Raziye Özdemir Tüfekçi Yazdı: Kirlenen Çevre, Yorulan Zihin
Çevre Mühendisi Raziye Özdemir Tüfekçi "Kirlenen Çevre, Yorulan Zihin" başlıklı yazısını kaleme aldı.
Çevre kirliliği çoğu zaman yalnızca fiziksel bir sorunmuş gibi ele alınıyor: kirlenen hava, içilemeyen su, betonlaşan şehirler… Oysa bu tablo, en az bedenimiz kadar zihnimizi de yoruyor. Günlük hayatın koşturmacası içinde fark etmesek de, yaşadığımız çevre ruh halimizi, düşünce biçimimizi ve hatta hayata bakışımızı doğrudan etkiliyor.
Görüntü kirliliğini ele alırsak; rastgele yerleştirilmiş tabelalar, uyumsuz binalar, her boşluğa sıkıştırılmış reklam panoları, çöp yığınları... Gözümüzün dinlenmesine izin vermeyen bu karmaşa, zihnimizi de sürekli tetikte tutuyor. Estetikten yoksun bir çevrede yaşamak, farkında olmadan huzursuzluk, tahammülsüzlük ve zihinsel yorgunluk yaratıyor. İnsan, baktığı yerde düzen ve anlam arıyor fakat bulamadığında içsel bir gerilim başlıyor.
Bir de puslu hava var. Gün ışığının önüne perde çeken o gri tabaka… Güneş, yalnızca dünyayı değil ruhumuzu da aydınlatır. İster istemez puslu ve kirli havalarda iç sıkıntısı, isteksizlik ve karamsarlık artıyor. Günlerce güneşi net görememek; vücudun biyolojik saatini etkiliyor. Bu durum, özellikle uzun vadede ruhsal çöküntüyü derinleştiriyor.
Havayla birlikte koku kirliliği de zihnimizi işgal ediyor. Etrafa yayılan kötü kokular yalnızca burnumuzu değil, sinir sistemimizi de uyarıyor. Sürekli rahatsız edici kokulara maruz kalmak, gerginlik ve öfke eşiğini düşürüyor. İnsan, bulunduğu yerde rahat nefes alamadığında kendini güvende hissedemez.
Belki de en derin yarayı ise yeşil alanların ve mesire alanlarının kısıtlanması açıyor. Doğa ile baş başa kalabileceğimiz alanlar azaldıkça, içimize çekilecek bir nefes de azalıyor. Ağaçların arasında yürümek, toprağa basmak, kuş sesleriyle birkaç dakika durmak… Bunlar lüks değil, ruh sağlığımız için temel ihtiyaçlar. Doğadan uzaklaşan insan, kendinden de uzaklaşıyor. Betonun arasında sıkıştıkça yalnızlık hissi artıyor; kalabalık içinde bile insan kendini yapayalnız hissedebiliyor.
Sonuçta çevre kirliliği sadece çevreyi değil, insanın iç dünyasını da kirletiyor. Görmediğimiz ama hissettiğimiz bir ağırlık bırakıyor üzerimizde. Belki de bu yüzden çevreyi korumak, yalnızca gelecek nesiller için değil, bugünkü ruh sağlığımız için de bir sorumluluk. Daha temiz bir çevre, aslında daha sakin, daha dengeli ve daha umutlu zihinler demek.
Çevre Mühendisi
Raziye Özdemir Tüfekçi

HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.