Prof. Dr. Naci Görür: Yönetenlerin depremi çok ciddiye alması lazım. Siyasi bağımsızlığımız da gider. Gerçek beka meselesi bu

Prof. Dr. Naci Görür: Yönetenlerin depremi çok ciddiye alması lazım. Siyasi bağımsızlığımız da gider. Gerçek beka meselesi bu

Kahramanmaraş depremlerini önceden uyardıklarını ancak gerekli önlemlerin alınmadığını belirten yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “Bu depremlerin gelmekte olduğu belliydi. Hiç kimsenin ‘bizim haberimiz yoktu, gafil avlandık’ demesi mümkün değil” dedi.

Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Fox Haber’de İlker Karagöz’ün sorularını yanıtladı.

Prof. Görür, 50 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiği Kahramanmaraş depremleri için önceden defalarca uyarılarda bulunduklarını hatırlattı.

“Bu tabloyu öngördük”

Görür, şöyle konuştu:

“Bu son depremlerden gerçekten ders alarak, bu depremlerle yüzleşerek, neyi yaptık neyi yapmadık da bu kadar büyük bir hasara uğradık, bunu konuşup, tartışıp, iyi niyetle dersler çıkarıp, bundan sonra yerleşim alanlarımızı deprem dirençli hale getirmek için neler yapmamız gerektiğini doğru dürüst olarak ortaya koymak ve önlem almak…

“Bu depremlerin gelmekte olduğu belliydi, geleceği söyleniyordu. Bilim dünyası olarak bunları söyledik. Bu tablonun olacağını üç aşağı eş yukarı öngördük. Hatta bu bölgeyle ilgili depremden önce gerekli her yere, Jeoloji Mühendisleri Odası’nın raporları dahi gönderildi. Biz de o odanın deprem konseyi üyeleri olarak o raporları biliyoruz.

“Hiç kimse gafil avlandık demesin”

“Yani hiç kimsenin ‘bizim haberimiz yoktu, gafil avlandık’ demesi mümkün değil. Bu deprem gelmekteyken gafil avlandığımız bir nokta var. Demek ki bu uyarıları hiç ciddiye almamışız, gerekeni yapmamışız. Sonuç da ortada. 50 binden fazla insanımızı bir gecede gömdük.”

İlker Karagöz’ün “Bu kadar raporlama yapıp, analiz yapıp bu ülke nasıl oluyor da 50 binden fazla insanını kaybediyor?” sorusuna ise Görür, “İşte bunu anlamak mümkün değil. Bunu kimse anlamıyor, sadece ben değil bilim dünyası da anlamıyor” yanıtını verdi.

“Bu boyutta hasar işin ciddiye alınmadığını gösteriyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar yetkilileri, “yüzyılın felaketi” olarak nitelendirip sık sık depremin büyüklüğüne dikkat çekerken, yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, bilim dünyasında işin jeolojik ve sismolojik nedenlerden ziyade gerekli önlemlerin alınmamasının kayıtlara geçtiğinin altını çizdi:

“Yurt dışında yapılan bazı yayınlarda, bunun jeolojik ve sismolojik nedenlerden çok ki o nedenler de vardır elbette, iki tane büyük deprem olduğu yerde elbette ki belli ölçüde hasar beklersiniz ama bu boyutlarda bir hasar, bu işi yeterince ciddiye almayıp, gereken önlemleri zamanında yapmamakla ilgili. Bunlar da bilim kayıtlarına geçiyor.”

“Büyüklüğü ne olursa olsun depremin vereceği hasar minimize edilebilir”

Prof. Görür, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bugünkü bilim ve teknolojinin geldiği seviye, bilim derken sadece yer bilimleri değil, yer bilimleri ve yerleşimle ilgili bilim ve teknolojinin geldiği seviyesi depremin büyüklüğü ne olursa olsun onun hasarlarını minimize edecek niteliktedir. Yani biz her nere olursa olsun bilimin gereğini yapar, gerekli teknolojiyi uygular isek, depremin büyüklüğünden bağımsız, belki çok anormal durum olduğu zaman farklılık ortaya konulabilir ama bilim aldığı önlemlerle, teknolojik olarak gösterdiği yollarla depremin hasarını minimize eder.

“Bunun dünyada örnekleri vardır: Kaliforniya’da, İtalya’da, Japonya’da, Endonezya’da, Meksika’da vardır… Yeter ki biz gerekli olan önlemleri bilimin ışığında yapalım ve gerekli teknolojiyi kullanalım.

