoruz ki eşitlik varsa demokrasi var!”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.