“Yap-satçı müteahhitler ile olmaz”

“Siz sürekli konvansiyonel, adet olmuş teknolojiyi, yap-satçı müteahhitler ile hep alıştığınız binaları yaparak, deprem dirençli yapılara ulaşamazsınız.”

“Deprem ekonomik krizleri tetikler”

Prof. Naci Görür, depremin yarattığı ekonomik yıkıma da değinerek, asıl beka meselesinin bu olduğunu vurguladı. Görür, bu nedenle İstanbul depremi için gerekli önlemlerin alınması çağrısını yineledi:

“Siyaset bu işin çok farkında değil. Yani ben olduğunu sanmıyorum. Bizim önümüze bir takım beka meseleleri getiriyorlar ama pek de beka meselesi değil o, kendilerine göre belki beka meselesi, siyasetçiye göre beka meselesi olabilir ama ülkenin ve milletin geleceği bu toprakların bağımsızlığı açısından olaya baktığınız zaman pek de öyle değil.

“Bu deprem oldu. Bunun bir de getirdiği ekonomik yıkım var. Hem de küçümsenmeyecek bir yıkım. Zaten ülkenin ekonomisinin çok da iyi olmadığı ortada. Bu da ekstra bir yük bindirdi. Deprem bir takım ekonomik sorunları, ekonomik krizleri tetikler. Bu depremden dolayı ekonomik krizler de olacaktır. Ben depremsel açıdan bakarak söylüyorum, ekonomik olarak değil.

“Gerçek beka sorunu; deprem”

“Bugün gündemimizde İstanbul depremi var. Bu İstanbul depreminin ne zaman olacağını bilmiyoruz. Ama uzun zamandır aynı Maraş depremi gibi İstanbul depremi de söyleniyor. Bu bir komplo teorisi değil. Devleti yönetenler bu hesabı yapmıyorsa, önümüzdeki 50-100 seneyi planlamıyorsa zaten öyle yönetim olmaz, ülkeyi yönetemiyor demektir.

“İstanbul depreminin olduğunu varsayalım. Maraş depremlerinin zararlarını azaltmadan, ülkenin yükünü bu depremlerden dolayı kurtarmadan İstanbul depremi üstüne binerse, bu işin içerisine işte o zaman beka sorunu başlar.

“Maraş depremi ile İstanbul depremi bir şekilde çakışırsa, Maraş depremlerini daha halletmeden çakışırsa, beka sorunu başlar. Bugün bile Maraş’ta, o yörede olan depremler, o bölgedeki ekonomiyi, üretimi, ticareti vs bitirmiştir. Ne zamana kadar bitirmiştir? Daha 10-15 sene… 10-15 senede dünya daha da ileri gidecek. O bölge ne pazar ne müşteri ne üretim ne stok… Dünyada bir yer bulma noktasından artık uzaklaştı.

“İstanbul depremi gelirse, Marmara depremi kolay diyoruz, öyle değil. Türkiye’nin yüzde 60’ından fazlasını neredeyse üreten bir bölge. Ekonominin çökmesinden söz ediyoruz. İstanbul ekonominin can damarlarını elinde tuttuğuna göre İstanbul depremi geldiğinde, o zaman Türkiye ekonomik olarak gerçekten dizüstü çöker. Türkiye üretemez. Türkiye’nin deprem öncesi duruma gelmesi için seneler lazım. Zaten dünyada atı alan Üsküdar’ı geçer.

“Ekonomik bağımsızlığı yitirdiğimiz gibi siyasi bağımsızlığımız da tehdit altına girer. Bu işin şakası yok. Gerçek beka meselesi bu. Sayın cumhurbaşkanın bir sözü var. Dedi ki; ‘bana söylediler ki IMF bizden 5 milyon dolar borç istiyor. Ben de dedim ki bugün borç alan yarın talimat alır, dedim’ diyor. Şimdi ülke ekonomisinin yüzde 60’ını elinde bulunduran bir bölge, üstelik önceki bir depremin kalıntıları üzerine oturursa, nasıl bağımsız olarak ülkeyi yöneteceksin? Talimatla mı yöneteceksin? Bu şaka değil. Bu ülkeyi yönetenlerin deprem konusunu çok ciddiye alması lazım. Gerçek beka meselesi de bu.”

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.